Ama...Büyük İskenderi oynayan Colin Farrell, dudak dudağa erkekle öpüşmekle yetinmiyor... Annesi rolündeki Angelina Jolie ile de böyle bir sahnesi var. Gerisi, izleyicilerin hayallerine bırakılmış sahneler...Bu tartışmayı meraklılarına bırakıyorum...Ben İskenderin iktidar tutkusunun ürettiği muhteşem bir imparatorluk ve henüz 33 yaşında ihtirasın tükettiği bu dehanın ömrü ile ilgiliyim. Büyük İskender "biseksüel miydi?" Tartışmalar gündeminde bu madde. İzleyenler, cevabı beyazperdede görür. Zaten o dönemde, bu hiç yadırganan bir ilişki türü de değildi. Hasan Pulur, dün bir grup dostla söyleşisinde şöyle dedi:"İhtiras ve sağduyu baş başa koşması gereken bir çift attır.İhtiras önde giderse, araba devrilir.."İsmet Paşa da, istikbal vaat eden bir çalışma arkadaşının silinişini, "ihtirası, aklının bir santim yukarısındaydı" diye izah etmişti.Profesör Vamık Volkan, Atatürkü inceleyen kitabında, "babasının gümrük memuru oluşu" üzerinde durur..."Bilinçaltına, gümrük / sınır kavramının daha çocukluk çağlarında kaydedildiğini, Atatürkün daha sonraki yıllarda, sınır tanımaz fetihler ve ihtiraslarla, ulusunu, sonu felaket olan maceralara sürüklemediğini" yazar. Oysa, başka liderler, sözgelişi... İskender ve Napolyon, sınır tanımaz ihtiraslarının sürüklediği coğrafyalarda erimişlerdir. Pulurun söylemi Cuma gecesi, Büyük İskender" filmini izledim. Ve iktidar güzergâhında, zihin yolculuğu yaptım.İktidara, Büyük İskender kadar, Angelina Jolienin oynadığı annesi de tutkulu. Belki oğlu kral olsun diye, kocası Philipi öldürten de o..............Ve... Carlos Sauradan sonra, bu kez de Vincente Arandanın Carmenini izledik.Güzel film...Paz Vega, çingene Carmeni ve erkek üzerindeki müthiş "dişi iktidarını" çok güzel ortaya koyuyor...........Film sörfü yapmaya devam..."Bulutların Üzerinde" filmi de, bir başka kadın egemenini yansıtıyor. Charlize Theron gene muhteşem.Kadın iktidarının "koltuk" umursamadığını, "erkek beyninin kıvrımlarında, damarlarda dolaşan kanda, kalbin odacıklarında" bir büyü olduğunu düşündürtüyor. Büyük İskender Bu sabah Dolmabahçe Sarayında, bir isyankârın öncülüğündeki sergi açılıyor.Bonanın ünlü ismi İzzet Zülfikarpasiçın (Zülfikarpaşa) vakfı, Boşnak ressam ve heykeltıraşların yapıtlarını Türkiyeye getirdi.İzzet Zülfikarpasiç, Titonun subaylarından. Nazilere karşı çarpışmış.Alman istilasına baş eğmeyenlerden. Sonra... Titonun sanayi bakanı...İktidarla ters düşünce, İsviçreye gitmiş.Liberal World Union doğrultusunda iş hayatına girmiş, bir finansman şirketi kurmuş. Fazlasıyla başarmış... Varlığıyla, bedeniyle Bosnanın kıyım yıllarında halkının yanında olmuş. Dünyaya bu vahşeti duyuran seslerden biri... Şimdi de Bosna sanatının arkasında...Bosna, dünyaya insanlığını yeniden hatırlatan simge. Başka kıyımları da önleyebilecek "küresel refleksi" başlattı.Bu çağın İskenderleri, Miloseviçleri, Bushları için meydan Bosna örneğinden sonra eskisi kadar boş değil. g.civaoglu@milliyet.com.tr Dolmabahçede bir isyankâr