At yarışlarının yapıldığı Veliefendi Hipodromu'nda 30 yarışmacı arasından 1. gelmişti... Kupayı iki eliyle başının üzerine kaldırırken şampanyalar patlıyordu...Yıl 1931...Maslak-İstinye arasında bir yarış daha...Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün himayelerinde...Yarış sonrası Atatürk, "otomobil sporunun özendirilmesi ve otomobil teknolojisinin yükseltilmesi" temennisini onur defterine yazıyor........................Dünyanın en önemli 19 pistinden biri olarak Formula 1 yarışlarının 14.'sünün yapıldığı bugün, Ulu Önder Atatürk'e bir kez daha yürekten sevgi ve minnet sunuyorum. Laik Türkiye Cumhuriyeti'nde gene bir ilk ve gene büyük pırıltı, onun döneminde ve onun himayesinde gerçekleşmiş.Her büyük olayda olduğu gibi gene Atatürk'ün ayak izlerinde ilerliyoruz........................Formula 1, Türkiye'ye çok önemli katkı.Yerkürede 2 milyar insanın TV ekranlarından izleyeceği bu görkemli etkinlikte imzası olan, başta Mümtaz Tahincioğlu olmak üzere herkesi kutluyorum.Onlardan biri olan uluslararası işadamı Muhtar Kent ile cuma gecesi söyleşiyorduk.Formula 1 bağlamında Kız Kulesi'nde verilen bir davetteydik.Kent'in yüzündeki mutluluk ışıltıları, Kız Kulesi'nin ışıklarıyla yarışır gibiydi."Olmaz gibi görünen şey oldu. Mucize işte budur."Daha bir dizi şey konuştuk ama pişmiş aşa su katmayalım. Gelecek yıl çok daha iyi olacak.........................2 milyar izleyicinin binde 2'si etkilenerek Türkiye'ye gelse, bu turist sayısında 4 milyon artış demektir.Sadece bu yıl gelenlerin bireysel ve kurumsal olarak bıraktıkları döviz, 500 milyon doların üzerinde.Böyle bir organizasyonla Türkiye'nin yaptığı reklamın parasal değeri ise inanılır gibi değil.Yerküredeki 19 pistten biri olmak, Türkiye için paradan öte muhteşem bir prestij.Her şey bir yana, Akfırat Pisti'nin önemini belirtecek simgesel bir işaret vereyim...Formula 1 yarışlar dizisi için 17 ülkede 19 pist var.İtalya ve Almanya'da 2'şer pist.Acaba bu iki ülke neden 1'er pistle yetinmemişler?.........................Turist sayılarını, turizm gelirlerini, prestij getirisini yansıttım.Bir diğer boyut da, her yıl Formula 1 pistlerine giden dünya ünlülerinin İstanbul'a gelmeleri...Bu ünlüler, dünya medyasının ilgi odaklarını oluşturuyor.Dergilerde, magazin programlarında, gittikleri ülke için pankart taşırcasına reklam yapmış oluyorlar.Önceki gece Reina'da gecenin açılış daveti vardı. Yanımızdaki "loca" diye anılan bölüm boşaldı ya da boşaltıldı, eski Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Mike Tyson ve beraberinde birkaç arkadaşı, 5-6 "çıtır" tabir edilen genç kızla çıkageldi.Yüzünün sağ tarafında ilginç bir dövme... Tam bir yumruk makinesi...Oturmasıyla birlikte fotoğraf çektirmek isteyenler tarafından esir alındı.Unvanının adamı değil.Davranışları sığ... Anılarımda yer alsın diye bir de fotoğraf çektirdik.Formula 1 bağlamında İstanbul'a gelmiş olan Bo Derek ve Ursula Andres'i -bu hallerinde bile- yeğlerdim.........................Geleneksel gazetecilik ritüeliyle noktayı koyayım."Siz bu satırları okurken ben de Formula 1 yarışını izlemek için Akfırat Pisti'nin tribünlerinde olacağım."Tuttuğum bir takım yok. O nedenle bakalım yarış yavan gelecek mi? Ama...Heyecan değilse de mutluluk duyacağım kesin.Veliefendi ve Maslak-İstinye çayırlarından çağdaş Formula 1 pistine uzanan Atatürk Cumhuriyeti'nden mutluluk bu. g.civaoglu@milliyet.com.tr Suphi Bey, 1927 yılında gıcır gıcır Buick'iyle Türkiye'nin ilk otomobil yarışı "şampiyon kupasını" aldığında mutluluktan uçuyordu.