Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri CİVAOĞLU

Cumhurbaşkanı Demirel'in ortaya attığı "Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi" hararetle tartışılıyor.
Dün de belirttim...
Demirel'in bu açıklamayı uçakta yaptığı sırada yanında olan deneyimli gazetecilerin izlenimi,
"Demirel'in 2000 yılında siyasete yeniden doğuş yapabileceği" mesajını verdiğidir.
Demirel'in gazeteci arkadaşlarımıza bu gezide, "bana 10 yıl daha katlanacaksınız" sözleriyle takılması da anlamlıdır.
Cumhurbaşkanı seçimine 3 yıl var... 7 yıl da cumhurbaşkanlığı süresi... Eder 10 yıl.
Anayasa
değişmezse, Demirel'i bir siyasi partinin yeniden başında görmek olasılığı da büyüktür.
Batı demokrasilerinde, Cumhurbaşkanlığı'ndan sonra parti Genel Başkanlığı'na, başbakanlığa dönen lider sayısı az değildir.
Fransa'da Valery Giscard d'Estaing...
Türkiye'de ise merhum İsmet İnönü söz gelişi iki örnektir.
Demirel bu çizgiyi de izleyebilir.

Demirel, müthiş bir tempoyla çalışıyor... Hiçbir siyasi parti liderinin olmadığı kadar halkla iç içe...
Gittiği yerlerde ilgi görüyor.
"Yılın adamı" seçiliyor.
Liderler siyaseti tıkarlarken ve rejim zaman zaman bunalıma kayarken, Demirel bir güvence olarak görünmekte. Puanları tırmanışta.
Demirel'in bu çizgiyi sürdürerek, 2000 yılına hazırlanıyor olabilir.
Eğer... Bir Anayasa değişikliği yapılır da, başkanı halk seçecek olursa şimdiden görünen en güçlü aday O...
Anayasa değişikliği yapılmazsa, iki kez Cumhurbaşkanı seçilmek mümkün olmadığı için, Demirel herhalde aktif siyasete, parti lideri olarak döner.
Cumhurbaşkanlığı yıllarında fildişi kulesine çekilmeyip, halkın içinde yaşamış olmasının siyaset getirisi Demirel'in yolunu açabilir.
Kısacası... Siyaset satrancında "şah ya da vezir" hamlesine hazırlanıyor.
Üstelik... 1988 baharında ya da güzünde yapılacak seçim, - büyük olasılıkla - parlamentoya daha da istikrarsız ve dağınık bir manzara taşımış olacağı için, Demirel'in tartışmaya açtığı başkanlık sistemi bunalıma karşı formül oluşturabilir.

Ancak...
Türkiye'nin siyasi geleceği elbette - artıları ne denli fazla olursa olsun - tek bir şahsa indekslenemez.
Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemini genelde Demirel'in isminden bağımsız olarak irdelemek gerekir.
Önce başkanlık sistemi...
Bu sistem ABD için uygundur.
Çünkü... ABD bir kıt'a - devlettir. O muhteşem büyüklük içinde çoğu Türkiye'den büyük 51 devlet var. Onların meclisleri, özellikle medeni ve ceza hukukunda farklı yasaları, farklı cezaları var.
ABD'de siyasi partiler disiplinli değil. Parlamentolarında grup kararı gibi bağlayıcı uygulamalar yok.
Siyasetteki bu yaygınlığı ve dağınıklığı toparlayacak bir merkezi egemen otoriteye ihtiyaç var.
İşte, ABD başkanları bu otoritededir.
Bu sistemin üniter devlet Türkiye coğrafyasına ve partiler disiplini çok katı olan siyasi yapısına uymayacağı açıktır. Buna karşın Fransa'daki yarı başkanlık sistemi üzerinde durulabilir.

Fransa'da cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
Bakanlar Kurulu'nun tabii başkanıdır. Başbakanı ve bakanları kendisi atar.
Dilerse onları görevden alır.
Böylece tıpkı ABD başkanı güçlü gibi görünüyor ama aslında öyle değil. Karşı partinin meclis çoğunluğunu elde etmesi halinde, başbakanı da karşı partiden atamak zorundadır. Bu durumda Başkan'ın bazı tırnakları sökülmüş olarak bir sonraki seçime kadar kenarda kalması mümkündür.
Fakat... Ülkenin bu ikilem nedeniyle ya da bir başka nedenle siyasi bunalıma girmesi halinde köşeye itilmiş bile olsa, Başkan meclisi feshetmek ve ülkeyi seçime götürmek yetkisine sahiptir.
Öte yandan... Olağanüstü durumlarda hükümetin ve meclisin yerine geçerek, bütün siyasi güçleri ve yetkileri kendi şahsında toplar ve ülkeyi - bunalımdan çıkartıncaya kadar - bir süre tek başına yönetebilir.
Bunlar demokrasinin
güvenlik subaplarıdır.
Ve nihayet şahıslara dönelim.
Fransız Anayasası De Gaulle için De Gaulle tarafından yapılmıştı. Demirel de, Türk siyasi hayatında bunalımların çok yoğunlaşabileceği dönemler için, o misyonun referans ismi olabilir.



Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr