Hizbullah, çok az sayıda "dışa dönük" saldırı eylemi yapmıştır.
Asıl stratejisi, "içe dönük"tür.
Taraftarlarını yaygınlaştırmak ve mutlak otorite kurmak için kendi camialarından kişilere işkence yaparlar, onları öldürürlerdi.
"Ceset tarlaları" ve "mezar evler", bunun kanıtıdır.
Hizbullah, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a suikast düzenleyerek, dışa açılacağının ilk işaretini verdi.
Şimdi de güvenlik birimlerinin istihbaratı, bunu gene ses getirebilecek başka suikast girişimlerinin ve kentlerde okul, sinema, gar, pazar yeri gibi toplu halde bulunulan mekanlara bombalı saldırıların izleyeceği yolunda.
Eskiden domuz bağı, satır ve tabanca kullanan Hizbullah, son duyumlara göre, artık kalaşnikoflarla, bombalarla, lav silahlarıyla eylem aşamasında.
Hizbullah, - belki de - bölgede PKK'nın bıraktığı boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Eski PKK'lıların bir bölümü artık eylem dışı... Onlara çengel atarak geçim kaynağını, alıştığı yaşam tarzını ve bir örgüte aidiyet duygusunu sunuyor.
Eski PKK'lıların katılımlarıyla PKK'nın bölgeye olası dönüşüne kadar, Hizbullah'ın "yöreye egemen güç konumu kazanmak" çabası sezilmekte.
"PKK'nın şiddet ve dehşet politikalarını uygulayarak ses getiren suikast eylemlerinde bulunmak, toplumu hedef alan saldırılarla isim yapmak" da planın bir parçası gibi görülebilir.
"Hizbullah'ın amacı nedir?"
Türkiye'yi kapsayan bir Siyasal İslam Hareketi ve şeriata dayalı devlet yapısı mı?..
Bu ölçekte bir Siyasal İslam Hareketi'nin "başarı şansından yoksun hayal" olduğu açıktır.
Ama... Ya yörede bir "İslami Kürt Devleti" motifiyle bölücülük?
İşte bu olasılık üzerinde durulmalı.
Çok duyarlı bir yöre olan Güneydoğu'da "Kürtçülük" iddialarını "İslam" gibi çekim gücü olan birleştirici bir unsurla eşleştirmek, zehirli oluşumlar üretebilir.
Kara güçler, "bu stratejinin eğitim profili düşük olan o coğrafyada - göreceli - etki yapabileceği" umudunu taşıyor olabilirler.
Güneydoğu'daki, başta Şeyh Sait Ayaklanması olmak üzere, pek çok başkaldırı girişiminin arkasında "Siyasal İslam" tahrikleri vardır.
Bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz.
Suikastler, büyük şehirlerde okullara, sinemalara, tiyatrolara, stadlara eylem; Daha önce başka yasadışı örgütlerin de denedikleri yöntemlerdir.
Güvenlik birimlerimiz bunlara karşı deneyimlidir.
Türkiye de o tür rahatsızlıkları daha önce yaşamıştı.
Ama... Cumhuriyet'in ilk yıllarında kalan şeriata dayalı, bölücü ve ırkçı örgütlenmeler, eylemler ciddiye alınması gereken bir tehdittir.
Son haftalarda, özellikle Almanya merkezli, PKK çizgisindeki örgütlerden bazıları, Abdullah Öcalan'ı "Genel Kurmay'ın casusu" olarak ilan ediyorlar.
Abdullah Öcalan'ı yıpratarak, onun yerine yeni bir "baş" yaratmak çabası gözlenmekte.
Öte yandan... Daha geçen yıl belinin kırıldığı sanılan Hizbullah'ın, böylesine "büyük" iddialarla Türkiye'nin gündemine birden bire ağırlık koyabilmesi, herhalde arkasındaki bazı komşu devletlerden ve batılı büyüklerden soyutlanamaz.
NOT: Değerli dostum, 30 yıllık arkadaşım, gazeteciliğin büyük ustası ve büyük yüreği İslam Çupi'yi yitirdik.
Sevgili İslam Çupi'ye Allah'tan rahmet, ailesine, dostlarına, camiamıza ve spor dünyasına başsağlığı diliyorum. GC.