FP Genel Başkanı Recai Kutan'ın, "Genel Seçimler'in, Yerel Seçimler'den ayrılarak ertelenmesi" mesajı kamuoyunda yankılandı.
Kutan'la yaptığımız konuşma, bu konudaki soru işaretlerine cevap getirmekte.
Önce...
"Konuşuruz. Müzakereye açığız" sözlerinin kapsamı...
Kutan, - Başbakan Mesut Yılmaz ile diyalog kopukluğundan - şikayetçi.
Şöyle diyor:
"Neredeyse 8 ay önce, Genel Başkan seçildim.
Sayın Yılmaz, tebrik ziyaretine gelmedi.
Hatta, bir tebrik telefonu bile açmadı.
Diyaloğumuz yok.
Sadece, Cumhurbaşkanı Sayın Demirel'i karşılama ve uğurlama törenlerinde el sıkışıyor ve birbirimize hatır soruyoruz.
O kadar."
Kutan, ayrıca "Çiller ile, 2- 3 aydır yüz yüze konuşmadıklarını" söylüyor.
"Diyalog, boş bir çerçeve..."
İçine bir fotoğraf konması lazım.
"Yerel Seçimler'in, Genel Seçimler'den ayrılarak ertelenmesi" için Kutan'ın izahı şöyle:
"1- Dünya ekonomik krizdeyken, - Türkiye'nin seçim kampanyalarına dalıp, ülke ekonomisini koruyacak önlemler alamayacağı - iddiası var.
Ancak...
Genel Seçimler ertelense dahi, 18 Nisan'da Yerel Seçimler'in yapılması, Anayasa emridir.
Ertelenemez.
O halde...
Türkiye, ne olursa olsun, seçim ortamına girmeyecek mi?
Seçim rüzgarına kapılmayacak mı?
Genel Seçimler'in ertelenmesi, neyi değiştirir?
2- Genel Seçimler'e eğer 1 yıl varsa, Yerel Seçimler'le birleştirilerek yapılması da Anayasa emridir.
Nisan 1999'da Yerel Seçim, Ekim 1999'da Genel Seçim olmaz.
Genel Seçimler'i de, Nisan'a çekmek zorunluğu vardır.
3- Sonbaharda seçimin, iktidarlar için elverişli olmasına rağmen, bizce Kasım 1998, en uygun tarihtir.
Aksi halde, eğer Genel Seçimler 2000 yılına kalırsa, hem 1999 hem 2000 - seçim kampanyaları nedeniyle - kaybedilmiş yıllar olur.
Sayın Yılmaz, bizi ikna ederse, görüşlerimizi değiştirebiliriz.
4- Seçim tarihi ile seçim sistemi ayrı şeyler.
Seçim sistemini de - iki tur dahil - görüşebiliriz.
Bu konuda önyargıya sahip değiliz."
Karşı görüşlere gelince:
"1- Genel Seçimler ertelense bile, Yerel Seçimler'in ertelenemeyeceği ve Türkiye'nin bir seçim havasına gireceği doğrudur.
Ancak...
İktidar değişikliğinin olmayacağı bir Yerel Seçimler ortamında, ülke yönetimi, nispeten kontrol altında kalır. Kriz yönetimi, seçim nedeniyle biraz gevşek te olsa, uygulanabilir.
2- Anayasa gereği, Genel Seçimler'e 1 yıl varsa, Yerel Seçimler'le birleştirilmesi bir zorunluktur.
Ancak...
Buna karşı geliştirilen bir formül var:
- TBMM, önce, Nisan 1999'da Genel Seçim kararını iptal eder.
18 Nisan 1999'da, Anayasa gereği Yerel Seçimler yapılır.
Hemen ardından, 1 ay sonrası ya da sonbahar için, Genel Seçim kararı alınır.
Böylece, Anayasa ihlal edilmiş olmaz.-
3- Böyle bir düzenlemenin gereğine gelince...
Önce, ekonomik krize karşı, istikrarsızlık ertelenmiş olur.
Ama, asıl yararı - fiili bir 2 turlu seçim - gerçekleştirecek olmasıdır.
Seçmen, Yerel Seçimler'de verdiği oyların sonuçlarını görecektir.
Genel Seçimler'de de bu deneyimin ışığı altında oyunu verecektir.
Zaten...
Yerel Seçimler'in de, hiç değilse, il belediye başkanları boyutunda, 2 turlu yapılmalıdır.
Sonbaharda, Meclis'e getirilecek olan yerel yönetimler reform tasarısında bu hüküm yer alıyor.
TÜSİAD'ın ve bazı kurumların yaptıkları araştırmalara göre, Fazilet Partisi, ikinci tercihte en az görünen parti.
Bu nedenle, ülke genelinde ikinci tur seçimlerle belediye başkanlığı alması çok zor.
İkinci turda oylar, genellikle orta sağ partilerin adaylarına gider.
Ayrıca...
Güneydoğu'da HADEP'in kazanması da çok zor.
Çünkü, oylar, diğer partilerin adaylarında birleşir.
Tabii...
Araştırmalarda yer alan bulguları yazıyorum.
4- Bu şekilde bir düzenleme ile, hem 1999, hem de 2000 kaybedilmiş yıllar olmaz.
Seçim kampanyaları, 1999'un tamamını bile kapsamaz."
Sonucu belirlemekte, Baykal'a gelince...
CHP, daima gözlenmelidir.
Baykal, dün, "Yılmaz'la yaptıkları protokolün işlerliği konusunda hiçbir değişiklik olmadığını" söyledi.
Genel Seçim tarihinden Yılmaz'ın azadını da, pratikte, Anavatan'ın FP ile anlaşmasına ve konuyu birlikte Meclis'e getirmelerine endeksledi.
Fakat...
Ocak başından itibaren, Yılmaz hükümetinin yerine, düşük profilli bir hükümetin kurulması görüşünden bir adım geri gitmiyor.
Öte yandan...
TOBB'dan DİSK'e... TÜSİAD'dan TÜRK - İŞ'e... Barolara, medyaya kadar kamuoyunu oluşturan kurumlar, seçimlerin ertelenmesinden yanalar. 28 Şubat süreci de böyle oluşmuştu.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr