Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

9’uncu Cumhur-başkanı Demirel anılarıyla devam...
.......................
12 Eylül darbecileri, devirdikleri dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ve ana muhalefet partisi CHP’nin Başkanı Bülent Ecevit’e “Bay Demirel” ve “Bay Ecevit” diye başlayan birer kısa not göndermişlerdi.
Yazıda “kendi güvenlikleri gerekçesiyle” Hamzakoy’a gidecekleri bildiriliyordu.
O gece genel yayın yönetmeni olduğum Tercüman gazetesinin sahibi Kemal Ilıcak’ın evindeydik.
Ankara bürosundan yeni kurulacak hükümet için haberler yağıyordu.
Tabii asıl önemli olan “Başbakan kim olacak?” sorusuydu.
Ankara bürosunun istihbaratına göre Turhan Feyzioğlu’nun adı ağır basmaktaydı.
Ve üst düzey bir bürokratın...
İlginçtir ki Hamzakoy’dakilerle telefon konuşmaları yapmamıza izin verilmişti.
Kemal Bey “bu isimleri” söyleyince Demirel tepki gösterdi.
Adeta öfke patlaması yaptı.
“Hayır efendim, olmaz, olamaz” diyordu.
Sonra “Kaptan-ı Derya varken onların lafı mı olur? Başbakanlık için en münasip olanı Kaptan-ı Derya’dır. Emekli olduğu için mesele çıkmaz” diye “mesaj” verdi.
Neden “mesaj” kelimesini kullanıyorum?
Çünkü...
Demirel de, biz de ihtilalcilerin bu konuşmayı kayda aldırdığını biliyorduk.
Komutanlara bu konuşmalar yazıya dökülüp hemen gönderilecekti elbette.
Peki...
Kaptan-ı Derya kimdi?
Osmanlı döneminde donanma komutanlarına “Kaptan-ı Derya” denildiği malum.
Yani...
“Deniz Kuvvetleri Komutanı...”
Demirel emekli olan Deniz Kuvvetleri Komutanı Bülend Ulusu’yu kastediyordu.
Bu konuşmadan sonra çok beklemek gerekmedi, “Bülend Ulusu’nun hükümeti kuracağı” resmen açıklandı.
Darbeyi yapan komutanlarında kafasında Bülend Ulusu’nun başbakanlığı zaten var mıydı, bilemem.
Ama...
Demirel Hamzakoy’dan “Kaptan-ı Derya olmalı” deyinceye kadar Ankara kulislerinde adı hiç geçmiyordu.
Turan Feyzioğlu ismi ağır basmaktaydı.
Demirel, sürgünde bile, kendisini deviren komutanlara kendi istediği kişiyi başbakan mı yaptırmıştı yoksa?
Herhalde darbeler tarihinde böyle tek bir başka örnek yoktur.
.......................
Demirel dinlendiğini bilerek kafasındakileri mesaj olarak duyururdu.
Örneğin...
Güniz Sokak’ta, siyasi yasaklı olarak dört duvar arasındayken, kendisini ziyarete gelenlere de bunu yapardı.
Çalışma salonunda her kelimesini kayda alan elektronik dinleme böceklerinin yerleştirildiğini biliyordu.
Konuklarıyla konuşurken darbecilere vermek istediği mesajları dile getirirdi.
Özellikle önem verdiği şeyleri iyice kayda geçsin diye sesini yükselterek söylerdi.
Benim de böyle bir anım var.
Liderlere siyasi haklarının iadesi için referanduma gidilmesi gerektiğini dönemin Cumhurbaşkanı ilk kez bana açmıştı.
Ben de bu bombayı sürmanşet patlattıktan sonra Göcek’te tekneyle açılmıştım.
Telsizin herkese açık olan kanalından arandım.
“Süleyman Demirel sizinle konuşacak” dediler.
Demirel haberi okumuştu “Ceneral -ki 12 Eylülcülerden general değil ceneral diye bahsederdi- ne yapmak istiyor” sorusu, ilk cümlesi oldu.
“Bu kanal herkese açık, söyledikleriniz dinleniyor, isterseniz bir başka kanal söyleyeyim, oradan özel konuşalım” önerimi kesin dille reddetti.
“Ben de dinlesinler istiyorum, bu kanaldan konuşalım, herkes duysun, onlar da duysun” diye kükredi.
Ağzına geleni saydırıyordu.
“Ne demek referandum? Meclis toplanır, bir günde Anayasa’nın o engelleyen hükmünü kaldırır, bu kadar” diyordu.
Sonuçta Evren’in “Yasakları Anayasa referandumuyla halk koydu, referandum yapılır, halk kaldırır” söylemi gereği referanduma gidildi.
Demirel önce ana muhalefet partisi lideri olarak Meclis’e girdi. Ardından Başbakan...
Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 9’uncu Cumhurbaşkanı.
.......................
Büyük bir siyaset adamını, hoşgörülü, gönül adamını toprağa veriyoruz.
Nur içinde yatsın...