Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bodrum, Mikanos paraleli...

BODRUM’LA Yunan adası Mikanos’un hikâyeleri paraleldir.
İkisi de son dünya savaşı ertesinde entelektüellerin kendilerini sürgün ettikleri adalardır.
Köy irisi yerleşme alanları.
Bol balık, temiz deniz suyu, rutubeti alıp götüren sürekli esinti, mütevazı profilli yerel halk, ucuz ama kaliteli yaşam, ılıman iklim.
Ve...
Kadim Yunan’a dayanan medeniyet...
Buralarda entelektüellerin “bohem” yaşamı zamanla çekim alanları haline geldi.
Toplumun diğer kesimleri ile daha ucuza ama entelektüellerle bir arada yaşam yerli turistlerin ilgisini çekti.
Sonrasında gene daha az para harcayarak bu ortamı paylaşmak isteyen yabancı turistlerin...
Ardından çıta yükselmeye başladı.
Her iki ada da “A” ve “A+” yerli ve yabancı turistlerin yazlık tercihleri oldu.

Markalar geçidi
BODRUM’a dönelim.
Bir süredir Bodrum küresel markaların da geldiği bir tarihi yarımada.
Kempinski, Hilton, Aman gibi devlerin yanı sıra yerel/sınır ötesi Divan, Rixos, The Marmara gibi markalarla Casa, Golden Savoy, Sianji, Maki ile diğerlerini de ekleyin.
Osman Müftüoğlu’nun yönettiği Palmarine ve birkaç detoks/spa merkezi ayrı bir kulvar.
Mübariz Masimov’un Yalıvak’taki Palmarine Marina ise ilgi patlaması yaptı.
Yat turizminde Türkiye için önemli bir aşama.

Mandarin de geldi
ŞİMDİ de dünyanın en prestijli turizm markası Mandarin Oriental Bodrum’un “Cennet” koyunda.
Son derece konforlu geniş manzaralı odalar/süitler...
Otelin villaları...
Spa merkezi, kapalı ve açık yüzme havuzları.
Farklı lezzetler sunan 10 restoran.
Kahvaltıları ayrı bir paletteki ayrı bir renk.
Günlük organik yumurtalardan tutun, seçkin restoranlar trendi olan sadece yerel bal, reçel ve peynirler, meyveler... (Buna tropik meyveleri de ekleyin.)
Türkiye ve Uzakdoğu’nun çayları...
Özel blend kahveler...
Nefis çörekler, makaronlar...
Çocuklar için bile eğlenceli oyun gibi kahvaltı menüleri.
3 ayrı plaj...
Bunlardan biri olan JuJu da Türk yemeklerinin ağırlıklı olduğu mutfağın yanı sıra yukarıda ağaçlar arasında Japon restoranı.
“JuJu By Babylon” için plajı, mutfağı, denizi, akşamüstleri gün batımı partileri ile “ayrı bir ajanda” tanımı yapabilirim.
Japon restoranına gelince...
40 yıl dursam “Aman bugün sushi ve Japon yemekleri yiyeyim” diyenlerden değilim.
Ama itiraf edeyim, Japon restoranından “Gene geleceğim” diye düşünerek ayrıldım.
Diğer plajda snack restoranın yanı sıra az yukarıda havuz kenarında İtalyan restoranı da İtalyan Şef yönetiminde ayrı bir lezzet köşeleri.
İtalyan ve Türk şef gerçekten ayrı ayrı mutfak aşıkları.
Öyle ki Türk şef mühendislik eğitiminden sonra bu kez gastronomi kulvarına geçmiş.
Öyle mesut olacağını hissetmiş.
Mandarin’in bir de “özel villalar” bölümü var.
En küçüğü 500 metrekarelik bu villalarda aralarında Cem Yılmaz’ın da olduğu cemiyet sayfalarında adlarını gördüğünüz isimlerle karşılaşabilirsiniz.
.........................
Vedat Aşçı başarılı bir iş ortaya çıkarmanın ötesinde Bodrum’un turizm profilini de yükseltmeye dönük katkıda bulunmuş.

Haberin Devamı

Sayın Süleyman Seba için hep "seçilmiş örnek insan" olarak dünyaya geldiğini düşündüm.
Vefatı sonrası yaşayarak tanık olduklarımız ve cenazesinden görüntüler de bunun son kanıtlarıdır. Üzerine "ebedi ışık" yağacaktır.

Haberin Devamı

Bodrum, Mikanos paraleli...

Ufuk Güldemir anısına İTÜ kampüs göletine yaslanmış “Yaban Hayat Müzesi...”

Haberin Devamı

Ufuk Güldemir ‘Yaban Müzesi’
ARTIK görünmezler arasına göç eden sevgili arkadaşım/kardeşim Ufuk Güldemir TV ve yazılı basında “profesyonel” olarak genç yaşta parlak bir kariyer grafiği çizmişti.
Bildiği yolda giden ve ödün vermeyen bir karakterdi.
Ölümünde tabutu, kurucusu olduğu Haber Türk önüne getirildiğinde onun vasiyeti üzerine çalınan Frank Sinatra’nın “My Way’i (Benim yolum)” şarkısı onun özgür ruhunun simgesiydi.
Son “Genel Yayın Yönetmeliği” de işveren tarafından noktalandığında gene talipleri vardı ama o “hayır” cevabını verdi.
“Güneri Abi, artık kovulmaktan bıktım. Kendimin patronu olacağım” dediğini hatırlıyorum.
Kardeşi Şafak Güldemir başarılı bir işadamıdır.
Onun yeni ve cesur girişimlere destek veren Murat Vargı’nın desteğiyle ilk internet gazetesi “Haber Türk”ü yayına geçirdi.
İlk günden itibaren tartışmaların ve polemiklerin merkezi olan site bir anda popüler oldu.
Ardından sıfır sermaye ile Haber Türk televizyonunu kurdu.
Bir de yan yayın olarak doğa temalı “Yaban TV”yi...
Onu kaybettik, Yaban TV artık dönemin Genel Yayın Yönetmeni dostumuz Melih Meriç’in yönetiminde Ufuk Güldemir çizgisinde.
Başarılı yayın yapıyor.
Ufuk’u kaybettikten sonra kardeşi Şafak, ailesi, Melih “Ufuk Güldemir Gazetecilik Eğitim, Kültür ve Doğa Vakfı”nı kurdular.
Vakıf, finansmanını tamamen kendisi karşılayarak Ufuk Güldemir’in anısına İTkampüsünde “Yaban Hayatı Müzesi” kuruyor.
Dünyada benzerleri olan bu müze insanlarımıza, özellikle gençlerimize “doğa sevgisini ve sürdürülebilir doğa bilincini” vermekte önemli katkı oluşturacak.
Ayazağa’daki kampüsün göletine yaslanan yeşillikler arasında yükselen bu müzenin projesi mimar Selim Velioğlu imzalı.
Süreçteki büyük katkıları nedeniyle İTÜ rektörleri Prof. Dr. Faruk Karadoğan, Prof. Dr. Muhammed Şahin ve Prof. Dr. Mehmet Karaca ile İTÜ kampüs planlama komisyonu ve tüm emeği geçenlere Ufuk Güldemir dostları adına teşekkürler.