Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Yoksa “aranan muhalefet” bulundu mu?
CHP, önce AKP’nin ağzından kök dişini söktü.
Siyaset kerpeteniyle AKP’nin ağzından Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’yi  bağırta, kanırta çekti aldı.
Burada CHP Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkını teslim etmek gerek.

CHPnin kan grubu

AKP’ye ve Dişli’ye tam saha pres yaptı, iyice bunalttı ve sonuç aldı.
Şaban Dişli’yi Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa ettirmek başarıdır ama daha önemli olan bu istifanın nedenidir. Kamuoyunda bıraktığı izdir.
1 milyon dolarlık arsa imar değişikliği anlaşmasına atılan imza “neyin” belgesidir?
Ardından bir dizi “tezgâh” daha ortaya çıkardı CHP...
Ve... Son olarak da Almanya’daki “Deniz Feneri tutulmasını” yerinde  izledi.
Türkiye’de  kimlerin fenerlerinin sönebileceği işaretlerini verdi.
Deniz Baykal’ın  da skor levhasını değiştirdiği yadsınamaz.
Bu iki örnek de gösteriyor ki, “hadi muhalefet yapsana” diye dürtüklemekle olmaz.
Siyaset bilimi teorilerinden biri, “muhalefeti, iktidarın kendi yanlışlarıyla hormonlayarak, vitaminleyerek büyüttüğüdür”.
Diğer kural, iktidar yıpranmasıdır.
İktidarda yaşlanma  ile paralel yıpranma kaçınılmazdır.
Bir diğer kural, iktidarda uzun süre kalmanın ve bütün köşe başlarını ele geçirmenin denetimi mümkün olmayan “yandaş nalıncı keserleri” ürettiğidir.
Kimi kepçeler, kimi dişler.
Bunların kokusu çıktıkça muhalefetin eli güçlenir.
Sessizce oturduğu  masada artık kozlar çakmaya başlar.
Medyada daha fazla yer alır. Kamuoyunda dikkatleri üzerine çeker.
İktidarın doruklarında sinirler bozulur.
Öfke patlamaları yapılır.
Tabii... Bunlar genel kural.
CHP, sonrasını getirebilecek mi?
AKP, “kendine muhalefeti,  kendisi üreten” yanlışlarla, CHP’nin değirmenlerine su taşıyacak mı?
İçinde bulunduğumuz süreç, bunları gösterecek.
Ancak...
Türkiye’nin, “laik demokrasi, özgürlük, hukuk, çağdaşlık, aş, iş” sorunları önceliklidir.
İktidar da, muhalefet de bunun içindir.

BİR DRAM
18 yaşında genç.
Ehliyetini almış. Zaman zaman babasının otomobilini kullanıyor.
Sporcu... İçkisi, sigarası, kötü tutkuları yok.
Kız arkadaşını Anadolu yakasına bıraktıktan sonra köprüden geçerek Avrupa yakasına gelecek.
Dirhem alkol almamış.
Emniyet kemerini bağlamış.
Sürati 80-90 km dolaylarında.
Kendi tedbirini almış ama ya hiç yoktan gelen bela!..
Turnikelerden sonra ansızın sağ tarafından bir otomobil sıkıştırıyor ve tam önünden “U” harfi çizerek   geri dönüşe geçiyor.
Çocuğun yapabileceği tek şey, direksiyonu iyice kırmak ve “U” dönüşü yapan arabaya çarpmamak...
Karşı şeritlere sürmek zorunda...
Orada  karşı istikametten bir başka otomobille burun buruna geliyor. Çarpışmada yaşamını yitirenler oluyor.
Onlar toprağa verildi.
Hepsi MOBESE’ler tarafından  görüntülenmiş... “U” çizen otomobilin kaçışı da...
Bu  genç tutuklandı. Belki  bir yıl eğitimine devam edemeyecek.
Ne çocuğun suçu var, ne yaşamını yitirenlerin...
Bir sorumsuzun öyle bir konumda “U”  harfi çizerek dönmesinin sonucu 3 aile kederde...
Ve... O “U” harfini çizen otomobilin plakası bilindiği, polise bildirildiği halde içindekiler elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar.
Bu olay, bir bütünü ortaya koymak için simgedir.
Binlerce örnekten biri...
Trafik, ne yazık ki cangıla dönüşmüş durumda.
Sadece direksiyon yanlışları değil, onlara en ufak bir ikaz dahi, “el bombasının pimini çekmek”  gibi...
Ya kovalıyor ya da eğer durmuşsan elinde levye, sopa, bıçak ne varsa üstüne yürüyor.
Yediğiniz küfür, en hafifi...
Otomobil keyfi, sadece reklamlarda  kalacak bu gidişle...