Güneri Cıvaoğlu
STRATEJİ Mori'nin araştırmasına göre
RP oylarında yükselme var.
Kasım, Aralık ve
Ocak aylarında
RP'nin ayağı
ticaret - tarikat - seks sarmalına dolanmıştı.
Yüzde 21'e kadar düşmüştü.
Son darbe söylentisi rüzgarları,
RP'ye fazladan yüzde
4 dolaylarında puan taşımış görünüyor.
RP oyları, kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde
25'lerde.
Buna karşın,
Anavatan ve
DYP, yüzde
16'larda.
Anavatan'da iniş...
DYP'de hafif bir çıkış var.
DSP'de ufak bir iniş...
CHP'de çıkış gözleniyor.
SİYASET iklimindeki bu hareketlenmenin
meteo - raporunu, yani kısa yorumunu yapalım.
Anavatan ve
DYP'deki siyasal İslam'a yakın oylar, tepki sonucu
RP'ye savrulmuş.
Anavatan, ne
RP gibi siyasal İslam'ın ileri çizgisinde... Ne de ödünsüz laik bir çizgide.
8 yıllık temel eğitim konusunda dahi görüşünü, net ortaya koyamıyor.
Siyaset sahnesinde rol dağıtılırken,
Anavatan için tanımı yapılmış net bir portre yok.
Bu belirsizlik nedeniyle, ana muhalefet partisi olmanın avantajıyla puan toplayamadığı gibi, kendi puanlarının uçmasını da engelleyemiyor.
Oysa...
Özal'ın, daha önceleri
Demirel'in ve
Menderes'in çizdikleri doğrultuyu sürdürebilirdi.
Yani...
Anayasal sınırlar içinde, laisizmi zorlamayan, din ve ibadet özgürlükleriyle, bunların dışa yansıma şekil ve kurumlarının güvenlik şemsiyesi olan parti...
Çünkü...
Türkiye'de gerçek inananların büyük çoğunluğunun istediği budur.
Daha fazlası, siyasal İslam'dır. Köktencilerdir.
Çizginin o tarafına geçmenin yaratacağı tepkiler, oluşturacağı siyasi darboğazlar bilinir.
Zorlama yapılmaz.
TIPKI
Anavatan gibi,
DYP de bu şemsiyeyi açamamıştır.
Sadece,
RP'nin koltuk değneği olmanın ve mağduru oynamanın marjinal (kıytırık) oy getirisiyle yetinmiştir.
DSP de, yakın zamana kadar tavrını netleştirmemişti.
Ecevit'in
23 Nisan Meclis konuşmasına kadar bu parti, adeta sisler arkasındaydı.
Laik kitlelerin tepkilerini kendine çekemedi.
Zaten bu araştırma da,
Ecevit'in o konuşmasından önce yapılmıştı.
CHP ise, en net çizgiyi sürdürüyor.
Siyaset pazarlaması diliyle,
Türkiye'nin yüzde
80'ini oluşturan laik kitlelere sunulan tek karışığı olmayan ürün niteliğinde.
O yüzden tırmanışta.
DSP'yi yakalamış gibi görünüyor.
Ve bu hareketlenmeyi sürdürmekte.
Seçim isteyenler, işte bu manzarayı iyi okumalıdırlar.
RP, ekonominin göstergelerinde eksilerdeyken puanlarını artırıyorsa,
birileri hata yapıyor demektir.
Eğer... Bu hükümetin gene siyasi nedenlerle mutlaka gitmesi gerekiyorsa... Ve artık fiilen bitmişse... İktidar değil, sadece şeklen var olan bir hükümetse, bu haliyle sürdürülmemesi gerekir.
Uzaması,
RP'ye yarar,
Türkiye'ye zarar.
Ankara'dan son siyaset görüntülerine de işaret edeyim.
Şu satırlar yazılırken, gözler
Aydın Menderes'teydi.
Refah Partisi'ne yakın bir televizyon kanalında sol kanattan bilim adamı / yazarlarla yapacağı konuşma ilgiyle bekleniyordu. (Biz gazeteciler de gıptayla...)
Ancak, edindiğim izlenim, - o konuşmada ne kadar renk vereceğini bilemem ama -
"rejim ya da hükümet kavşağıyla karşılaşırsa, hükümeti desteklemekten vazgeçmek için almış olduğu karar, hala yürürlükteydi."
Bu açıklamayı belki biraz ertelemiş olabilirdi... O kadar.
Ayrıca...
DYP içindeki hareket de, partinin bütünlüğünü bozmamak için
Çiller'e son bir kez alternatif hükümet önerisi götürülecekti... O da kabul edilmediğinde, toplu açıklama yapılacaktı.
Öyle bir baskı... Öyle bir markaj ortamı ki...
Meclis'te yankılar yapan gürültüler, hala bir çığ koparabilmiş değil.
ÖTE yandan,
Genelkurmay Başkanı Org. Karadayı'nın
Başbakan'a ziyaretinden bir kesiti yansıtmak isterim.
Karadayı, yalnız kaldıklarında
Erbakan'a tarizde bulunuyor:
" - Atom bombası patlatacağım. Genelkurmay Başkanı'na sarılacağım - gibi sözleriniz doğru olmuyor. Bizi zor durumda bırakıyorsunuz."
Erbakan buna cevap vermiyor.
Komutanlar ile hükümet ilişkileri çok serin.
Hatta buzzzzz...