Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

22’nci Başbakan Tansu Çiller dün Meclis Araştırma Komisyonu ile toplantısından sonra konuşmamızda çok etkilendiği bir sözü yansıttı.
Mandela “bu özgürlük mücadelem sadece mağdur olanı değil, mağdur edeni de özgür kılmayı hedefliyor...”
Komisyon üyelerine 28 Şubat için yaşadıklarını anlatırken de hedefi bu “Mandela kriterleri” olmuş.
28 Şubat’ın mağdurları kadar, onları mağdur edenleri de demokrasinin zenginliğinde bir araya getirmek ama bunu da herkesin kendisiyle ve gerçeklerle yüzleşmesini sağlayarak yapmak...
“Bunlar olan şeylerdir” deyip geçilemez görüşünü dile getirmiş.
Çiller komisyon üyelerine “28 Şubat bir darbedir, topla, tüfekle, tankla olmasa da bir darbedir” dediği zaman soruyorlar:
“Şikayetçi misiniz?”
Cevabı:
“Hayır...”

Çiller’in Mandela kriterleri

Nedeni...
“Mandela kriterleri....”
Açıklaması şöyle:
“Ayrışmak için değil, evrensel değerlerde buluşmak için.”
Travmatik, rövanşist, hırçın, kavga fitilleyen bir psikoloji değil.
Tam tersine yakın demokrasi tarihinden “arızalı parçaları” topladığı bir “kadife keseyi” açıyor ve sunuyor.

28 ŞUBAT DARBE Mİ?
TANSU Çiller 28 Şubat sürecinde “bir şeyler olduğunu hissettim, her gün karşıma bir şey çıkartıyorlardı, hükümeti kurma görevi verilmeyecek fısıltılarını yayıyorlardı” diye anlatıyor.
Söyledikleri şöyle:
Küçük otellerde odalara bizim milletvekillerini alıyorlar, şantaj, tehdit, menfaat, ikbal, ikna yöntemleriyle DYP’den koparıyorlardı.
Olayı haber alıyorduk.
O otele bir milletvekili arkadaşımızı gönderiyorduk.
Görevi, ikna için odaya alınmış milletvekilimizi alıp getirmekti.
Ama... Tam tersine...
Gönderdiğimiz milletvekili de orada kalıyordu.
47 milletvekilimiz koparılana kadar beklenildi.
Fiilen ve sayıca çökertildik, Refah Partisi ve DYP çoğunluğu azınlığa dönüştürüldü.
Hedef bendim ve DYP’ydi.’

ANDIÇ’I GÖRDÜM
ÇİLLER bunun sadece sezi olmadığı ve sağlam belgelere dayandığı görüşünde.
Anlatımı şöyle:
‘Önce Batı Çalışma Grubu’nu bizim ortaya çıkardığımızı belirteyim.
İçişleri Bakanımız Meral Akşener bunun belgesini getirdi.
Ben de aldım, Başbakan olarak Necmettin Erbakan’a verdim.
Erbakan götürmüş Cumhur-başkanı Demirel’in masasına koymuş.
Demirel de komutanlara göstermiş.
Komutanlar Akşener’e ateş püskürdü.
Aradan zaman geçti.
28 Şubat soruşturmasını yapan savcı ile konuştum.
Batı Çalışma Grubu’nun Andıç’ını okudum.
Sadece tek madde.
“Tansu Çiller örtülü veya doğrudan bitirilecektir.”
Çiller, Andıç’ın “altında da en üstteki komutanların imzalarını” görmüş.
Yani...
“Hedef bendim, benim üzerimden DYP’yi çökertmekti” iddiam sezi ve sanı değil, belgeye dayalı.

KOMUTANLARA EMEKLİLİK
PEKİ bütün bunlar olurken komutanları emekliye sevk eden kararname imzalanıp neden Çankaya’ya, Demirel’e gönderilmedi.
Olayın bilinen gerekçesi “bunu öneren Çiller’e Necmettin Erbakan’ın ‘Demirel imzalamaz, boşuna göndermeyelim’ dediğidir.”
Peki Çiller neden ısrarcı olamamıştı?
Çünkü...
“Erbakan askerle iyi geçinmek istiyordu. Askerle barışmak çabasındaydı. Çiller’in askerle gerilimi tırmandırmasına karşıydı...”
Düşünüyorum da lego parçaları yerine oturmakta.
28 Şubat’ta MGK kararlarını Erbakan uysallıkla imzalamış değil miydi?
.........................
28 Şubat için Tansu Çiller “bir darbedir” dedi.
Ancak...
“Tankla, tüfekle değil, otel lobilerinde, arka odalarda ikna operasyonlarıyla DYP milletvekillerinin koparılması” olarak tanımladı.
Aslında...
Bu yöntem için yıllardır kullanılan bir deyim var; “post modern darbe...”
Bu söylem ABD’nin eski Ankara büyükelçilerinden Abromovitz’e göre “28 Şubat’ın güçlü komutanlarından birine ait...”
Komutandan “Sincan’da balans ayarıyla yükselişe geçen ve Refahyol hükümetinin bitirilmesine uzanan” süreç için “bu bir darbe değil, post modern darbedir” söylemini bizzat işitmiş.
“28 Şubat 100 yıl, 1000 yıl sürecek” iddiasındaysan böyle cevherler de saçarsın.
Gün gelir karşına çıkar.