1984'ten bu yana subay, astsubay, polis ve er şehit sayısı 6 bin dolaylarında...Tüm ölü sayısı 30 bin...Bu kanlı perde, tarih sahnesi önünde kapandı sanılırken, "Yoksa bir ara verildi, ikinci perde mi açılıyor?" kuşkuları yoğunlaşmakta.Bu kez cenaze almak ya da cenaze törenleri düzenlemek bağlamında olayda "kitle hareketleri" provokasyonu var.Hadiseyi giderek Türkler ve Kürtler bloklaşmasına dönüştürmenin kanlı parmak izleri seziliyor. Bu iğrenç insanlık suçu tezgâhının arkasındaki gölgeler belli.Ancak...Mücadele koşulları zorlaşmakta. Dışarıda AB, içeride ise bürokraside kazanıldığı iddia edilen bazı mevziler kaygı vermekte.Bürokraside, ihalelerde, yönetimlerde, hatta.......... mafyalaşmada bile bu kaygıların altı çizilmekte.........................Türkiye'nin aydınları, -Türk ve Kürt kökenliler ayrımı şık olmasa da- yayımladıkları bildirilerle "sorumluluk bilincini" yansıttılar. İyi bir başlangıç.Ama... Cılız kaldılar.Türkiye insanı hangi kökenden olursa olsun, kanlı oyunun ikinci perdesini seyretmek istemiyor. Bu oyundan nefret ediyor.Ne var ki, sel suları gibi meydanlara akıp, milyonlarca insan tavır koyamıyor.İspanya'da tren istasyonu bombalandıktan sonra, Madrid caddeleri ve meydanlarını 3 milyon İspanyol doldurmuştu.Kanlı terörü lanetlemişti.Sessiz çoğunluk, böyle durumlarda en büyük güçtür. Şiddetin üzerine çöker ve ona yaşam hacmi bırakmaz...........................Türkiye'de siyasi partiler var.Mangalda kül bırakmazlar.Boş laf için meydan mitingleri yaparlar.Sığ laf ebelikleriyle politika yaptıklarını sanırlar. Oysa... Büyük partilerin liderleri, kurmayları bir yuvarlak masa etrafında toplansalar... Teröre karşı tavır koymak üzere ortak bildiri yayımlasalar...İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, Edirne'de, Diyarbakır'da Türkiye insanının sel gibi aktığı muhteşem "demokrasi ve güven" mitingleri düzenleseler... Kolektif şuuru ortaya koysalar... Arkalarında bütün bir ulusu bulurlar.Türkiye insanından oluşan deniz, o kanlı gölgeleri yutar, gömer.Liderler hep birlikte bu ulusal ortak yararı sahiplenmek bilincini gösterirlerse, tarihe çok farklı geçerler.Ulus onlara güvenir.Özgüvenini kazanır.Sınırların ötesinden Türkiye'nin içini karıştırmak isteyenlerin de oyunları bozulur..........................Sadece siyasi partiler değil, burada medyaya da görev düşüyor.Gazete sahipleri ve yönetmenleri bir araya gelerek, Türk ulusunu teröre karşı ortak tavır koymaya çağırabilirler. Türkiye'yi bölmeye, iç savaşa sürüklemeye odaklanmış kanlı teröre karşı böylesine tarihi kampanya, medyanın da sorumluluk ve saygınlık sınavıdır."Silahlı çözüm değil, demokratik çözüm" satırlarını döşenenler, demokratik çözüme sivil demokratik güçler olarak ağırlık koymalılar."Trafik canavarına karşı" diye düzenlenen kampanyaları anımsayınız...Bu kardeş kardeşe kıyım kanlı senaryolarına karşı konacak ortak tavır, "trafik canavarından" daha az mı önemli?Elbette silahlı kuvvetler, güvenlik güçleri, ekonomik önlemler, yasal yaptırımlar, demokratikleşme süreci ve daha bir dizi şeyler yapılmalı.Ama en önemlisi, hadiseye "ulusal tavır" manşetini atabilmektedir...........................Bazen bırakın gazetelerin ortak tavrını, tek bir gazetenin cesurca atılmış manşeti bile ülkenin yazgısını değiştirebilir.İspanya parlamentosunu basan bir albayın darbe girişimi sonuca ulaşmak üzereydi.Tüm güçleri teslim almış gibiydiler.El Pais gazetesi hariç.Yıldırım baskı yaptı, halkı direnişe çağırdı.Caddelerde akan İspanyollar parlamentoyu sardılar. Tankları, makinelileri, topları olan darbeci albay ve birliklerini, tırnak çakıları bile olmayan milyonlar esir aldı.60 milyon Türkiye insanı, 8-10 bin PKK'lıyı mı etkisiz hale getiremeyecek?Bu mücadele sadece namluyla değil, asıl psikolojiyle kazanılır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye insanı, en az İspanya insanı kadar kolektif tavır bilincinde olmalı. Anlatayım... PKK ile çatışmalarda Türkiye silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri toplam sayı olarak 1 tugayını yitirdi.