Moskova merkezli küresel deprem, sürüyor.
Rusya - Türkiye fay hattını ve olası kırılmaları, çöküntüleri düşünelim.
Önce...
Rusya'nın düşmesinin nedenleri:
- Rusya, vergi toplayamıyor.
Ekonomisi mafya, siyaset, bürokrat üçgenine teslim.
Bankalar, özelleştirme mafyanın pençesinde.
Gayri safi milli hasılanın sadece yüzde 10'u kadar vergi tahakkuk ediyor.
Fakat o bile toplanamıyor.
Yeltsin, bir süre önce işadamlarını toplayarak, vergi ödemeleri için - neredeyse - yalvardı.
Ama...
Sonuç alamadı.
Vergi toplayamayan bir ekonominin yürümesi mümkün değildir.
- Vergi eksiğini karşılayan gelir petrol, tabii gaz satışlarından ve altın madenlerinden sağlanıyordu.
Petrolün varili, birden yüzde 33'e düştü.
Tabii gaz da öyle.
Altın fiyatları inişe geçti.
Rusya, böylece kaynaksız kaldı.
Böyle bir deprem Moskova'yı vurduğunda, Kremlin çok daha bilgece ve global kurallara uygun davranabilirdi.
Örneğin...
Türkiye 1979 - 1980'de dış borçlarını ödeyemez duruma düştüğünde dönemin ekonomi patronu Turgut Özal, alacaklı ülkeleri dolaşmıştı.
IMF ve OECD ile anlaşmıştı.
Türkiye, borçlarını 3 yıl ödemesiz olmak üzere 7 yılda ödeyecekti.
Taksitler makuldu.
Faiz, libor + 1.75 gibi ılımlı bir rakamdı.
1990'a gelindiğinde, Türkiye, bu anlaşma kapsamındaki bütün borçlarını ödemişti.
Rusya ise - dış borçlarını askıya aldığını - açıkladı.
Her 100 dolarlık borcuna karşılık, ileride - belki- 15 dolar ödeyebilirdi!
Bu tutum Rusya'ya olan güveni sarstı.
Kremlin yönetimi, ekonomik kriz yönetiminde acemi ve güven vermeyen bir vitrin çizmişti.
Rusya'da hisse senedi ve diğer kıymetli kağıtların yüzde 40'ı yabancı yatırımcıların elinde.
Bunlar panik yaptılar.
Ellerindeki kağıtlardan çıkmak istediler.
Moskova Borsası'nın cirosu, günde 100 milyon dolardan 3 milyon dolara düştü.
Yabancı yatırımcı, nakit ihtiyacını karşılamak için diğer borsalara yöneldi.
Avrupa borsalarına, New York'a ve tabii... İstanbul'a.
İstanbul Borsası'nda yabancı yatırımcıların elinde tuttukları kağıt oranı, sadece yüzde 15.
Yani, 4 milyar dolar dolaylarında.
Onlar çekiliyorlar.
Yarısı çıktı bile.
Günlük ciro, 300 milyon dolardan 150 milyon dolara düştü.
2 milyar dolar daha gitse, günlük ciro daha da düşer.
Ama...
İstanbul'da paniğe gerek yok.
Çünkü...
Rusya'nın 15 milyar doları ancak bulan döviz rezervi, hiç de yeterli değil.
Güneş altındaki kartopu gibi eriyebilir.
Türkiye'nin döviz rezervi ise 25 milyar dolardır.
İhracatı, turizm gelirleri sürmektedir.
Kendi ekonomisinden kaynaklanan bir krizle karşı karşıya değildir.
Yabancı sermayeye ait 2 milyar dolar sıcak paranın kaçma riskini zorlanmadan göğüsleyebilir.
Ayrıca gayri safi milli hasılasının yüzde 22'sini vergi olarak topluyor.
Aslında Türkiye ekonomisi için "birinci derecede deprem kuşağında" veya "yangının ortasında" denemez.
Ama...
Gereksiz ya da abartılmış bazı uygulamalar ve yeni vergi yasasının maddeleri, ekonomiye tökezleyip düşeceği çukurlar açabilir.
Uçuşan kıvılcımları aleve çevirebilir.
Bunların neler olduğu bilinmekte.
Zaten Maliye Bakanlığı'nın tebliğleriyle ve Ekim'de toplanacak Meclis'e sunulacak olan yasa değişikliğiyle bazı yanlışlardan dönülecek.
Bunların bir kısmını dün, Başbakan Mesut Yılmaz - gecikmiş olan - konuşmasıyla açıkladı.
Fakat yasa değişikliği için Ekim'i beklemeye ne gerek var.
Bütün dünyayı sarsmakta olan bu depremden en az yarayı alarak sıyırmak için Meclis, olağanüstü toplantıya çağrılabilir.
İktidarın en büyük handikapı " yavaşlığı"...
Bir de...
Yanlışları kabul etmeyi onur sorunu yapması.
Türkiye'den son görüntülerin ortaya koyduğu bir manzara şöyle:
Esas olan siyasettir.
Siyasi iktidarın başı, siyasi hedeflere uygun ekonomik kararlar alır.
Ekonomik düzenlemeler yapar.
Ekonominin genel çerçevesi içinde Maliye, Hazine, Merkez Bankası, bankalar ve bankerler, yabancı sermaye, sanayi ve tarım sektörleri birer aparattır.
Bunların hiçbiri doğrudan ekonomiyi ya da siyaseti belirleyemez.
Başbakan Mesut Yılmaz, yeni vergi yasasının hükümlerini bu gerçeğin ışığı altında görmelidir.
Şansı...
Bu kültürü benimsemiş bir maliye yönetimiyle beraber çalışmaktadır.
Yeter ki...
Kuvvet sıkalasında hiyerarşiyi koruyabilsin.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr