Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CİVAOĞLU

Türkiye, belki "haber bolluğu" nedeniyle, gazetecinin "cenneti"...
Ancak...
Gazete okuyucusunun "cehennemi"...
Bu kadar karanlığın bir arada kesif olarak gazete sayfalarına ve televizyon ekranlarına yansıdığı hadise, dünyanın çok az ülkesinde görülebilir.
Bunlardan sadece ikisini sütunumuza alalım.
Önce, Susurluk duruşmasının izlenimleri...
Sonra da "Yunanistan'ın "kabadayılık gösterileri" arkasındaki nedenler.
Susurluk duruşmasında İbrahim Şahin ve Meral Çatlı ifade verdiler.
İbrahim Şahin ile bireysel iletişimim olmadı.

Florya'daki evinde bir TV programını yapmak bağlamında Meral Çatlı ile görüştüm.
Florya'daki evin daha girişteki Abdullah Çatlı posteri... İçeride Çatlı fotoğraflarıyla bir köşe...
Abdullah Çatlı ile çok genç yaşta evlenmişler.
Türkiye'nin son çeyrek yüzyılına damgasını vuran, bütün gizli kalmış olayların karanlıkları, Meral Çatlı'nın anılarında belki aydınlanabilir.
Abdullah Çatlı'nın çizgisindeki benimsemediğimiz, bazı sicil kayıtlarına karşın, bir gözlemimi yansıtayım.
Meral Çatlı, eşinin adına, anısına, yuvasına, çocuklarına kanat germiş, vefalı ve dirençli bir Anadolu kadını.
Son derece ketum.
Kelimelerini ölçerek, tartarak kullanıyor.
Ama...
Satır aralarında kirli yumakları çözebilecek bazı ipuçları seziliyor.
İzlenimim o ki, ak amaçlarla karanlık çıkarlar yumak olmuş.
Bu açıdan bakarak, önüne gelecek olan Susurluk dosyasını, Mesut Yılmaz'ın gerçekten - bütünüyle - açıklayıp açıklayamayacağı konusunda, kimi meslektaşların ortaya attıkları kuşkulara katılıyorum.
Bu konu, büyük özenle ele alınmalı. Devlet hizmeti ile kişi çıkarlarına hizmet arasındaki çok duyarlı çizgi, hep gözetilmeli.
Devletin her zaman gerekli olacak kurumları yıpratılmadan, o kurumları ve yüksek amaçları sömürenler kulaklarından tutulup gün ışığına çıkarılmalı.
Bu arada, böyle çok özel bilgilere sahip olan kişiler de devlet tarafından özel korunmaya alınmalı.
Çatlı'nın evinde böyle bir önlem görmedim.

İkinci konuya gelince...
Yunanistan, yine ateşle oynuyor.
Önceki gün, bir mayın tarama gemisi, bizim bazı aparatları su üstünde olan denizaltımızın üzerinden geçmeye kalkıştı. Bunu engelleyen hücumbotumuzla da çatışma oldu. Böyle çatışmalardan çakan kıvılcımların savaş ateşini başlatmaları artık giderek artan bir olasılık.
Bu satırlar yazılırken bir Yunan hücumbotunun Kardak kayalıkları önüne demir attığı yolunda haberler de gelmişti. Bizim Dışişleri'nin Genelkurmay ile ortak kararı - haber doğrulanırsa - "300 metre öteye de bizim bir hücumbotumuzun demir atmasıydı."
Yani gene havada kıvılcımlar uçuşturacak yüksek gerilim.

Yunanistan bunu neden yapıyor?
1- Yunanistan, Türkiye'nin tam üyeliğini engellemeye kesin kararlıdır. Türkiye'nin tam üyeliği için Avrupa Birliği'ne kabul ettirdiği koşullar: "Güneydoğu'da, Kıbrıs'ta, insan haklarında, Türk - Yunan ilişkilerinde çözümüdür."
Gerilimler yaratarak, "Türkiye ile ilişkilerimiz düzelmemiştir. Düzelemez. Gerginlik tırmanıyor" mesajını vermektedir.
Böylece, yıl sonunda Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğe aday ülkeler arasında yer alma olasığının önüne geçme çabasındadır.
2- "Türkiye'nin topraklarımızda gözü var" mesajını da veriyor.
Bu iddiasına örnek olarak Kardak kayalıklarını gösteriyor. Ankara'nın "Kardak'ta çözüm için LAHEY Adalet Divanı'na gidelim" çağrısına olumsuz yanıt veriyor. Çünkü, "Kardak Yunanistan'ındır" iddiasında direnmekte.
3- Kıbrıs'taki manevraya gitmekte olan bir Yunan uçağına, Türk jetlerinin taciz uçuşları da, Yunanistan tarafından dünya kamuoyuna abartılarak sunulmuştur.
"Uçağın içinde Milli Savunma Bakanımız vardı. Türkler öldürmek istediler" yaygarası yapılmıştır.
Oysa...
Çok açık gerçek, savaş jetlerinin, bir yolcu uçağını düşürmelerinin çocuk oyuncağı kadar basit olduğudur.
Ancak...
Yunanistan bunu "Türkiye ile ilişkilerimiz asla düzelemez. Çözüm yok" mesajı için kullanmaktadır.
4- Aslında Yunanistan, bir bakıma bu kabadayılıklarla gözdağı da vermektedir. ABD'yi kendi tarafında daha ağırlıklı hissediyor ve Türkiye'nin vuruşmayı göze alamayacağı inancını taşıyor.
Bu inanç çok tehlikelidir. Giderek şımarıklık dozu artar. Kıvılcımlarla yoğunlaşır ve hiç istenmeyen bir savaş patlayabilir.
5- Yunanistan, Ortak Pazar'a girdiğinden bu yana fert başına düşen milli geliri 15 bin doları buldu. Artık kaybedecek çok şey var. Yunan halkı savaş istemiyor.
Ama, böyle palikarya kahramanlık gösterilerinden gönüllerinin yelpazelenmediği de sanılmasın.
İstanbul'un fethinden bu yana süren, yüzyılların aşağılık kompleksine doyum buluyorlar. İç potikada - çok ileri gidilmedikçe - böyle kahramanlık gösterileri prim yapıyor.

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr