Güneri CIVAOĞLU
ABD'nin
Irak'a
Hava Harekatı başlarsa,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin
Kuzey Irak'a girerek
olası göç dalgalarına karşı tampon bölge kurma planı gündemde.
Bu bağlamda bir yabancı ülke topraklarında
Silahlı Kuvvetler bulundurarak, bölgeyi kontrol altına almanın zorluklarına işaret etmekte yarar var.
Körfez Krizi sırasında
Genel Kurmay Başkanlığı'ndan istifa etmiş bulunan
Orgeneral Necip Torumtay ve
İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Kemal Yavuz tarihi açıklamalarda bulundular.
Musul ve
Kerkük'ün ele geçirilmesini öngören
Turgut Özal planı uygulansaydı,
Orgeneral Yavuz, bu harekatı gerçekleştirecek kuvvetlere komuta edecekti.
Cmu gecesi Kanal D'den yayınlanan DURUM'da 2 Orgeneral'in açıklamaları, 6 yıldır Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde tutulan kuşku bulutunu dağıtmıştır.
Torumtay ve
Yavuz'un açıklamaları - özetle - şöyle:
Her iki komutan da,
Merhum Özal'ın hiyerarşiyi dikkate almayan tutumunu eleştirmişlerdir.
Hele savaş gibi, bir ülke kaderini çizecek olan konuda, yüzbinlerce vatan evladının yaşamı söz konusuyken, sorumluların ve yetkililerin zaman zaman atlanmış olmasına işaret ettiler.
Bu tutum,
Torumtay'ın
Genel Kurmay Başkanlığı'ndan istifasına ve
Yavuz Paşa'nın da
Cumhurbaşkanı Özal ile sert sayılabilecek bir taştışma yapmasına kadar varmıştı.
Onların aşırı duyarlı davrandıklarını iddia edenler olursa da, aynı dönemde savaşın eşiğindeyken
Dışişleri Bakanı Ali Bosev'in ve
Milli Savunma Bakanı Safa Giray'ın da görevlerinden - hemen hemen aynı nedenlerle - etmiş olmaları hatırlanmalıdır.
Ancak...
Bunların ötesinde daha somut tartışma konusu şudur:
Komutanlar
Özal'a şunları söylüyorlar:
" - Bize siyasi hedefi verin. Buna göre askeri operasyonu planlayalım. Hazırlıkları yapalım.
- Direktifiniz Anayasa, yasa ve geleneklere uygun olsun.
- Musul - Kerkük petrolleri sınırımızdan itibaren derinlik ve genişlik olarak 200x300 km'lik bir alanı işgal altında tutmamız gerekiyor.
Bu alan - Olağanüstü Hal -
bölgemiz kadar bir genişliktir.
- Olağanüstü Hal -
bölgesinde sayıları 10 bin'i ancak bulan PKK'lıya karşı dağınık gerilla çatışması yaptıkları için, hemen hemen bir orduya yakın askerle araziyi güç tutuyoruz.
Üstelik...
Halkın neredeyse yüzde 98'i bizim yanımızda.
Yönetim birimleri bizde.
Kuzey Irak'ta da aynı genişliği işgal altında tutarsak, orada karşımızda yer alacak 3 milyon kişi olacak.
Bu bir bataktır.
Orada tam donanımlı bir ordu tutmamız gerekir.
Bunu yapabilmek için Bulgaristan ve Yunanistan sınırından...
Kafkaslardan kuvvet indirimi yapmamız gerekecektir.
O cephelerde çok zayıflarız.
Türkiye, savunma gücünden kaybeder.
Kuzey Irak'ta hergün pek çok vatan evladının yitirileceği bir batağa saplanmış, bir maceraya girmiş oluruz."
Bu açıklamalar
"Silahlı Kuvvetler Özal'ı dinleyip Musul ve Kerkük'e girselerdi, bugün çok farklı durumda olurduk" iddialarının havasını almaktadır.
Balonu söndürmüştür.
Tabii...
Özal'a yakın tarih tanıkları, karşı bazı görüşler de öne süreceklerdir.
Özal, Saddam'ın yanında yer almak gibi romantik önerilere kulak asmayarak, sağduyu göstermiştir.
Petrol boru hattını kesmek ve
İncirlik Havaüssü'nü operasyona açmak gibi kararlarda
ABD baskısını beklemeden Türkiye'nin inisiyatifini kullanmakla doğru olanları yapmıştır.
O doğruların rüzgarıyla yıllardır
"Musul - Kerkük'e de girmeliydik. İleri görüşlü Özal dinlenilmeliydi" iddialarını da bu doğrular arasında görenler vardı.
Silahlı Kuvvetler için kalgılar uyandıran, onu yıpratıcı etkileri olan iddialar bunlar.
Torumtay ve
Yavuz'un açıklamaları bu tahribatı onarmaktadır.
Şimdiye gelince...
Siyasi hedef verilmiştir.
Kuzey Irak'ta sınır boyunca 15 km derinliğinde tampon bölge...
Yani...
Petrol yataklarını ele geçirmek ya da Cindoruk'un Özal'dan dinlediğini yansıttığı
"Silopi'den girip Basra'dan çıkmak" gibi riskli ve Türkiye'yi batağa saplayabilecek, ihtiraslı hedefler değil.
- Görev;
Bu bölgeyi kontrol altına almak...
Saddam'ın olası saldırılarından kaçabilecek
Kürt yığınlarını, sınırlarımıza varmadan, daha
Irak topraklarında durdurmak...
Tehlike geçtikten sonra geri çekilmek...
Böyle bir siyasi hedef ve görev tanımı için hazırlıklar yapılmaktadır.
Tarihe Torumtay ve Yavuz Paşa'nın düştüğü notları doğrular görünen bir örnek daha...
Körfez Savaşı sırasında ABD Ankara Büyükelçisi Abramowitz, Dalan'a gelir.
O'na,
"kamuoyunda etkinliğiniz var. Türkiye'nin de ABD ile birlikte Irak'a karşı savaşa girmesi için çağrıda bulunun" önerisini yapar.
Dalan'ın cevabı
"karşılığında Musul ve Kerkük petrollerini verecek misiniz?" olur.
Abramowitz,
"elbete hayır" der.
"Sizden birşey karşılığı değil, insan haklarının evrensel değeri için savaşmanızı istiyoruz" diye ekler.
Dalan
"biz Musul ve Kerkük'ü bir kez ele geçirirsek, artık oradan çıkmayız" deyince...
Abramowitz sorar:
"Ne yani?.. ABD ile savaşacak mısınız?"
Dalan "Vietnam bile savaşmadı mı? Türkiye daha az onurlu mu?" diye sorar.
Abramowitz, teşekkür ederek ayrılır.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr