İSTANBUL Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu geçen pazar ŞEFFAF ODA’da konuğumdu.
Televizyon dilinde “kamera arkası” gazetecilikte “kulis” söylemiyle örtüşür. Kameranın yansıttıkları anlamına gelir.
Böyle “kamera arkası” izlenimleri yansıtayım...
Sait Halim Paşa Yalısı’nın birinci katında, denize bakan salonlardan birindeyiz... Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’na girişine neden olan o konuşma bu yalıda gerçekleşmişti.
Belki de bulunduğumuz salonda...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’den İstanbul Büyükşehir belediye başkan adaylığı konusunu konuşuyorduk.
Her zamanki tevazuu, parti disiplini bilinciyle cevaplar veriyordu.
Artık adaylığı ilan edildiğine göre, “istiyordu” ya da “istemiyordu” tartışmalarına girmekte fayda yok.
Ama...“Kilit” sorun için önemli bir gerçeği vurgulayayım. En kötü olasılıkla Kılıçdaroğlu yerel seçimde kaybetse bile parlamentoya dönebiliyor, milletvekilliğini sürdürüyor...
Yani... Ne AKP’liler “Kılıçdaroğlu’ndan artık kurtuluyoruz” diye bayram etsinler, ne de CHP içindeki “cadı kazanına” odun taşıyan siyaset zebanileri “Kılıçdaroğlu’nun önlenemez yükselişi bitmiştir” umuduna kapılsınlar.
Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde şanslıdır ama oyların parçalanması ya da başka etkenler nedeniyle seçilmeme durumunda siyasetin sakin gücü Ankara’da dokunduğunu devirmeye devam eder.
MHP faktörü PEKİ... “Kılıçdaroğlu çok iyi bir belediye başkanı olur mu?” sorusunun cevabı ayrı bir tartışma konusu.
Ancak... 2009 Türkiye’sinin alacakaranlığında bir ışıltı. Temiz siyaset için bir umut. Onun adı geçtiğinde insanlar içlerinde bir güven duygusu hissediyor.
Belki abartılı görülebilir ama Kılıçdaroğlu CHP için “hayat öpücüğü” olmuştur.
Hatta... Diğer siyasi partilerde ve siyasetin tümünde hâlâ var olan dürüst politikacıların düştükleri “Böyle gelmiş böyle gider” yılgınlığını da kırmıştır.
“Hesap sormak” ilkesini muhalefetin de hayata geçirebileceğinin örneğini vermiştir. Kabul etmek gerekir ki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başarısız değil. Fakat... Kim olduğun kadar mensubiyetin de artık yerel seçimlerde sorgulanıyor.
Oyları etkiliyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun şansı burada...
Bir de MHP faktörü var.
MHP’nin iyi bir aday göstermesi halinde bölünen oylar AKP’ye yarayabilir.
CHP’nin adayı Zülfü Livaneli ile ANAP adayı İlhan Kesici arasında oylar böyle bölünmeseydi, Erdoğan’ın Büyükşehir belediye başkanı seçilmesi mümkün değildi.
DAVETKÂR TİŞÖRTLERTÜRKİYE’nin Almanya ve Avusturya dışında Avrupa tanıtımı için “dDf” firması büyük bir kampanyanın ilk işaretlerini veren tişörtler yaptırttı.
Göğüslerinde Türkiye ile ilgili İngilizce sloganlar yazılan tişörtler...
Birkaç örnek vereyim...
Nemrut Dağı’ndan bir kaya heykeli...
Üzerinde “ANOTHER REASON TO LOVE ROCK! (Rock’ı sevmenin bir başka nedeni!)” yazıyor. Hoş bir kelime oyunu.
Kaya anlamına gelen “rock”, aynı zamanda müzik türü olan rock’n roll çağrışımı da yapıyor.
Güzel vücutlu bir kızın tişörtünde “İstanbul’a gidiş nedenim” başlığı altında “Yerebatan Sarayı” çağrısı var. Bu güzel kızla gidilebilecek en güzel ve tenha bir yer.
Gene bir güzel genç kız... Tişörtünün üzerinde “BODRUM NIGHT LIFE” başlığı... Ve altında izahı:
“Gece 11’den sabah 11’e açık...” İşte tam Bodrum mesajı... Bir başka tişörtte “THIS T-SHIRT IS NOT WHITE (Bu tişört beyaz değil)” yazılı. Çünkü altında turuncu renkli güneş ve “Benim Antalya’da (bronzlaşmış) tenimin üzerinde beyaz görünüyor” kelimeleri var.
Bu tişörtler Avrupa bilbordlarında yer alacak.
Belki satışa da çıkarılacak. Ağdalı ve sıkıcı klişeler artık bıktırmıştı. Böyle sevimli, gülümseten kampanyalar gerek.