Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Dünkü Radikal’in sinema sayfasından bir başlık. “Demokrasilerde çaresizlik tükenmez...”
Oysa 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in neredeyse yarım yüzyıl önceki “demokraside çare tükenmez” söylemi ışık tuttu en karanlık yıllara...
Ümitlerin kırıldığı zor dönemlerde o söylem tünelin ucundaki ışıktı.
Radikal’in başlığı altında bir film anlatılıyordu.
Yazarı Uğur Vardan’ın 5 yıldız verdiği “Küçük Günahlar” filmi, 2 erkeğin aynı kıza âşık olması ekseninde siyasi tarihin akışını yansıtıyor.
Ya bugünkü Türkiye demokrasisi?
Kaç yıldız veririsiniz?
Hâlâ Demirel’in “demokraside çare tükenmez” söylemi geçerli mi? Yoksa...
Türkiye’de durum ne yazık ki “demokraside çaresizlik tükenmez” çıkmazına mı sürükleniyor?
BDP’li Aysel Tuğluk’un söyledikleri tüyler ürperticiydi.
Kürtler için “istediği statü” değil tedirginlik veren.
Demokraside her şey söylenebilir, tartışılabilir.
Ama...
İstediği “demokratik özerk bölge” statüsünü fiili durum yaratarak dayatma mesajı kabul edilemez.
Hele “kötü şeyler olacak” ifadesi ile birlikte söylenmesi tek kelimeyle “vahim...”
Ya Mısır’ı referans göstermesi?
Yani...
“Tahrir Meydanı” mı olacak başta Diyarbakır olmak üzere duyarlı şehirler?
Demokrasi isterken demokrasi dışı kan bataklıklarından yol haritası çizmek akıl alır şey değil.
Türkiye’de aklı başında herkes insan haklarına dayalı tüm kuralları ve kurumlarıyla işleyecek ileri demokrasiyi, Kürt kardeşlerimize haklarının tümüyle verilmesini istiyor.
BDP Meclis’e 30 dolaylarında milletvekiliyle girecek.
Demokratik platformda yolları açık.
Böyle bir ortamda “demokraside çaresizlik tükenmez” çıkmazına ülkeyi sürüklemek çok yanlış.
Ben hâlâ “demokraside çareler tükenmez” inancımı sürdürüyorum.

Haberin Devamı

KANLI GÖMLEK
Kastamonu yolunda PKK saldırısından önce örgütten, mesaj veriliyor:
“Ilgaz dağlarında ateş yakın...”
Eylem için talimat bu...
Eylemden sonraki konuşmaları da polis kayda almış.
“Bundan sonra hedef AKP” diyorlar.
Kan dökmek hiçbir suçu olmayan eskort polisini öldürmek lanetlenecek tavırdır.
Ama...
Bunun ötesinde AKP’yi hedef almakla AKP oylarının artmasına neden olduklarını bilmiyorlar.
Siyaset danışmanlarının kullanacakları malzemelerdir böyle saldırılar.
Güney Amerika’dan bir örneği 24 Aralık 2009’da bu köşede yazmıştım.
O satırları bir kez daha yayımlıyorum:
Güney Amerika ülkelerinden birinden “suikast” ve “sonrasını” yansıtayım.
Lider, seçim kampanyasındadır.
Mitingde kürsüye 10 yaşındaki oğluyla çıkar. Oğlunu geleceğin siyasetçisi olarak ilan eder.
“Onu da benim gibi yaşamını halkına adaması için yetiştiriyorum” der.
Alkışlar... Alkışlar...
Lider, ceketini çıkarır, kravatını sıyırır. Beyaz gömleğinin kollarını katlayarak halkın kendinden gibi algıladığı bir görüntüyle konuşmasına başlar.
Daha ilk cümlelerinde ansızın bir silah sesi duyulur.
Lidere ateş edilmiştir ama kurşun oğlunu vurmuştur.
Allah’tan yarası hafiftir. Kurşun sıyırmıştır sadece oğlunun bedenini.
Lider, başka kurşunların gelmesi olasılığına karşı vücudunu oğluna siper eder.
Sonra çocuğu kucağına alarak kürsüden iner, ambulansa kendisi taşır.
Oğlunun kanı liderin gömleğine bulaşmıştır.
Görüntüler gerçekten duygu yüklüdür.
İnsanlar büyülenmiş gibi baba oğulu seyretmektedir.
Sonra tek bir kişi alkışlar.
Ardından 3, 5, 10, 100 ve binler çılgınca alkış seli oluştururlar.
İşte o sırada kimsenin farkına varmadığı bir diyaloğa işaret edeyim.
Liderin seçim kampanyasını yöneten danışmanı, yardımcısına şu talimatı verir:
“Bu kanlı gömleğe el koy. Sakın yıkatma. Liderin bu kampanya boyunca kürsüye her çıkışında sırtında bu kanlı gömlek olacak.”
Yardımcının “Peki efendim” cevabından sonra danışmandan bir talimat daha gelir:
“Hatta aynı yerlerinde kan lekesi olan birkaç beyaz gömlek daha hazırla. Yedekte bulunsun!”
Nasıl bir kafa yapısıdır bu?
Siyasetin gerçekleri...
İşte siyasetin bir “yüzü” de böyle bir gerçekliktir.
En acı yüklü anlardan bile oyları artıracak bir fırsat üretmek...
..............................
Siyasette böyle şeyler olabilir.
Fakat olmaması gereken şey “kan” bulaştırmaktır.
Ne “suikast” kalkışımları ne de “suikast” iddiaları üzerinden siyaset...
İkisi de vahimdir.
Türkiye, bu çirkin kelimeyle yüz göz olmamalı.
Ne ağzımız alışmalı ne de kulağımız.
..............................
Allah, bu gibi olayları, dramları Türkiye’den uzak tutsun.
Ama terörist saldırıların hedef aldıkları siyasal harekete oy sağladığını göstermek bakımından önemlidir.
“Bunu liderler kullanır” demiyorum ama toplum psikolojisi kendiliğinden saldırıya uğrayanın yanında yer alma refleksini tetikliyor.
Zaten yazıda da dikkat edin “Bu gömleği atmayın hatta aynı yerlerinde kan olan birkaç gömlek daha diktirin. Seçim kampanyasında kullanacağız” söylemi de liderin seçim kampanyası danışmanına ait.
Danışman toplum psikolojisini biliyor.
Ilgaz dağlarındaki saldırıyı bir kez daha kınıyor, şehit polisimize rahmet, ailesine başsağlığı, yaralı polisimize de acil şifa diliyorum.