Mısır’daki darbeye “batılılar” neden “3 maymunu” oynuyor?
“Duymadım, görmedim, söylemedim...”
Çünkü...
Batılıların, İslam dünyası, Asya, Afrika hatta Güney Amerika ülkeleri için “çifte standardı” vardır.
Yakın geçmişe kadar “b.p.o (bon pour orient)” uygulanırdı.
Anlamı...
“Doğu için iyidir...”
Bu 3 harf, ünivers-itelerden mezun olan Ortadoğulu, Afrikalı, Asyalı hatta Güney Amerikalı gençlere verilen diplomaların altına “not” edilirdi.
Kelime anlamı “doğu için iyidir” olmakla beraber pratikte “bu diploma Avrupa’da geçerli değildir” mesajını veriyordu.
Altında “b.p.o” notu düşülmüş bir diplomanın sahibi, bunu göstererek Avrupa’da “kalifiye” bir işe giremezdi. Diploması Avrupa sınırları içinde “yok” hükmündeydi.
TÜRKİYE’YE AVRUPA STANDARDI
Olayın güzel yanı hiç yok değil.
Türkiye demokrasisi, Avrupa’nın “b.p.o” listesinde yer almıyor.
Muhtıralar ve darbeler sonrası Avrupa Konseyi üyeliği derhal sorgulanmıştır.
“İlk aşamada üyeliğinin askıya alınması, demokrasiye geçmediği takdirde üyeliğinin düşeceği” bildirilmiştir.
Hükümet-lerin kınamaları, STK’ların protestoları da birbirini kovalamıştır.
AB, Türkiye demokrasisi için hala “ilerleme raporları” ile gözlemlerini sürdürmekte.
DAVUTOĞLU’NUN ‘ORYANTALİST’ YORUMU
Ancak...
Avrupa’nın bu demokrasi duyarlığını paylaşan Ankara da “çifte standarttan” kaçınmalı.
Mısır’daki darbeye haklı olarak tepki koyarken, Katar şeyhliğinde, Körfez Emirliklerinde, Suudi Arabistan’da, Sudan’da var olan “otoriter” rejimler için sessiz kalmak çelişki değil mi?
Davutoğlu burada gerçekçi bir değerlendirme yapıyor:
“İlkelerimizle yararlarımız arasında optimum noktada olmalıyız” diye özetlenebilecek bir izah...
Doğru...
Türkiye “bölgenin jandarması” değildir.
Elbette “demokrasi” Türkiye’nin “temel ilkesidir.”
Ama...
“Türkiye’nin yararları” ile birlikte “optimum bileşke”, Mısır politikasının yürütüleceği çizgi olmalıdır.
Ayrıca...
Türkiye de bölgedeki ülkelerden bazılarına “b.p.o” notu düşmemeli.
Öte yandan...
Mısır’da “Müslüman Kardeşler” gibi Mısır nüfusunun en az yarısını temsil eden “karşıtlar” da var.
Müslüman Kardeşler şimdiden “demokrasiye geçiş ve seçimler için diyaloga hazır olduklarını” açıkladı.
AB de Dışişleri Bakanı’nı Kahire’ye göndererek hem yeni yönetimle, hem Müslüman Kardeşler’le konuşturdu.
Demokrasi yolunu iki tarafın da katılımıyla açmaya çalışıyor, hiç değilse öyle görünüyor.
Böylece “darbe yönetimine” tepki koymamakla, Müslüman Kardeşler’de oluşturduğu ufunete “pansuman” yapıyor.
Denge kuruyor.
“Türkiye de AB’nin tutumu gibi -Davutoğlu’nun söylemiyle- optimum çizgide yürümeli” gibi bir “akıl hocalığına” geçiyor değilim ama bunu düşünmekte fayda var.