Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

ÖNCE şu gerçeğin altı “koyu siyah” çizilmeli:

“Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tavır, Rusya’nın değil, Putin’in tepkisidir.”

Ankara’da, Rusya Başkanı Putin’in yaşam öyküsü, o öyküdeki “kara delikler”, Putin psikolojisinin “yapı taşları” ne kadar incelendi, hangi tanımlar yapıldı, hangi teşhisler kondu, bilmiyorum.

Ama...

Kesin olan şu ki Rusya’nın “uçak olayından” sonraki her tavrında Putin kararı, yöntemleri, parmak izleri oldu ve olacaktır.

.........................

Putin’i anlatan “Yüzü Olmayan Adam-Putin” kitabının son sayfasını da bitirdikten sonra edindiğim izlenime göre o “soğuk yenen yemek” diye adlandırılan bir intikamcı.

Haberin Devamı

Asla unutmayan ve mutlaka “karşılığını fazlasıyla veren” ama bunu doğrudan ve sıcağı sıcağına yapmayan bir yöntemi var.

Hatta...

Bazen, darbeyi indirdiği hedefteki kişi ya da kurum “bunun Putin’den geldiğini” bile fark etmiyor.

Bu son olaydan sonra gene Putin yöntemleriyle karşı karşıyayız.

..........................

Krizin daha ilk anında akla ilk gelen neydi?

“Doğal gaz vanalarını kapatacağı...”

Değil mi?

Hayır...

Bunu yapmazdı ve yapmadı.

Çünkü...

Sadece Türkiye’ye değil Avrupa ülkelerine de enerji veriyor.

İlk sürtüşmede vanaları kapatırsa Rusya’nın ticari ilişkilerinde güvenilmez olduğu kanısı çok zarar verici olabilirdi.

Ayrıca uluslararası hukuk kurumlarında mahkum da olabilirdi.

Vanalar zaten kendi elinde.

Bekleyecektir.

Bir süre geçtikten sonra bakarsınız bambaşka gerekçelerle kısmaya geçebilir.

Kesik, kesik, aralıklarla...

Kışın iyice bastırdığı bir zamanı kollayarak...

Ve...

Küresel kamuoyunda bu kısıntıları uçak olayına bağlayan yargılar oluşturmaktan kaçınarak başka gerekçelerle...

.........................

Şu satırlar yazılırken CNN Türk’te bir işadamı Nevşin Mengü’ye telefonla bağlanmıştı.

“14 saattir Moskova Havali-manı’nda tecritte olduklarını” anlatırken sesi isyan yüklüydü.

Ne su verilmiş, ne yiyecek...

Kapısı kilitli bir odada tecrit.

Telefon teması kurdukları Moskova’daki Büyükel-çiliğimizden “Hiçbir şey yapamıyoruz” cevabını almışlar.

Kremlin “Türk ihraç ürünlerine ambargo yok” açıklamasını yaptı ama yaş meyve ve sebzelerimiz “bekletilme eylemine” takılmış durumunda.

Haberin Devamı

Rus turistlere “Türkiye’ye gitmeyin” çağrısı yapıldı bile. “Ortak yatırımlar” ise soru işaretinin çengeline asıldı.

..........................

Putin 1 uçağını ve 1 pilotunu yitirdi.

Buna karşılık aldıkları çok daha “kıymet-i harbiyesi” olan kozlar.

400 km menzilli füzelerle yüklü gemisini Suriye’deki üssüne yanaştırdı.

Bizim F-16’lardan daha donanımlı bir üst jenerasyon SU30 ve MİG31’lerin havadan havaya savaş uçaklarını da getirdi.

Bunlarla “karşılık bahanesi” bekleyecek olması ihtimali kenara yazılmalı.

Ayrıca...

Radarlara yakalanmayan “kızılötesi” taşınabilir (portable) füzeleri de artık Suriye’de.

Bunlar “faili meçhul” katil füzeler.

Ne önlenebiliyor, ne de hedef vurulduktan sonra “hüviyet tespiti” yapılabiliyor.

Matematik sanki DNA’larında var denilen Ruslar silahlı kuvvetleri ve gizli servislerinde “süper hacker’ler” bulunduruyor.

Siber saldırılarında da iz bırakmadan büyük zararlar verebiliyorlar.

Haberin Devamı

.........................

Sonuç...

Elbette pilotlarımızın ustalığına, TSK’nın yeteneklerine inanıyorum, onlara güveniyorum. Ancak...

21’inci yüzyılın bu ilk çeyreği artık teknolojilerin çarpışması...

Diliyoruz ki Türkiye ile Rusya arasında son on yıllarda oluşan ve sağlam temeller üzerinde yükseltilen dostça karşılıklı yarar ilişkileri ön alsın.

“Cin şişeden çıkmadan” aklıselim egemen olsun.