Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Karadeniz’e geçmek için bir savaş gemisinin Montrö Sözleşmesi gereği 15 gün önceden Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na bildirimde bulunmak zorunluğu var.

Türkiye bu bildirimi Montrö Sözleşmesi’nde taraf olan bütün devletlere iletiyor.

Aynı şekilde Rus savaş gemileri Karadeniz’den Akdeniz’e inmek için Boğaz’dan geçeceğini 8 gün önceden Türkiye Dışişlerine (Moskova Büyükelçiliğimize) bildirmeli.

Biz de bunu Montrö Sözleşmesi’ne taraf olan bütün ülkelere iletmekle sorumluyuz.

Neden?

Bu soruyu Em. Büyükelçi, Dışişleri eski Denizcilik ve Havacılık Sorunları Daire Başkanı Ali Tuygan (*) “güven sağlayıcı düzenleme” diyerek açıkladı.

Haberin Devamı

Taraf ülkelerden birinin ya da birkaçının bu geçişe itiraz etme hakkı var mı?

Anlaşmanın “tonaj” ya da diğer şartlarına aykırılık yoksa “itiraz” söz konusu olmaz.

Görüldüğü gibi, bu ve başka maddeleriyle Montrö Sözleşmesi “hassas ve ince ayarlı bir çerçeve” çiziyor.

Şu ya da bu şekilde kenarından köşesinden kurcalanması, sorgulanması vahim yanlışlık olur.

ŞENTOP’UN CEVABI

Montrö Sözleşmesi gündeme bir TV programında TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un söylemiyle geldi.

“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’ni, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle feshetmesi” üzerine “yetki sorgulaması” yapılmaktaydı.

Bu bağlamda Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya Başkan Şentop’a, “Cumhurbaşkanı tek imzayla kararname çıkarıp Montrö Sözleşmesi bile feshedebilir mi?” diye sormuştu.

Başkan Şentop da -mealen- “Cumhurbaşkanı’nın böyle bir yetkisinin olduğu” cevabını vermişti.

Böylece tartışmalar “İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden” eksen değiştirerek “Montrö Sözleşmesi’nin feshine” kaymıştı.

Gerçi Başkan Mustafa Şentop “Türkiye’nin kuruluş tapuları” önemine sahip “Lozan ve Montrö sözleşmelerini telaffuz etmediğini, böyle bir şeyin söz konusu olamayacağını, gazeteci Sarıkaya’nın da soruyu bu kasıtla sormadığını” açıkladı ama “Pandora kutusunun kapağı aralanır” gibi olmuştu bir kere.

Boğazların ince ayarı

CUMHURİYETİN TAPULARI

Gerçekten...

Lozan Antlaşması ve Montrö Sözleşmesi Türkiye’nin tapu senetleridir.

Haberin Devamı

Bunları tartışarak “kaldırılabilir” fantezilerine girişmek de gereksizdir, tehlikelidir.

Bununla beraber, tartışmalar “İstanbul kanalı projesinin” onaylanması ile aynı takvim yapraklarında örtüştüğü için de çekim merkezi oldu.

“Acaba...

İstanbul Kanalı, Montrö Sözleşmesi’ni delecek mi? Montrö Sözleşmesi’ni baypas mı edecek?”

Böyle tartışmalar yapılmaya başlandı.

................

Oysa...

Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği ancak 1936’da imzalanan Montrö Sözleşmesi’yle perçinleşmiştir.

Ondan önceki 13 yıl boyunca İstanbul Boğazı askersiz bölgeydi.

Çok uluslu yönetim altındaydı.

Montrö Sözleşmesi’yle TSK’nın tam egemenliğine kavuştu.

PARALEL BOĞAZ MI?

Peki...

İstanbul Kanalı “paralel boğaz mı oluşturacak? Montrö Sözleşmesi devre dışı mı kalacak?”

Tartışılan bu soruları da Büyükelçi Ali Tuygan’la paylaştım.

Tuygan “öyle bir şeyin söz konusu olamayacağı” cevabını verdi.

Şöyle dedi:

“Montrö Sözleşmesi sadece İstanbul Boğazı için değildir. İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nın tamamını kapsar.

Haberin Devamı

O nedenle İstanbul Kanalı’nın yapılması halinde Montrö Sözleşmesi bütün hükümleriyle gene geçerli olacaktır.”

Boğazların ince ayarı

AMERİKA RÜYASI

Kuşkuları daha açık ifade edeyim.

ABD, Karadeniz’de kıyısı olan eski komünist blok üyelerini NATO’ya aldı.

Ukrayna ve Gürcistan’a da “NATO üyeliği” sözünü verdi.

Hem onlara güvence sağlamak, hem de Rusya’yı Karadeniz’de de sıkıştırmak için Montrö Sözleşmesi’ni aşması gerektiği yolunda görüşler var.

Montrö’deki “Karadeniz’e geçecek gemilerin sayısı, toplam büyüklükleri ve kalış süreleri” gibi kısıtlamalardan sıyrılmak için “Kanal İstanbul seçeneğini” fırsat bilip dayatmalar yapacak olabilir mi?

Böyle bir dayatma halinde Türkiye şimdiye kadar kullandığı “Montrö Sözleşmesi engelliyor” gerekçesinden yoksun hale gelecek mi?

Soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği’nin “Boğazlar baskısı rolünü bu defa Kanal İstanbul’u kullanarak ABD mi üstlenecek?”

Büyükelçi Ali Tuygan büyük NATO ülkesi savaş gemisinin ve Rusya savaş gemisinin -önceden haber vermek- hükümlerini yerine getirmedikleri için Boğaz’dan geçişlerine izin vermemek gibi iki önemli tarihi kararın arkasındaki isimdir. Ve...

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapılırken “kılavuz tel çekilmesi sırasında dört saat süreyle İstanbul Boğazını trafiğe kapatmak...”

Bu nedenle verilen Rus notasının içeriğini reddetmek...

Boğazların ince ayarı

TARİHİ BAŞYAZI

Montrö Sözleşmesi müzakereleri sürerken Cumhuriyet gazetesinde bir başyazı yayımlanır.

Yunus Nadi imzalıdır ama Mustafa Kemal’in kaleme aldığı iddia edilir bazı hatıralarda.

Sözleşme olmazsa Türkiye’nin tavrını açıkça ortaya koyan şu satırlarla bitmekteydi o başyazı.

Deriz ki kapımız kapalıdır.

Biz dilediğimize, dilediğimiz gibi geçme hakkı tanırız, buna muktediriz....

.................

1936 Türkiye’sinin öz güvenini yansıtan bu satırlar günümüze de ışık tutuyor olmalı.

Gene de...

Asıl olan, “Montrö Sözleşmesi’nin bir tapu senedi olarak dokunulmazlığının ve sağladığı ince ayarlı düzenin” devamıdır.

Kuşkulara, Montrö’yü delmeye dönük fırsat kollayıcılara malzeme verilmemeli.

Boğazların ince ayarı

.................

(*) Büyükelçi Ali Tuygan Dışişleri Müsteşarlığı görevinde de bulunmuştur.