Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     The Times'a göre Arap dünyasının nabız atışları...
1- Saddam'dan kurtuldukları için nihayet rahat nefes alanlar. Bunlar Irak'ta gevşek dokulu bir İslami demokrasi kurulursa kendilerini daha da güvende hissedecekler. Bunlar Irak çoğunluğu.
2- Ancak bu oluşumla rahat nefes alanların yanı sıra kaygılılar da var... "Ya Irak'tan sonra sıra bize gelirse" kuşkusunu yaşıyorlar.
Öyle ya...
Diğerleri de birer otoriter rejim... Ilımlı İslam demokrasileri kurmaya Irak'la başlanırsa, domino oyunundaki gibi taşların art arda yitirileceği kaygısındalar. 11 Eylül saldırısına katılan teröristlerden çoğunun Suudi Arabistanlı olması, değişim rüzgarından bu ülkenin de payını alacağının işareti gibi görülmekte. Ardından Körfez şeyhlikleri ve Suriye... Hatta Mısır bile "kuşkulular listesinde"...
Dün Rumsfeld ve diğer ABD şahinleri Suriye, İran ve Kuzey Kore'yi almaya başladılar bile.
ABD, teröre karşı küresel ağ oluşturma çabasında. ABD'de inanç "halkına hiçbir hesap vermek zorunluğu olmayan, bütçeleri denetim dışı otoriter yönetimler, teröristlere destek veriyorlar. O nedenle gelirleri ve harcamaları" şeffaflaşmalılar.

3- Uzaktan kumandacılar... Bunlar genellikle Iraklı olmayan İslam entelektüelleri. Önce, Irak'ın Vietnam ya da Stalingrad gibi direneceği kanısındaydılar. Savaş yıllarca sürebilirdi... Şimdi Irak, neredeyse tek kurşun atılmadan tüm kentleriyle teslim olurken, umutları, Irak Araplarının milliyetçi duygularını kabartmak, o duyguları alevlendiren yazılarla, söylemlerle, yayınlarla Irak halkını elde tüfek, ABD'ye karşı vuruşmaya teşvik ediyorlar. Öldürebildiğiniz kadar çok ABD askeri öldürün çağrısında bulunuyorlar. Bu çağrıları yaptıktan sonra da sıcacık yataklarına girip, güvenlik içindeki evlerinde uyuyorlar.
Daha önce Filistinliler bu uzaktan kumandacıların oyunlarına gelmişlerdi. BM Güvenlik Konseyi kararıyla daha 1947'de bağımsız devletlerini kurabilecekken, Arap birliği hayalinin lobisi tarafından alkışlanmak uğruna, dövüşmeyi tercih etmişlerdi.
Irak Arapları, bu oyuna gelmedi.
Irak ordusu da bu oyuna gelmedi. Savaşmadı. Buharlaştı.
Bırakın Irak'ı tüm Arap ülkelerinde bile savaş karşıtı sadece 17 gösteri yapıldı. Şam'daki en büyük olacağı iddia edilen gösteriye katılım bile 12 binde kaldı.
Arap gazeteleri "binlerce Iraklı intihar saldırıları yapacak" diye yayımlar yapıyordu, Mısır'ın EL AHRAM'ı "Irak, ABD askerlerine koskoca mezar çukuru olacak" başlığını atıyordu.
Bunların hiçbiri olmadı.
Birkaç nokta eylem dışında, Irak'ta - şimdilik - gerilim yüksek değil.
Yeni rejim abartıldığı kadar direnişle karşılaşılmadan Irak'ta kurulabilir.

ABD'nin bu çabalarına AB'deki direniş ekseninden de mesajlar gelmeye başladı.
Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, "Saddam'ın devrilmesinin çok memnuniyet verici olduğunu" söyledi.
O birkaç hafta önceki burnundan kıl aldırmayan havalarda değil.
Almanya da "İsrail'e patriotlar gönderdiği, ABD'ye uçuşları için üslerini açtığı" gibi söylemlerle, buzları kırmaya çalışıyor.
Avrupa, ABD'ye yakınlaşmak için rota değiştirdi bile.
Türkiye de, bu yumuşama sürecinde ayranını kabartmadan, sağduyulu tutumuyla akılcı bir politika yürütmüştür.
Kerkük ve Musul'a giren peşmergelerin geri çekilmeleri için yürütülen kararlı politika, şu aşamada olumlu sonuç vermiş görünüyor.
Türkiye'den irtibat subayları heyetinin Musul ve Kerkük'e gönderilmesi için anlaşma zemini... Ve ABD'den, Kuzey Irak yönetiminden alınan güvenceler, krizi askıya almıştır.
Zorlu 3 haftadan sonra şimdi soluklanmak ve çölde çay zamanı...