"Sivil irade mi, askeri irade mi?" tartışmaları ile yapay bir fırtına esiyor.
Sapla samanın birbirine karıştığı bu toz duman arasında gerçekleri görmeye çalışalım.
- Tartışmaların odak noktasındaki Enerji Eski Bakanı ile Bakanlığın üst düzey bürokratlarının tutuklandığı "Beyaz Enerji Operasyonu", tıpkı Paraşüt, Balina, Kartal, Matador, Kasırga, Bufalo gibi yolsuzluklara el koyma operasyonlarından biridir.
- Ancak... Bir Silahlı Kuvvetler üst düzey mensubuna ait olduğu öne sürülen "düğmeye bakan değil, biz bastık" sözlerinin yayınlanması, bu operasyona öncekilerden farklı bir görüntü verdi.
Gözaltıların daha üst düzeylere tırmanma olasılığı nedeniyle adeta "siyasi iktidarın by - pass edildiği" gibi bir kuşku doğdu.
Son 20 yılın yolsuzluklar ve çeteler üzerine en etkin ve yaygın giden Hükümet'i susamazdı.
Ölçüsü ve ağırlığı özenli bir tepki vermek, siyasetin doğasıydı...
Askerin de bu duyarlığı anlayışla karşılaması gerekirdi.
İçişleri Bakanı'nın "operasyonun kendi koordinasyonunda gerçekleştiği" yolundaki söylemi... Jandarma Komutanlığı'nın "böyle bir konuşma yapmak iznini kimseye vermediğini ve demecin sahibinin araştırılmakta olduğunu, henüz bulunamadığını" açıklaması, gerilimi düşürmekteydi.
Üstelik, Başbakan Ecevit de "Genel Kurmay Başkanı ile görüştüğünü, onun üzgün olduğunu" söylemişti.
Bu kadarla yetinilebilinirdi.
- Ne var ki... Tepki, siyasi iktidarın en üst düzeyinde ve amacını aşarak sert tartışmaları başlatacak bir dozda sürdürüldü.
Askeri rejim özlemlerine gönderme yapıldı.
"Askeri rejimlerin karanlık dönemlerinde daha fazla yolsuzluk yapıldığı" söylemiyle kurumsal alınganlıklar yaratıldı.
Ayrıca... Bazı "demokrasiyi özümseyememiş gizli görevlilerden" söz edildi.
Bu kez de ordu, rahatsızlığa itilmişti.
- Oysa, Türkiye'de çok dar bir çevrenin dışında kimsenin ihtilal istemediği ve buna Silahlı Kuvvetler'in de karşı olduğu açıktır...
Ufukta, bir askeri müdahale ortamının belirtisi dahi yok.
- Genel Kurmay Başkanlığı tarafından dün yapılan açıklama, işte böyle gerilmiş ortamda hayli ağır oldu.
"Yolsuzluk soruşturmasının rejim tartışmalarına kaydırılmak istendiği, gerçeklerin böylece başka yöne saptırıldığı" mesajı verildi.
Başbakan'ın, Başbakan Yardımcısı'nın konuşmaları cevaplandı.
"TSK üzerinden siyaset yapılarak ordu yıpratılmaya çalışılıyor... Operasyonun AB'ye katılıma karşı olanlarca tertiplendiği yolundaki söylemler, TSK'ya yapılmış en büyük iftiradır" gibi satırlarla "tavır" konuldu.
Yani... Hükümet'le Genel Kurmay arasında, "yüksek gerilim hattı" oluştu.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan ve Başbakan Yardımcısı'nın... Başbakan ve Yardımcısı ile de Genel Kurmay'ın en duyarlı konularda görüş çatışmalarının kamuoyu önüne açıkça döküldüğü bir Türkiye, kaygı vericidir.
Yoğun bakımdan yeni çıkan ve çok kritik bir dönemden geçmekte olan ekonomiyi bu görüntüler, büsbütün frenler... Gerçekleşmesi beklenen döviz girişlerini askıya aldırır. Dış kredi kanalları açılmaz.
"Siyasi istikrarı en üst düzeylerde rejim tartışmalarıyla sarsılan" bir ülkeye, "en ürkek kuş" diye tanımlanan paranın gelmesi beklenir mi?
Ayrıca... Hem siyaseti, hem ekonomisi ağır kanamalı bir Türkiye, şu sıralarda - olmayan - bunalıma neredeyse çanak tutuyor.
"Son söz"...
Cumhuriyet'in kurumlarını koordine etmek ve ahenkle çalıştırmak görevini, Anayasa, Cumhurbaşkanı'na vermiştir.