28 Şubat'ın ilk günlerinde
Çankaya ile
Silahlı Kuvvetler arasında bir
"güven" ortamı vardı.
Buna karşılık...
Erbakan - Çiller yönetimindeki hükümetle kopukluk yaşanmaktaydı.
Sonra...
Çankaya, Hükümet ve TSK uyumu, uzun süre
Türkiye'nin doruktaki görüntüsüydü.
Ya şimdi?..
Özellikle
Türk Silahlı Kuvvetleri adına yapılan açıklamalar düşündürücüdür.
Edindiğim izlenimlere göre, şu sıralar
Çankaya ile
TSK arasında karşılıklı
"güven" ve
"uyum" var.
Ama...
Hükümetin özellikle iki ortağı için aynı şey söylenemez.
İrtica duyarlığında kuşkular büyük.
Örneğin...
Bazı tarikatlara gösterilen ilgi...
kadrolara ve başörtü sorununa verilen ödünler...
Zaman zaman
TSK'nın açıktan tavır koymasına neden olabilecek söylemler, bu uyumsuzluğu göstermekte.
Diğer ayrılık,
Avrupa Birliği konusunda...
TSK, Avrupa içinde yer almanın
"Atatürk'ün de çizdiği bir hedef" olduğu görüşünde.
Ne var ki...
Bu hedefe
Türkiye, bütünlüğünden ödün vererek ilerlememeli.
Komutanlar, yaptıkları konuşmalarda,
"bölünmüş Türkiye" izlenimi verebilecek ve
"iki millet - iki devlet" çağrışımı yapabilecek ödünlere karşı uyarıda bulunuyorlar.
Yeni bir azınlık statüsünün oluşturulması kaygılarını veren dayatmalara ve buna karşı yeterince kesin tavır alınmayışına karşı kuşkularını dile getiriyorlar.
Hükümetin
Bahçeli tarafından temsil edilen kanadı, daha farklı görünmekte.
Yeniden yapılanma
Gene edindiğim izlenimlere göre,
Çankaya'ya bütün bu konuları kapsayan çeşitli araştırmalar sunulmakta.
Örneğin...
Bir kamuoyu araştırmasına göre
Avusturyalıların sadece yüzde 5'inin, Fransızların sadece yüzde 8'inin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinden yana olduklarını belirten, diğer ülkelerde de buna yakın oranları ortaya koyan araştırmalar.
Öte yandan...
Ekonomik durumu, gelir dağılımındaki korkunç adaletsizlikleri, çarpıklıkları irdeleyen raporlar.
Türkiye'nin böyle giderse sosyal ve siyasal kaygı verici
"ani" manzaralarla karşı karşıya kalabileceği yolunda uyarılar.
Bu manzaralar, ya seçim sandıklarında bir patlamayla oluşabilir.
Türkiye, uçlara sürüklenebilir.
Çünkü...
Orta sınıf yokolurken, ortadireğe dayalı siyasi partiler de giderek silinmekte.
"Sosyal adalet" ilkesi, gündemden kalkmakta.
Ya da...
Bazı fiili sosyal ve siyasal durumların ortaya çıkması olasıdır.
Güven skalası
Yapılan kamuoyu araştırmalarında
Cumhurbaşkanlığının ve
TSK'nın, halk tarafından en fazla güven duyulan kurumlar olması, bir rastlantı değil.
Siyasi partiler ve özellikle orta sınıfa seslenen siyasi partiler işlevlerini yitirmekteler.
Çünkü tabanları kalmıyor.
Bir başka araştırmaya göre,
Türkiye insanı giderek daha radikal, daha köklü çözüm öneren söylemleri ister hale geldi.
Çünkü burnundan soluyor.
Oysa
1980'li yıllarda toplumsal çalkantılar içinde dalgakıran gibi uzanan orta direk egemendi.
Ilımlı sözcükler, hoşgörü kültürü ve söylemi yeğleniyordu.
Skalada bir yandan millet çoğunluğuna dayalı orta sınıf partiler... öte yandan hükümetin ağırlığı sıralamada en alt noktalara kayarken, ortaya çıkacak kara delikleri kimlerin ve hangi güçlerin dolduracağı dramatik sorudur.
Son söz:
Demokrasiyi egemen kılmak, demokrasiyi güçlendirmektir.Demokraside kaliteyi yükseltmektir.Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr