Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


CHP "bilgisiz fikir olmaz" doğrultusunda ciddi ve sağduyulu bir "siyaset örneği" ortaya koydu.
Bülent Tanla'Arjantin'e gönderdi. Tanla, Arjantin'de son yılların en üst düzeydeki sorumlularıyla, gazetecilerle, bilim adamlarıyla, diplomatlarla konuştu.
Baykal dün onun izlenimleriyle oluşan raporu açıkladı.
Aslında...
CHP'nin Arjantin bağlamında yaptığı bir "istisna" değil, "genel" olmalıdır.
Şöyle ki:
İki ülke arasında paraleller kuruluyor.
Ve...
Türkiye'de de siyasi partiler, bilim adamı, gazeteci, meslek örgütleri, görkemli işveren ve işçi kuruluşları... Bu paralelin çizgilerini koyulaştırıyor, derinleştiriyorlar.
Ama...
CHP dışında - bildiğimiz kadarıyla - hiçbiri Arjantin olayını yerinde ve ekonominin yanı sıra sosyal, siyasal ve etik boyutlarını inceleyerek gerekli bilgiye yeterince ulaşmış değiller.
Dayanağı olmayan söylemleriyle toplumdaki kriz kaygılarını, kolektif zihin karışıklığına dönüştürüyorlar. Vahim beklentiler alarmını vererek krizin ekonomik faturasını psikolojik katsayıyla çarpıyorlar... Tahribatı katlıyorlar.
Nerede "yenilik" iddiasındaki Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Partisi?
Nerede Çiller'in, Türkiye'yi "yönetmek" iddiasındaki DYP'si?
Ve nerede Arjantin dosyasını, yerinde incelemesi gereken iktidar partileri?
Nerede patron ve işçi kuruluşları.

CHP raporundan birkaç alıntı yansıtayım...
Arjantin'deki krizin temelinde yolsuzluk ve rüşvet var. Örneğin "El Turco" diye anılan Cumhurbaşkanı Menem, Hırvatistan ve Ekvador'a gizli silah satan bir şebekenin başındaymış. 6 ay göz hapsine alınmış. Savunma Bakanı Gonzales, Kara Kuvvetleri Komutanı General Balza hapis yatmışlar. Yargılanmaları tutuksuz devam etmekteymiş.
Menem'in 10 yıllık cumhurbaşkanlığı sırasında 5 milyar dolar dolaylarında rüşvet aldığı sanılıyormuş.
Sonraki Cumhurbaşkanı de La Rua'nın, muhalefetteki 10 Peronist senatöre birer milyon dolar vererek, oylarını satın aldığı ortaya çıkarılmış.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Alvarez, cumhurbaşkanının olayı örtbas etmesini gerekçe göstererek görevinden istifa etmiş.
Raporda daha sonra bir dizi yolsuzluk ve kokuşmuşluk sıralanıyor.
Türkiye'de cumhurbaşkanı, hem de bir değil iki cumhurbaşkanı, en üst düzeyde komutanlar için böyle iddiaların kanıtlanması bir yana öyle bir şey akıllardan geçer mi?
Elbette Türkiye'deki bütün ihaleler, bütün işlemler şeffaftır diyemeyiz ama Türkiye'yle şu manzara arasında parelellik çizmek olası mı?

Bir başka boyut...
Arjantin'de "eyaletler" sistemi var.
Ekonomik krizde "derebeyleri" gibi başına buyruk valiler ulusal para pesonun dışında kendi yöreleri için Patacon, Lecop, Ecor gibi adlarla kendi paralarını basmışlar.
Türkiye'de kim TL'den başka bir para birimi yaratabilir? Tedavüle sokabilir?
Arjantin'in en büyük sıkıntılarından biri "ulusdevlet" olmayışıdır.
Cumhurbaşkanı Eduardo Duhalde "ortak kader bilincimizi yitirdik" diyormuş. Oysa bir milletin ana unsuru "kaderde ve kıvançta birliktir." Türkiye, bir "ulusdevlet"tir.
Ve bir farklı boyut daha...
Arjantin, bankalardaki bütün hesaplara el koymuştur. Dolar mevduatlarını ulusal para olan pesoya çevirme zorunluluğunu getirmiştir.
Tasarruf sahipleri banka hesaplarından ayda sadece en fazla 1500 peso çekeceklerdir.
2003'e kadar uzanan vadelerde paralarını taksitlerle - belki (!) - geri alabilecekler.
Türkiye'de böyle bir uygulama düşünülür şey mi?
Yani, sadece IMF'nin yol haritasını uygulamak paralel kurmaya yeterli değil.
Ama Arjantin'in izlediği IMF yol haritasını ve sonuçlarını iyi bilmek de - Allah korusun - bir başka güzergahla Arjantin yazgısından sakınmak için önemlidir.