IŞİD’e karşı mücadelede havada uçuşan söylemler tam bir Ortadoğu sofrası:
“Ortaya karışık...”
Ankara’daki iktidar “Askeri katılım yok” diyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan New York’tan “Askeri, siyasi bütün desteği vereceğiz. Türkiye’ye dönünce hükümetle de konuşacağız” açıklamasını yapıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry ise “Türkiye IŞİD’e karşı mücadelenin ön saflarında yer alacak” açıklamasını yapıyor.
Gazeteler “Türkiye cephe hattında olacak” başlıklarını atıyor ama “Dur bakalım, o kadar uzun boylu da değil” gibi bir Ankara düzeltmesi yok.
.......................
Ancak...
Gazeteci sezilerim o ki “Türkiye IŞİD’e karşı başını Amerika’nın çektiği koalisyonda yer almanın sözünü vermiş” gibi.
Değişik yorumlar ise o sözün her tarafın kendi penceresinden bakarak içini doldurması.
Şöyle veya böyle...
“Ön safta” veya “biraz geride” Türkiye artık aktif olarak devrede olacak.
.......................
Financial Times’ın önceki günkü yorumunda “IŞİD 49 rehineyi serbest bırakarak hata yaptı. Artık Türkiye’nin eli rahatladı. IŞİD’e karşı mücadele koalisyonunda yer almamak için öne sürebileceği gerekçesi yok” diye yazmıştı.
Ve...
“Bu hatayı neden yaptı IŞİD” diye eklemişti.
Nedenini tam olarak bilemiyoruz.
Ama...
Türkiye’nin 49 rehineyi serbest bırakmak için yaptığı “takas anlaşması” ötesinde bir de “saldırmazlık sözü verdiği” iddiaları havada kalıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IŞİD’den “terör örgütü” diye bahsetmesi ve “IŞİD’e karşı askeri, siyasi destek” sözü çok açık.
“Türkiye size karşı aktif tavır almayacak, saldırmayacak, askeri saldırılara destek vermeyecek” gibi bir “teminat” vermediği anlaşılıyor.
.......................
Ankara’daki bulvarı kaplayan sis böylece dağılmakta.
Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye girmek bir yana, IŞİD ve benzeri köktenci örgütlere bir şekilde yardım ettiği yolundaki Batı medyası iddiaları hiç de hoş olmayan imaj çiziyordu.
Dünya kamuoyunda böyle bir algıya Türkiye layık değildir.
Türkiye’nin geleneksel Batı blokundaki yeri ve AB üyelik yol haritasını flulaştıran Ortadoğu karmaşası içindeymiş gibi bir görüntüye iten bu yayınlar rahatsız edici olması ötesinde zararlıdır da.
Özellikle AB’ye üyelik yol haritası bir statüdür.
Ekonomik ilişkilerde ve dış sermaye girişlerinde önemli faktördür.
Avrupa liginde değil, Ortadoğu liginde oynamak kadar önemli bir farktır bu.
.......................
Elbette IŞİD ile mücadelede “aktif rol” almak, ön safta olmak Türkiye algısı üzerindeki bazı soru işaretlerini kaldıracaktır ama riskleri de azımsanamaz.
IŞİD’in bunu nasıl karşılayacağı, hangi karşı hamleleri yapacağı da bir sorun.
Özellikle Almanya’nın en çok satan ve son yıllarda ağırlık da kazanan “Bild” gazetesinde MİT’in AK Parti iktidarına sunduğu bir rapor yayımlandı.
“100 sayfalık” olduğu belirtilen raporda “Türkiye’de IŞİD’i kontrol edemiyoruz” uyarısı yapılmış.
“IŞİD’in Türkiye’deki gündelik hayatta zaten var olduğunu, kendi sosyal ağlarıyla kendine yeni militanlar bulduğunu” yazıyormuş.
Daha önce de Türkiye içindeki IŞİD’in “uyuyan hücrelerinden“ söz ediliyordu.
Bunların gereğinde uyandırılarak eyleme geçmeleri kaygıları yazılıp çizilmişti.
.......................
Elbette böyle riskler olabilir.
Sonunda her büyük devlet gibi Türkiye de “asimetrik” nitelikte örgüt eylemlerine muhatap olabilir.
Ama büyük devlet doğru olanı yapar.