Eleştirilmek, neden CHP'nin kaderi?
Çünkü... "Öteki siyasetin(!)" deyimiyle "bir kısım medya(!)" genelde ya CHP kökenlidir ya da solun renklerinden birine yakındır.
CHP'yi kendine yakın hisseder. CHP'yi "eleştirmeye değer" bulur...
CHP, başaramadığında tepki duyar.
Diğerleri "ayrı dünyalar" gibidir.
MHP, DYP, RP (SP) kaybettiklerinde, siz hiç "o bir kısım medya(!)" tarafından böylesine hallaç pamuğu gibi atıldıklarına tanık oldunuz mu?
Elbette hayır.
Bir diğer neden, ağırlıklı olarak "orta ve daha yukarı yaş kuşağının Atatürk tutkusudur."
Bu kuşaktan medya insanı, 2004 Türkiyesi eğer, AB üyeliğinin eşiğine gelebilmişse kökünün Atatürk'te olduğunun bilincindedir.
Atatürk'ün kurucusu olduğu CHP'nin üzerine titrer.
CHP'yi, laik, çağdaş, Atatürkçü, sosyal hukuk devletinin "omurgası" olarak görür.
Çoğu babadan, dededen de CHP'lidir.
81 yıllık Cumhuriyet sürecinde, tüm partiler gelmiş geçmiş, tarihe göç etmiştir.
Bir tek CHP kalıcı olmuştur.
Bu tür "bir kısım medya(!)" için CHP, Atatürk'ün emanetidir.
CHP'yi eleştirmek, aslında katkıda bulunmaktır. Başka partilerin yöneticilerine aldırmazlar ama CHP yöneticileri seçim sonrası "pişkinlikle" onlardan sıyıramazlar.
Objektif gazetecilik ilkeleriyle belki çelişiyor ama gerçek de budur. CHP, böyle kökler ve yazının başlarında yansıttığım "akraba" bağları nedeniyle ayaktadır.
Bir de CHP'yi, AKP'leştirmek isteyen - eski - "akrabalar" var.
Onlar da CHP'yi kalemleriyle çekiştiriyor, dillerine doluyorlar.
CHP'ye hiç olmadık giysiler giydirmeye çalışan siyasal modelist - stilistler bunlar.
Örneğin...
"CHP'nin bu seçimleri, türbana, başörtüye sahip çıkmadığı için kaybettiğini(!)" ya da buna benzer "parlak(!)" fikirleri dile getirenler...
Onlar da "CHP neden kaybetti?" tartışmasına odaklanmışlar... Akademik bir araştırma değilse, "fuzuli alan şagilidirler."
CHP'nin kuruluşu, varlığı zaten Atatürk devrimleridir.
Bu devrimlerden biri de "kıyafet"tir.
CHP, sadece türbana - başörtüsüne değil, çarşafa, sarığa, Fatih - Çarşamba sokaklarında cüppe görüntülerine, tekkeye, tarikata da dayalı olamaz.
AB'den tam üyelik görüşmeleri için tarih alınırsa, böyle tartışmalar "abuk" hale gelecektir, ama, bu görüntülerin yaygınlaşması bağlamında değil... Tam tersine Avrupalı olmak dini simgelerle ayırımcı mesajlara alan daralttığı için.
Ve CHP'nin böylesine eleştirilmesi, bu seçimde alınan gerçekten kötü sonuçların uzantısı olarak doğaldır.
Yukarıda sıraladığım nedenlerle de "yüksek devirli viteste" silkeleniyor.
Baykal'ın bu sonuçların sorumluluk faturasını "soru sorulması yasaklanmış" bir basın toplantısıyla geçiştirmesi mümkün değildir.
Ayrıca...
CHP'ye ilgi, sadece Baykal yönetiminin seçim sonuçlarına endekslenemez ki...
Bu partide, Türkiye için gerçek değerler ve devlet adamları var.
Örneğin...
Şükrü Elekdağ, İnal Batu, Onur Öymen gibi diplomatlar... AKP'nin hala bir yenilik üretmeksizin ekonomik yapılanma çizgisini aynen sürdürdüğü CHP'ye yeni sol program üretebilecek Kemal Derviş... Kültür alanında Zülfü Livaneli... Dışarıda görünse de sosyal demokrasinin en yetkin teorisyenleri arasında sayılan Ercan Karakaş...
Ve pek çok adam gibi adam...
AKP, alabileceği en yüksek oyu aldı.
Bundan sonra bir seçim daha alabilse de inişte olur.
CHP ise, kabuğunu değiştirerek tazelenebilirse, Türkiye'nin geleceği ve güvencesidir.
AKP, "uçlardan" artık "merkeze" geliyor.
"Sisteme" karşı çıkarak oy almıştı. "Sistem partisi, sistemin kendisi" olacak.
CHP ise, yeni sol programı ve kadroları üretebilirse, statüyü kırarsa, başa oynayabilir.
Bakınız... Fransa'da sol, seçim sandıklarından fışkırıyor.
İspanya'da - El Kaide bombaları olmasaydı da kazanmayacağının kanıtı yok - sol, seçim aldı.
Sarkaç sola hareketlenmekte.
Yeter ki siyaseti sadece "imaj" sanmak yanlışı sürmesin...