Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Denktaş - Klerides görüşme maratonu için alınan "medyaya konuşmama" ilke kararı, sürecin "G" noktasıdır.
Geçen hafta Bahçeşehir Üniversitesi'nin Kıbrıs'ta düzenlediği panelde konuşmacıydım. Denktaş ve Klerides'in bu ilkeyi uygulamaları gereğinin altını çizmiş ve şu örnekleri vermiştim:
İsrail - Filistin arasında dış görüntüde mücadele sürüyorken, taraflar arasında bir İskandinav balıkçı köyünde "çok gizli barış görüşmeleri" yapılmaktaydı. Üç yıl boyunca kimsenin ruhu duymadı. Medya kokusunu bile alamadı.
Dışarıya haber sızmadığı ve görüşmeler tarafların bilek güreşine dönüşmediği için polemiklerle ve demagojilerle dejenere olmadı.
Taraflar tribünlere, yani kendi kamuoylarına oynayamadılar.
Şov yapılmadı.
Duygusal değil, akılcı olundu.
Siyasetçi değil, devlet adamı mantığıyla konuşuldu.
Milliyetçiliğin, kendi uluslarına daha fazla ölüm, daha fazla acı değil, barış ve mutluluk vermek olduğu bilinciyle masaya oturuldu.
Sonuç başarılı oldu.
Birbirine kurşun sıkmış liderler ABD'de el sıkıştılar.

Diğer örneği, Türkiye'nin en başarılı Dışişleri bakanlarından biri olan merhum İhsan Sabri Çağlayangil'den dinlemiştim.
Kısaca tekrarlayayım.
Çağlayangil, Ege ve Kıbrıs nedeniyle bunalımın tırmanmakta olduğu günlerde, dönemin Yunanistan Dışişleri Bakanı ile karşılaşır.
Ayaküstü sohbette şöyle der:
"Ekselans, sizinle, İsviçre dağlarında bir şaleye kapansak.
O dağ evinde ortaya bütün sorunlarımızı döksek ve birlikte çözümleri konuşsak... İnanıyorum ki 3 günde her konuda anlaşırız."
Yunan meslektaşı cevap verir.
"Haklısınız. O dediğinizi yapabilsek, aramızdaki bütün sorunları çözmemiz için 3 gün bile çok. Belki daha kısa sürede el sıkışmış oluruz.
Ama...
Bir koşulla...
İsviçre'de sizinle kapanacağımız o dağ evinin önünde gazeteciler olmayacak.
Medya, baş başa görüşmemizi kesinlikle bilmeyecek. Yoksa bu görüşme kamuoylarımız için mesaj yarışına dünüşür."
İkisi de gazetecilerin kokusunu alamadıkları bir toplantının mümkün olmadığını söylerler. İsviçre'de bir dağ evine kapanmak fikri hayata geçirilemez.

Duyarlı konularda medyaya yansıtmadan çözüm üretmenin son örneği "kurulmakta olan AB silahlı gücü için bulunan formüldür."
Hem Genelkurmay Başkanı Kıvrıkoğlu'ndan, hem Dışişleri Bakanı Cem'den dinledim... AB ordusunun, Türkiye'nin sorunlu olduğu konumlarda yer almaması koşuluna karşılık Türkiye'nin de, bu gücün NATO'dan yararlanması bağlamında vetosunu kaldırması formulü... Bir buçuk yıl son derece gizli tutularak sürdürülen görüşmelerde oluşmuş.
İngiltere ve ABD ile birlikte yoğurulan bu formüle Yunanistan, uzunca süre sessiz kaldıktan sonra yeni yeni tavır koyma işaretleri veriyor ama yüksek perdeden sesle değil.

Denktaş - Klerides görüşmeleri de medyanın kapısında bekleyemeyeceği bir mekanda sürdürülecek.
Haziran sonuna kadar haftada üç kez bir araya gelecekler.
Aldıkları ilke kararı gereği, içeridekileri dışarıya sızdırmayacaklar.
Demagojiye, polemiğe kapı aralamayacaklar. Sadece kısa ortak açıklamalar yapacaklar.
Eğer bunu becerebilirlerse...
Çalışma takviminde öngörüldüğü gibi ekimde New York'ta anlaşmaya imza koyabilirler.
Bunun için bir önemli koşul daha öngörülmeli.
İçeridekiler yani Denktaş ve Klerides kadar dışarıdakiler ve özellikle AB de çenesini tutabilmeli.
İki tarafa da ABD'nin yaptığı gibi aynı uzaklıkta kalabilmeli.
Yoksa Verheugen'in geçen haftaki "Ey Rumlar anlaşmasanız da olur. Nasıl olsa AB üyesi oluyorsunuz" söylemi gibi mesajlar verilirse, görüşmeler patinaj yapar.
Sonuç da hiç sandığı gibi olmaz.