CEM istifadan önce Ecevit’e giderek "Başkanlığa aday olabileceğini, ancak kendisini Ecevit’in aday göstermesi halinde kabul edebileceğini" hâlâ söyleyebilir mi? İki seçeneğin de odağındaki Cem, dün Derviş’le birlikte Özkan’ın koordinasyon yeteneğini de yanına aldı.
Ecevit’in bugünkü vahim hatasını Demirel 1971’de yapmıştı. Yıllar önce ona sormuştum:
"Siyaset yaşamınızın en büyük yanlışı nedir?"
Cevabı şöyle olmuştu:
"Demokratik partinin kurulmasına ve partimizin bölünmesine neden olan istifaları önlememek en büyük yanlışımdı. Onlar benim kader arkadaşlarımdı. İstifalarını durdurabilirdim. Gittiler... Bir daha hiçbir zaman başında bulunduğum parti tek başına iktidar olamadı. 12 Eylül 1980 ihtilaline böyle zayıf ve yamalı bohça hükümetlerle sürüklendik."
Ecevit, Özkan ve arkadaşlarını adeta istifaya iterek, Cem’i durdurmakta geç kalarak o vahim hatayı tekrarlıyor.
Kendi siyaset kariyerini de "dramla" noktalıyor.
Oysa DSP’nin onursal başkanı olarak manevi bir konumda partisinin önünü açabilirdi.
O şans dün sunuldu.
9’ların dünkü "seçimli kurultay" önerisinde, satır aralarını Ecevit okumuş olmalı.
"Seçimli kurultayı toplantıya çağırınız. Genel Başkanlık’tan çekiliniz. İsmail Cem’i Kurultay’a tek aday olarak siz sunun. Onun arkasında siz durun. Siyasette çok düzeyli bir geleneği başlatın..."
Gerekçeyi sezmiş bulunmalı.
"Bunu yapmazsanız Cem’in istifası kaçınılmaz ve önlenemez hale gelir. Cem’le birlikte çok sayıda DSP milletvekili de gider. Ortak hükümet, Meclis çoğunluğunu yitirebilir. Diğer hükümet modelinin yolu açılır.
DSP parçalanmış, hükümet dışı kalmış olur. Seçimde barajı geçme şansı olmaz.
Eğer Cem partinin başına geçerse ve seçime onunla gidilirse, Derviş gibi isimler de kazanılırsa DSP umut haline gelebilir. Tüm laik, Atatürkçü kesimlerden oy alarak gene birinci parti olabilir. Siz de onur başkanımız olarak kalırsınız. Sizin, partimizin ve Türkiye’nin yararları bu noktada kesişmektedir.
Böyle bir kararla seçimli kurultay çağrısı yaparak, İsmail Cem’i adayınız olarak önererek, en yakın tarih için öngörülen seçimlerle çekilme takvimini açıklarsanız, ekonomide fay kırılmaları ve göçükler yaşanmaz, krizlerin pimleri çekilmez."
9’ların Ecevit’e "Cem’in gidişini engellemelisiniz, kopmalar çok olabilir" uyarısını yapmaları bu mesajdı.
Ecevit onlara "hayır" demedi. "Değerlendireceğim" mesajını verdi.
Dahası, "9’ların Cem’le konuşmalarını ister" gibiydi sanki. Ancak iletişim geç saatlere kadar kurulamamıştı.
Ecevit bunu zamanında düşünmeliydi.
Böyle bir öneri, Türkiye’yi en yakın bu zamanda hükümetin yönetiminde seçimlere sarsıntısız götürebilirdi.
Seçimler sonrası için siyasi istikrar umudu ve bekleyişi yaratacağı için, gerilim azalır, ekonominin ateşi düşerdi.
Aksi halde Cem’in istifa için daha uzun süre bekleyeceği sanılmamalı. Dün Özkan ve Derviş’le buluşması bunun kanıtı. Artık düğmeye basıldığı anlaşılıyor. Ankara’dan gelen haberler o doğrultuda.
İstifasını verdikten sonra, zemberek boşanacaktır.
Ecevit, bu son şansı da ıskaladığında, Özkan ve arkadaşlarının istifalarıyla başlayan süreç, gene de Türkiye’nin yararına olur.
Cem, istifa etmeden önce Ecevit’e giderek "Seçimli kurultay ve demokratik yapılanma isteğini, Genel Başkanlığa aday olabileceğini, ama, bunu ancak kendisini Ecevit’in aday göstermesi halinde kabul edebileceğini, aksi halde ayrılacağını" hala söyleyebilir mi?
Bunu yapabilmesi bir tek koşulla olası; "Özkan ve Derviş’e istifa sözü vermemişse..."
Cem iki seçeneğin de odağında.
Anahtar.
Cem, Derviş’le birlikte Özkan’ın koordinasyon yeteneğini de yanına alıyor.
Zaten toplumun isteği DSP’nin içinde ya da dışında bu "3’lü formül" değil miydi?
Türkiye artık yeni bir rotaya start almakta.
Liderler Zirvesi’nde Yılmaz’ın "bu hükümet artık yürüyemez" söylemleri de net bir fotoğraftır.