Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İmralı Adası'ndayım.
Duruşma salonunda, kurşun geçirmez cam kafes içinde Abdullah Öcalan günah çıkarıyor.
"Cumhuriyet ve demokrasi ekseninde, barış ve kardeşliğe hizmet vermekte kararlıyım.
Tüm şehit yakınlarının acılarını yürekten paylaşıyorum. Onlardan özür diliyorum."
İlahi adalet!
Günahsız kadınların, çocukların, bebelerin, fidan gibi gençlerin kan seli, sanki bir kader ırmağı oluşturmuş, onu bu cam kafese sürüklemiş.
Ya sonra?
Sonrasını, dün iyi bir sınav veren adalet belirleyecek.

Teknoloji

İmralı'dan gözlemlere gelince...
Önce teknoloji.
Bir gece önce fotoğraflı belgelerimiz hazırlandı.
Bilgisayara bağlanmış özel aynalarda gözlerimizin retina tabakaları hafızalara alındı.
Üzerimizdeki madeni olan her şeyi hatta kalemlerimizi, rozetlerimizi bile verdik.
Ellerimiz özel bir dedektör ile tarandı.
Böylece oraya gelmeden önce patlayıcı maddelerle bir çalışma yapıp yapmadığımızı denetlediler.
Öcalan'ın yakınları, bir sürat motoru ile götürüldüler.
Ne ilginçtir ki, motorun sahibi Kıbrıs gazisiydi.

İşkence yok

Ada ve çevresi, havadan helikopterlerle... Denizden iki hücumbot ve bir fırkateynle... Denizaltılara karşı ise radarlarla dipten korunuyor.
Balıkadam teröristlere karşı, suya yüksek frekanslı ve öldürücü etkisi olan ses dalgaları veriliyor.
Sabah bir kuşku vardı:
"Acaba DGM'den askeri yargıç ve üyeyi geri çekecek yasa değişikliğine kadar duruşma ertelenecek miydi?"
Bu bağlamda, Öcalan'ın iki avukatı birer vitrin konuşması yaparak mahkemeden çekildiler. Çok etki yapmadı.
Çünkü...
Öcalan daha duruşmanın başında, "işkence görmediğini, kaba bir baskı ile karşılaşmadığını, hatta kendisine sözel hakaretlerde bile bulunulmadığını" söylemişti.
Hukuki duruma gelince...
Öcalan'ın avukatlarının vitrinine karşın, şehitlerin müdahil avukatları ve özellikle Cahit Torun ve Başsavcı, ortaya güçlü dayanaklar koydular. Sonuç aldılar:
"Hangi kanun yürürlükte ise, mahkeme o kanunu uygular.
İleride DGM Yasası değişecek diye, bir beklenti ile duruşma ertelenemez."


Avrupa gözüyle

Avrupa Konseyi Başkan Yardımcısı olarak İmralı'da davayı izleyen Walter Schwimmer ile söyleştik.
Görüşleri şöyle:
"- İDAM: TCK'da bu ceza var.
Mahkeme hükmünü kanunu uygulayarak verirse, bir şey söylenemez.
Ama bir idam kararını TBMM onaylarsa, o zaman bu politikadır.
Durum farklı olur.
Avrupa Konseyi, idam cezalarının bütün dünya ülkelerinde kaldırılması için protokol imzaladı.
Bu protokole henüz uymayan Ukrayna'nın üyeliği askıya alındı.
DGM'ler: Yasal düzenlemeyi keşke yapsanız."


Günah çıkarma

Ve Apo'nun savunması...
1- İddianamedeki katliam ve insanlık suçlarının hiçbirini inkar etmedi.
Hukuki savunma yapmadı.
Zaten halinin savunulur tarafı olmadığını biliyordu.
2- Hukukun ona açamadığı kapıları, politik kozları ile aşabileceği düşüncesiyle, kendine bir misyon açıkladı:
"Üniter bir T.C. cumhuriyetinde barış ve kardeşliği sağlamak."
Bunu yapabilirse, kayıp sayısının yüzbinlere çıkması önlenebilirdi.
3- Batı, 1925 isyanı ile Türkiye'ye Musul ve Irak'ı kaybettirmişti.
Şimdi K. Irak'ta benzer bir oyun oynanarak, daha tehlikeli bir senaryo hazırlanmış.
Öcalan, bu oyuna ikinci kez düşmemeyi istiyordu.
4- Öcalan bunu engellemek için kendisine af (galiba Pişmanlık Yasası demek istiyor) ve PKK'yı yasal zemine dönüştürmek olanağı verilmesini istiyordu.
Dağdakilerle iletişim kurulursa, bunu sağlayabilecek otoriteye sahip olduğu iddiasındaydı.
5- Bu arada, tırnaklarını gösteriyordu.
Aksi halde...
5 bin canlı bombayı, 10 bin silahlı PKK teröristini unutmayın!...
Ama bu arada bir şehit anasının çığlığı yürek parçalarcasına yankılandı:
"Dağdakileri indireceksin.
Peki tek oğlumun canını da geri verebilecek misin?"
Davayı izleyen yabancılar, Mahkeme Başkanı'nın yönetiminden olumlu izlenimlerle ayrıldılar.
Bunda Öcalan'ın günah çıkarma dilekçeleri de etkili oldu.




Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr