CHP ve MHP’li milletve-killerine “bakanlık öneren mektuplar” herkes biliyor ki sadece bir “formalite.”
Yoksa...
Tuğrul Türkeş’in “bakanlığı kabulü” gibi olağanüstü sürprizler yaşanmazsa verilecek cevapların “hayır” olmasına kesin gözüyle bakılıyor.
Başbakan Davutoğlu Meclis’te temsil edilen partilere sayıları ile orantılı olarak bakanlık önermeseydi Anayasa’nın “amir hükmünü” yerine getirmemek duruma düşerdi.
Olmayacak duaya zorunlu olarak “amin” dedi.
Sonuç alamayacağı kesinleşince CHP ve MHP bakanlık kontenjanlarını “bağımsızlarla” dolduracak.
CHP ve MHP’li milletvekillerine yazdığı mektuptan da bu “bağımsızlar” seçeneğinin altını çizmiş.
O satırlar şöyle:
“Geçici Bakanlar Kurulu üyeliğini şahsınıza teklif ediyorum. Anayasa’nın amir hükmü gereğince teklif edilen bakanlık görevini kabul etmemeniz halinde yerinize bağımsızlardan atama yapılacağından...”
İçişleri, Ulaştırma ve Adalet bakanları Anayasa gereği zaten bağımsızlardan oluşacak.
Büyük ihtimalle o bakanlıkların müsteşarları bakan yapılır.
5 gün içinde de CHP ve MHP kontenjanlarını dolduracak bağımsızlardan bakanlarla “seçim hükümeti” kesinleşir.
........................
Gene “olağanüstü sürpriz” yaşanmazsa bakanlık önerilen HDP’li milletvekilleri de o hükümette yer alır.
“Bağımsızlar” siyasi bir parti mensubu olmadıkları için görüntüde bir AK Parti - HDP ortak hükümeti iki ay süreyle görev yapacak, Türkiye’yi 1 Kasım seçimlerine götürecektir.
AK Parti’nin en istemediği, buna karşılık CHP ve MHP’nin ise “gökte ararken yerde buldukları” bir görüntüdür bu.
Seçim kampanyası -özellikle MHP tarafından- “HDP’nin ortağı AK Parti... Gizlenen ortaklık artık apaçık ortada” söylemine oturtulur.
........................
Kabul etmek gerekir ki mektupla bakanlık teklifi usta işi hamle.
Daha mektupların açıklanması üzerinden birkaç saat bile geçmeden partilerin içini karıştırdı.
Örneğin...
Kendisine bakanlık teklif edilmesi üzerine MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu “hayır” cevabıyla birlikte MHP Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa ettiğini açıkladı.
Bu bombanın ardından asıl büyük patlama “MHP Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş’in seçim hükümetinde bakanlığı kabul ettiği” haberiyle yaşandı.
Sanıyorum, Tanrıkulu, MHP’nin doruğunda görev yapmasına rağmen sanki partinin “yumuşak karnıymış” gibi kendisine bakanlık teklif edilmesini içine sindiremedi. Belki de partisinin “tek adam iradesine” tepki işaretidir.
Onur sorunu yaparak tavır koydu.
Tuğrul Türkeş’in bakanlığı kabulü ise AK Parti için çok önemli bir kazanım.
MHP “HDP ile ortak” söylemleriyle “AK Parti’yi yıpratmak bütün milliyetçi oyları kendine çekmek” stratejisini uygularken, karşı darbe almış oluyor.
“MHP’nin kurucusu, Türk milliyetçiliğinin simgesi Başbuğ Alparslan Türkeş’in oğlunun” HDP’nin de içinde olduğu hükümette yer alması milliyetçi kesimde kafa karışıklığı yaratabilir.
.......................
Baykal’a gemince... “Hayır” blokunda yer alıyor ama “bakanlık önerisi” bağlamında “tarihi bir açıklama yapacağını” söylemesiyle soru işaretleri oluştu.
CHP’de de sular bulanacak mı?