Kemal Derviş "yasalara adeta hendek atlatıyor." Neden?
Siyasal Bilimci Doçent Doktor Ümit Cizre'ye göre:
"Bizdeki partiler kartel partileri... Liderleri de kartelci liderler...
Çünkü... Bu partilerden en uzağı bile devlete çok yakın.
Kartelin getirilerini (yani devletin getirilerini) ahbap - çavuş ilişkileri ile dağıtmaya ve ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmaya dayanıyor bu kartelci parti modeli.
Bu sistemde, bir siyasi parti muhalefete geçtiği an bitiyor.
Oysa dünyada bir kitle partisi modeli vardır.
Bu modelde siyasetçi, toplumdaki yaygın destekten güç alır."(1)
Doç.Dr.Ümit Cizre, "kartel partileri" ve "kartel parti liderleri" gibi ilginç deyimler kullanmış.
Yukardaki satırlardan bazı kelimeler, değişebilir. Örneğin, "devlet getirilerini dağıtmak" yerine "devlet olanaklarını dağıtmak" söylemi daha gerçekçi.
"Ahbap - çavuş ilişkileri ile dağıtım"ı da genişletmek ve "kulüp taraftarlığı gibi parti taraftarlığı"nın yanı sıra, bu olanakları dağıtmak üzerine yapılanmış "örgüt desteği"nden söz etmek de öyle...
Tabii... "İktidarın, partilerin özsuyu olduğu" da partilere, liderlere, iktidar alışkanlıklarına göre değişmekte.
Kısacası... Doç.Dr.Ümit Cizre'nin görüşleri tam paylaşılmasa da kullandığı deyimler ve cesur yaklaşımı, dikkat çekici olduğu kadar bazı soruları da cevaplandırıyor.
Türkiye'nin yer alması gereken birinci lig koşullarından biri de devletin ekonomide egemenlik coğrafyalarını çok daraltması...
Kemal Derviş yasalarının amacı da genelde bu.
Ama... "Partilerin devlet olanaklarını dağıtmaya dayalı geleneksel yapısı" nedeniyle tekliyor.
Çünkü... Kimse elindeki devlet gücünden vazgeçmek istemiyor.
Bakanlar, sahip oldukları kudreti bırakmamak için direniyorlar.
Daha önce Emlak Bankası'nda bu olay yaşandı.
Emlak Konut'un ayrılması gibi bir oldu - bittiyle karşı karşıya kalındı.
Sonra Ziraat Bankası ve Halk Bankası için direnişler sürdü.
Şimdi de TELEKOM'da son perde...
Ulaştırma Bakanı, mobil telefonlara lisans verme izinlerini TELEKOM'a bırakmamak ve bakanlıkta tutmak için son ana kadar direndi.
Yarınlarda Tütün Kanunu'yla buna benzer bir başka direnişle karşılaşacağımızın işaretleri var.
Sadece bir parti değil, hepsinde bu yanlışlık var.
Ama... Gücünü devlet kadrolarına taraftar yerleştirmek, devlet olanaklarını dağıtmak, devlet olanakları için tercih kullanmaktan alan bakan ve parti sistemi, giderek kırılmakta.
Türkiye Bankacılık Sistemi'nde yüzde 55'i elinde tutan kamu bankaları ve bu nedenle sahip olunan siyasi güç, daha şimdiden "tarih" olmak üzere...
Ulaştırma Bakanlığı'nda da bu süreç işliyor.
TELEKOM'u THY'nin özelleşmesi izleyecek.
Diğer bakanlıklarda da egemenlik coğrafyaları daralacak.
O zaman siyasi partilerin işlevleri yer değiştirecek.
"Hizmet kalitesi" ön plana çıkacak.
Peki... Siyasi parti liderliğinde de "değişmezlik" unsuru, bu yapısal dönüşümle birlikte Batı standartlarına yaklaşacak mı?
Türkiye'de liderlik, Osmanlı'nın "biat", Cumhuriyet'in ilk yıllarının "milli şef ve değişmez liderler" geleneğinin ürünüdür.
Çok süratli bir değişim beklenmemeli.
Fakat... "Hizmet kalitesine dayalı parti" yapıları ve siyaset kültürü geliştikçe, farklı liderlik profilleri de çizilecektir.
Kemal Derviş, bunun öncülüğünü yapmakta. Tutulmakta...
.............
(1): Pazartesi Konuşmaları, Neşe Düzel - Doç.Dr.Ümit Cizre, Radikal, 7 Mayıs 2001, Pazartesi...