ABD Irak’tan tüm “muharip (savaşçı)” güçlerini çekiyor. ABD’nin 8 yıllık Irak macerası Türkiye’nin son 8 yıllık siyasi tarihiyle “sebep/sonuç” ilişkilerini de yansıtır.
Başından alalım...
(1. Bölüm)
Yıl 2001...
ABD’nin Irak’a askeri müdahale kararı kesinleşmek üzeredir.
Ankara’da Bülent Ecevit Başbakanlığında DSP, ANAP, MHP ortak hükümeti vardır.
ABD, Irak’a Türkiye üzerinden girmenin hesaplarını yapar.
Washington’dan şöyle demeçlerle Ankara’ya çiçekler atılır:
“Ne NATO’ya, ne BM’ye, ne Avrupa’ya ihtiyacımız var. Kimseden onay ya da destek istemiyoruz. Sadece dostumuz Türkiye’nin bizim yanımızda yer alması yeter.”
O tarihlerde Harvard Üniversitesi’nde bu konuyu irdeleyen bir seminere konuk olduğumuzu, Milli Güvenlik Kurulu -eski- Genel Sekreteri em. Hv. Org İlhan Kılıç ve bana ABD’li üst düzey danışmanlarının “Başkanımız, sizin başbakanınıza ‘Türkiye’ye ihtiyacımız var, Irak’a Türkiye üzerinden girmemize EVET deyin’ dese cevabı ne olur” diye sorduklarını o zamanlar bu sütunda yazmıştım.
Cevabımız, “Buna Başbakan ve hükümetin tek başına karar veremeyeceği, TBMM kararının gerektiği” olmuştu.
ABD, Ecevit’ten ve hükümet ortaklarından umduğu yeşil ışığı göremedi.
O sıralarda AKP siyaset sahnesinde başrole hazırlanıyordu. Bu arada, AKP yüksek düzeylerde ziyaretlerle Washington’a “güven” izlenimleri vermekteydi.
Ne ilginçtir ki Amerika’dan gelen ve başbakan yardımcısı olan Kemal Derviş, ansızın “bu hükümetle daha fazla devam mümkün değil. Türkiye ekonomisi erken yapılacak bir genel seçimi taşıyabilecek sağlığa kavuştu” deyiverdi.
Ve gene ne ilginçtir ki MHP lideri Bahçeli’nin kulağına “MHP’yi hükümet dışında bırakmak üzere bir senaryo yazıldığı” fısıltısıyla kar suyu kaçırıldı.
Bahçeli’nin bu “varsayım senaryoyu” bozmak için dayatmasıyla Türkiye, kendini 2002 seçimlerinin eşiğinde buluverdi.
Sonuç... Tek başına AKP iktidarı...
Artık ABD’nin önünde, “Irak’a Türkiye üzerinden harekât için engel çıkarmayacak” bir hükümet kurulmuştu.
Şimdi ikinci bölüme geçelim.
ATIŞ KISA KALDI (2. Bölüm)
Yukarıda anlattığım gibi ABD’nin Türkiye üzerinden Irak’a girmesine AKP -daha seçimlerden önce bile- yeşil ışık güvencesi olmuştu.
Gerçekten de çok geçmedi. 1 Mart tezkeresinde AKP oylarıyla TBMM “onay kararı” aldı.
Ne var ki “kabul” için “çoğunluk” yeterli değildi.
“Nitelikli çoğunluk” gerekiyordu.
Dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç keyif içindeki iktidarın neşesini kaçıran “nitelikli çoğunluk sağlanamadığından tezkere geçmemiş sayılır” açıklamasını yaptı.
Hesaplar altüst oldu.
ABD, Türkiye’nin yeni iktidarına ve tezkereye destek vermediği için askere buz kesti.
Oysa...
AKP’li Bakan Babacan, Amerikalılarla “Türkiye üzerinden Irak’a giriş karşılığı para pazarlıkları” yapmıştı.
Amerikalılar Türk limanlarını bu harekât için genişletmişlerdi.
Asker ve silah boşaltacak gemileri Mersin açıklarında bekletiyorlardı.
Güneydoğu Anadolu’da bazı binalar ve araziler ABD’nin kullanacağı lojistik üsleri olarak kiralanmıştı.
1 Mart tezkeresi geçmişti ama atış kısa kalmıştı, menziline varamamıştı.
ABD zirvesindekiler öfkeden burunlarından soluyorlardı.
İktidar alelacele tezkereyi bir kez daha gündeme taşıdı.
Gerekli markaj yapıldı.
1 hafta sonraki oylamada bu kez “nitelikli çoğunluk” sağlanabildi. ABD artık Irak’a Türkiye’den girebilirdi.
Ama...
Artık ABD bu planı devreden çıkarmıştı.
Irak’a Güney’den girmeye karar verilmişti.
Washington’dakiler Ankara sözcüğünü bile duymak istemiyorlardı.
Havayı yumuşatmak için Washington’a ziyaretler ziyaretleri kovaladı.
Bir süre sonraki “çuval geçirme” dramı da o iklimin ürünüdür.
IRAK KÜRTLERİNİN YÜKSELİŞİ (3. Bölüm)
1 Mart tezkeresi “nitelikli çoğunlukla” ilk oylamada geçmiş olsaydı Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’a konuşlanacaktı.
Hiç kurşun atmadan Kuzey Irak coğrafyası Türkiye denetiminde olacaktı.
Bunun tam tersi bir süreç başladı.
Kuzey Irak’ta Kürtler ABD’nin stratejik ortağı konumuna geçtiler.
PKK Kuzey Irak’ta müsamaha gördü, iyice yerleşti, derinleşti.
Türkiye’ye saldırılarının merkez üssü Kuzey Irak oldu.
Kuzey Irak Kürt yönetimi fiili devlete dönüştü.
Zenginleşti...
Bölgenin diğer Kürt lideri Talabani, Irak Cumhurbaşkanlığı’na getirildi.
Ve...
Şimdilerde Türkiye Kürtlerini siyasal olarak temsil iddiasında olanlar “Özerk Kürt bölgesi” iddialarını dile getiriyorlar.
“Ayrı bayrak, ayrı güvenlik gücü, kendi dillerinde eğitim, yeni anayasayla tanınmak” çizgisi çekildi.
Dahası o çizgi de zorlanmakta.
Öyle ki önceki gün Tunceli’de BDP mitinginde kürsüden “Dersim, tarihte olduğu gibi, yine kendi kendisini yönetecek, yine Dersim Cumhuriyeti diyecek. Bundan şüphemiz yok” diye seslenildi.
..........................
ABD’nin Irak’a girişi Türkiye’nin en önemli sorununu yara haline getirmiştir.
Geri çekilişi Türkiye üzerinden olsun veya olmasın yarayı patlatacaktır.
Girişi, Türkiye tarihinde bir bölümü başlatmıştı.
Çıkışı da başlatacak...
Türkiye ise “çıkış” levhası kaldırılan bir yola itilmekte.