Bugün Türkiye'nin ekonomik yazgısını değiştiren büyük dönüşümün altında onun imzası vardır.Onu rahmetle anıyoruz.Özal, "Hür düşünce, hür ekonomi, hür inanç" üç sütunu üzerine kurmuştu siyaset mimarisini...Özal'ın Anavatan'ı kurmadan önceki siyaset geçmişinde tarikat izleri vardı.Necmettin Erbakan'ın İzmir'den milletvekili adayıydı.Ancak... Cumhurbaşkanı seçilmesine karşı tepkiler, bu sicil nedeniyle olmadı.Temsil ettiği ve dayandığı Anavatan oy oranının düşüklüğü nedeniyle eleştirildi.Hatta... Demirel'in Özal için "Boynunda yüzde 21,75 çanıyla Çankaya'ya çıkarsa, her hareketinde o çanın sesini duyacaktır" mesajı hatırlardadır.Demirel'in cumhurbaşkanlığına da itirazlar olmuştur.Ama... Önceki 10 cumhurbaşkanından hiçbiri için yüz binlerin toplandığı bir tepki mitingi yapılmış değil.Bu bir ilk...O miting, demokratik bir hakkın kullanılmış olmasıdır.TBMM'de yeterli oyu bularak seçilirse, Erdoğan'ın ya da göstereceği adayın cumhurbaşkanlığı da demokrasinin kurallarına uygun olacaktır.Ancak... Sadece bu 11'incisine yapılmış olan gösteriler için de önümüzdeki 7 yıllık süreçte Hemingway'in romanındaki "Çanlar kimin için çalıyor?" sorusunun sık sık düşünülmesi, sağduyu yol haritasına rehberlik edebilir. 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 14. ölüm yıldönümünde anıldı. R. T. Erdoğan'ın CHP hariç Meclis'teki muhalefet partileri liderleriyle görüşmelerinde ilk hedefi, "Diğer partilerle uzlaşma aramıyor" izlenimlerini bir ölçüde de olsa silmekti.Bu hedef, tek başına düşünülürse "göstermelik" bir "vitrin düzenlemesi" olarak algılanır.Pek de yanlış sayılmaz.Sadece kendi partisine danışarak ve kendi grubunun oylarına dayanarak cumhurbaşkanı seçilmek/seçtirmek, toplumun azınlığının temsil edildiği oylarla Çankaya'ya çıkmak gibi bir görüntü verecektir.DYP ve ANAP desteği sağlanmasa bile ileride, "Bakın, uzlaşmaya çalıştım, ama direndiler" diye bir -göstermelik- söylemi olacaktır. ÇANKAYA VİTRİNİ "Çankaya 2007" dizisinin kamera arkası görüntülerini de izlemek gerek.Erdoğan, uzlaşma arıyor vitrin düzenlemesinin içini de doldurmayı denedi."Demokrasinin işlerliğine katkıda bulunun. Oylamanın açılışında ve turlarında Meclis salonunda olun. AKP'nin adayına oy vermeseniz bile, tartışmalı ve tereddütlü bir ortamın sorumluluğunu paylaşmayın. Anayasa Mahkemesi'ne gitme riski olan bir süreç, Türkiye'ye belirsizlik getirir. Ekonomiye zararları olur. Küçük de olsa bu olasılığa gedik vermeyelim" mesajı gibi yorumlanacak söylemleri oldu.O nedenle... Bu görüşmelere "367 turu" da denebilir. KAMERA ARKASI... 367 Normal siyaset koşullarında AKP'nin 367'yi bulacak 14 ek katılımı sağlaması işten bile değildir. Oysa... Şimdi durum çok farklı.Bir ima, bir vaat kokusu bile 367 ve onun ötesinde cumhurbaşkanı seçimi üzerine çok ağır kuşku gölgeleri düşürebilir.O nedenle milletvekili markajıyla AKP dışından 14 katılım daha sağlamak üzere girişimler yerine, sorunu liderler düzeyinde çözmek daha akılcıdır.Dünkü görüşmelerden "kesin eli boş döndüğü" söylenemez.Ağar'ın, "cumhurbaşkanı seçiminin Anayasa Mahkemesi'ne gitmesini istemediği" yolundaki görüşü, Mumcu'nun da aynı mesajı vermesi, kapıların kapanmadığını gösteriyor.Ancak... Erdoğan'a "oylamaya katılmak için söz vermiş" de değiller.Bir de "Anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanını halka seçtirme" önerisi var."Olmayacak dua..."AKP'nin "Amin" demeyeceği elbette biliniyor.DYP ve ANAP, siyaset sahnesinde "balık" yerine, "olta" rolünü istiyorlar. gunericivaoglu@milliyet.com.tr Kötü kokar