Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ailesi, aile dostları, arkadaşları, sarsıla sarsıla ağlayanlar...Üstelik ana-baba, önce diğer oğullarını henüz 16 yaşındayken yitirmişlerdi. Bu delikanlının üzerine titriyorlardı. Ne var ki... Onu da, bir türlü çaresi bulunamayan kötü hastalık aldı götürdü.Cenazede o "yas" görüntüleri arasında dehşet verici bir gerçeği fark ettim.Yıllar var ki... Hiçbir şehit cenazesine gitmedim.Herhalde, benim durumumda olan diğer gazete yazarı meslektaşlarım da öyle...Şehit cenazelerinde, babalarını, oğullarını, eşlerini, kardeşlerini, arkadaşlarını, silah arkadaşlarını yitirenlerin ve onların komutanlarının acılarını, ruh hallerini bütün sıcaklığıyla ve derinliğiyle aynı mekânda, aynı havayı soluyarak paylaşmıyoruz.Belki de bu acıları, satırlarımıza, yeterince içimizden koparcasına yansıtamıyoruz.Bir siyasi parti kongresine, bir basın toplantısına, Brüksel'de AB tarihi karar açıklamalarına gitmek gibi şehit cenazeleri de -en azından kendi adıma- bir gazetecilik görevi...Toplumun nabız atışlarını yansıtıyorsak, nabzı tutmalıyız.Şehit haberleri, istatistik rakamı olmamalı........................DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın "yankılar" kadar "tepkiler" de üreten söylemleri için satırlarım "devam edeceğim" diye bitiyordu. Araya Fransa'daki "komedi oylama" ve "Orhan Pamuk'a Nobel ödülü" yazıları girdi.Şimdi devam edebiliriz.Özellikle Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa'nın Milliyet'te yayımlanan sert açıklamasıyla konu daha da duyarlı hale geldi.......................Önce...Ağar'ın "Ben başbakan olursam, asker konuşmaz" mesajını yansıtan sözleri...Bunu ben, "Bölücü teröre karşı öyle etkin ve başarılı olmayı hedefliyoruz ki, askerin zaten konuşmasına gerek kalmayacaktır. Bizim icraatımız askerin duyarlılıklarını da kapsayacaktır" diye algılamak istiyorum.Ağar da bunu söylemeyi amaçlamış olmalı. Çünkü... Yaşam çizgisi askerle genişleyen bir açı değil, tersine, dar açılı bir doğrultuda ilerlemiştir.Ama... Bu amacıyla yeteri kadar örtüşen bir kelimeler dizisi oluşturduğunu söyleyemem."Ben öyle bir sivil iktidar olurum ki, asker konuşamaz" diye de algılanabilir.Büyükanıt Paşa'nın "O zat, başbakan da olsa, konuşurum" demesi bunun göstergesidir.Fakat... Büyükanıt Paşa'nın tepkisini asıl, Ağar'ın "Dağda silah sesleri yankılanacağına, düzde politika yapsınlar" söylemi tetiklemiş olmalı.Son haftalarda, bir filmi oluşturan kareler gibi "birbirinin devamı" izlenimleri veren oluşumlar ve "senaryo yazıldı" diye yorumlanan "genel af" söylentileri, "duyarlı" bir ortam yaratmıştır.İçeride ve dışarıda dirsek temaslarıyla "derinden" hazırlandığı ve uygulamaya konulduğu kuşkuları veren bu "genel af" senaryo iddiaları, Ağar'ın, "düze inip politika yapsınlar" söylemiyle aynı günlere rastlayınca, farklı mercek altında görüldü.Ağar, herhalde bütün geçmişini silip atacak böyle bir yanlışlığa sapamaz. "Değişmeye" hakkı olmayanlardandır.Bir gün önceki telefon konuşmamızda da bu izlenimi aldım.Gençlere dağ yollarını kapatan, siyaset yoluna "tek yön" geçit veren bir strateji önerdiğini ve bu konuda katkı sunmaya hazır olduğunu söyleyebilirim.Ancak... Bu konuda da amacıyla örtüşen daha açık, net ve farklı yorumlara çekilebilecek esneklik payı olmayan "kelime dizileri" seçmeli.Sadece... Büyükanıt Paşa'nın dile getirdiği asker duyarlılığı nedeniyle değil, o duyarlılığı paylaşan insanlarımız ve kendisine oy verecek tabanı için de ifade formülasyonu çok önemli. g.civaoglu@milliyet.com.tr Gazeteye gelmeden önce bir aile büyüğümüzün ve bir dostumuzun genç oğlunun cenazeleri için Teşvikiye Camii'ndeydim. Birincisi 90'ına varmıştı. "Zamansız" denemez. Diğeri ise henüz 30'unda...