Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu soru ve cevap, dünkü Çankaya zirvesinden yansıyan politikanın doğruluğunu vurguluyor.Aradaki 24 saat fark ince ayardı.Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut şöyle anlattı:"ABD vurmadan, Türkiye savaş anlamına gelecek kararı alamazdı. Uygulayamazdı. Biz son güne kadar bekledik. Iraka bombardıman başladığı gün TBMMde - topraklarımızda yabancı asker bulundurma ve sınır ötesine asker gönderme - kararını aldık. Ancak ondan sonradır ki üslerimizin koalisyon güçlerinin uçakları tarafından kullanılmaya başlanmasına izin verdik."İnce ayar şurada..."Ya - küçük bir olasılıkla - ABD, bütün söylemlerine, yığınaklarına karşın son anda harekâttan vazgeçtiğini açıklarsa ne olurdu? Türkiye tek başına Iraka savaş açmış ve de oyuna gelmiş olmanın trajikomik konumuna düşerdi." Körfez Savaşında, ABD ve diğer ülke uçaklarının, Türkiye üslerinden havalanarak Irakı vurmalarına ne zaman izin verilmişti? Suudi Arabistandan kalkarak Irakı bombalamaya başlamalarından 24 saat sonra... Dalgaları göğüslemek ABD basınının aynı derin kalemleri Türkiyeyi "desteğini açık artırmaya çıkarmakla" suçlamışlardı.ABD Büyükelçisi Abromowitz, "bir koyup üç alacaksınız" korosunun orkestra şefiydi. "Beklemeyin artık... Atlayın trene" havasındaydı.Ama...Aradan yıllar geçtikten sonra Abromowitz, "Türkiye haklıydı" demiştir.Yani...Türkiye güncel söylemler ve dayatmalarla rotasını saptırmamalı.Zaten, bu ihtiyatlı tutum, Cumhuriyet dönemi dış politika geleneğidir.İkinci Dünya Savaşı boyunca Türkiyeye iki taraftan da ne bunaltıcı baskılar olmamıştır ki... Ama son günlere kadar direndik. Almanyanın yenildiği belli olduktan sonradır ki, simgesel olarak müttefiklerin yanında savaş ilan ettik.Körfez Savaşındaki ince ayarlı zamanlama geleneğin devamıdır.Şimdi de gelenek sürüyor.Büyük devletler hafızası olan devletlerdir.Türkiyeden muz cumhuriyetleri ya da kabile devletlerinin "hafifliklerini" kimse beklememeli. ABD o zamanlar da Türkiyeyi bir an önce savaşın içine çekmek için çok baskı yapmıştı. Kabile değil Körfez Savaşında, BM Güvenlik Konseyi kararıyla ve uluslararası koalisyon kuvvetleri görevlendirildikten sonra, üslerini meşruiyet ortamında açmıştır.Şimdi de aynı çizgide.Önce Güvenlik Konseyi karar alsın... NATO veya benzeri bir uluslararası güç görevlendirilsin... Türkiye ancak bundan sonra, Körfez Savaşında olduğu gibi "topraklarında yabancı kuvvet bulundurmak ve sınır ötesine asker göndermek" kararını oya sunar.Peki...Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Büyükanıt "gecikilmemeli, en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir" söylemine neden gerek duymuştu?Asker, - sanıyoruz - şu sıraladığımız parametrelerin, siyasi irade ve devlet politikası olarak yol haritası çizmesini bekliyor olmalıydı.Dün Çankayada Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı zirvesinden sonra ortaya konan ilkeler, ortak kararlılık beklentisini karşılamıştır.ABD Genelkurmay Başkanı ziyaretinin öncesinde bu ses akordu önemliydi........Not: Salı günkü yazımda - bazı açıklamalara dayanarak - Isparta Havalimanında ILS olduğunu, çalışmayan havalimanlarında olanın, çalışan Diyarbakır Havalimanından esirgenmesine işaret etmiştim. Oysa... Isparta Havalimanında da yokmuş.Yanlışı düzeltiyorum.Ancak bu durum Diyarbakır ve diğer 12 havalimanına hayati önemde ILSlerin konulmamış olmasını mazur gösterir mi? Kaldı ki kullanılmayan, müşterisiz havalimanlarına saçılmış 100 milyonlarca dolarla, kullanılmakta olan aktif havalimanlarına ILS dahil, güvenli iniş kalkış için en ileri teknolojide sistemler konabilirdi. G.C. g.civaoglu@milliyet.com.tr Türkiye, ayrıca, "meşruiyet" zemininde durur.