Gerçekten “Bahçeli, altın tepside Meclis Başkanlığı’nı AK Parti’ye sundu mu?”
Bir “alternatif tarih” yazalım.
Şöyle ki:
.......................
Üçüncü tur öncesi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açıklama yapıyor.
“Biz, adayımız Sayın Ekmeleddin İhsanoğlu’na üçüncü ve dördüncü turda oylarımızı vermeyi sürdüreceğiz.
Dördüncü turda sadece Sayın İsmet Yılmaz ve Sayın Deniz Baykal oylanacak olsa bile milletvekillerimiz üçüncü isim olarak Sayın İhsanoğlu’nun adını yazarak oy kullanacaklar.
Tabii bu bizim oylarımızın geçersiz sayılması demek olacak.
Ama...
Bu bizim kesin tavrımızdır.”
Böyle bir açıklamadan sonra siyasetin çırakları bile artık Deniz Baykal’ın Meclis Başkanı seçilme şansının “sıfırlandığını” görebilir.
O halde CHP yönetimine düşen seçenek şu olur:
“Deniz Baykal’a adaylığınızı lütfen çekin, biz de İhsanoğlu’na oy verelim.
HDP ise grubunu kullanacağı oyda serbest bırakır.
HDP milletvekilleri oylarının da katılmasıyla muhalefet bloğu kendi içinden Meclis Başkanı’nı seçmiş olur.
AK Parti’ye hem Cumhurbaşkanı, hem Başbakan, hem de Meclis Başkanı koltukları bir arada bırakılmaz.”
.........................
Yadırganacak şey değil.
Özelde “İhsanoğlu” ismi CHP için “kabul edilmez” değil.
Daha Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında İhsanoğlu, CHP’nin önerisiyle MHP ile birlikte iki partinin ortak adayıydı.
O halde Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterdiğin şahsı gereğinde “Cumhurbaşkanı vekilliğini” de üstlenecek Meclis Başkanlığı’na getirmek için neden oy vermeyeceksin?
Genelde ise çelişki gene var.
7 Haziran seçimlerinden sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye “Ortak hükümet kuralım, siz Başbakan olun” önerisinde bulunmuş değil midir?
O halde “Benim grubum daha büyük, Meclis Başkanı benim partimden olmalı” direnişi havada kalıyor.
Grubunuz daha büyükse Başbakanlığın da sizde olması lazımken, grubu daha küçük olan MHP’ye bu makamı ikram ediyorsunuz fakat iş Meclis Başkanı’na gelince 180 derece çark ediyorsunuz.
Ve...
Meclis Başkanlığı’nı AK Parti’ye “altın tepside” sunmuş oluyorsunuz.
“Tutarlı” politika mı bu?
........................
Sonra da MHP’yi “AK Parti’ye koltuk değneği olmakla” suçlamanın anlamı da, mantığı da yok.
Seçmeninize de bu “politika sakarlığını” izah edemezsiniz.
Size oy veren seçmen psikolojisindeki tepkileri dağıtamazsınız.
“Eline yüzüne bulaştırmış” diye başlık atabilecek algıları önleyemezsiniz.
.......................
Elbette MHP de İhsanoğlu’nu adaylıktan çekip oylarını Baykal’a yönlendirebilirdi.
Ama...
Daha başta yapılan hata bunu önledi.
Deniz Baykal’ın seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’la baş başa görüşmesi bir oyun izlenimleri üretmişti.
MHP oyları ile Baykal Meclis Başkanı seçilse ve de ardından bir AK Parti- CHP “büyük koalisyon” hükümeti kurulsaydı, MHP karargâhı ne hale düşecekti?
Bile bile, göre göre önceden yazılmış bir senaryonun satırlarını gözü kapalı oynayan saf aktör durumuna düşerdi.
.......................
Galiba “koltuk değneği” değil siyaset miyopluğuna karşı “gözlük” tartışılmalı.