Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Avrupalı/Dünyalı bir Türk'ün gözüyle de bakalım... Medya, Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisine gitmesine odaklanmışken. AB siyaset mönüsünde ayrı bir lezzet olabilir.- Bir yaklaşım... Türkiye'nin köyden kopup doğrudan kendilerini Avrupa'da bulan nüfusunun yoğun olduğu Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelerde Türkiye'nin üyeliğine HAYIR diyenler çoğunlukta. Gerçi Fransa ve Hollanda'da referandum yapıldı ama Almanya'da kamuoyu yoklamaları böyle...Buna karşılık Türkiye'den işçi göçü almamış Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz gibi AB üyesi ülkelerde Türkiye'nin üyeliğine EVET diyenler çoğunlukta.O halde... Sorun öncelikle "din" değil. Türkiye'nin çizdiği imaj.Avrupa'nın çekirdek ülkelerinde kentli Türkiye nüfusu çok az.Köy kökenliler ise gittikleri yerlere kendi kapalı ve taassuba varan din motifli tutucu yaşamlarını beraberlerinde götürmüşler. Buna bir örnek...İngiltere de Türkiye'nin AB üyeliğine EVET diyor. Oradaki Türk nüfusun çoğunluğu kentlilerden ve Kıbrıs kökenli Türklerden oluşuyor. Türk imajı tepki yaratmıyor. O halde, Türkiye'nin bölgeler arası ekonomik ve kültürel uçurumları doldurması öncelikli sorun.Hadise sadece AB'ye tam üyelik değil. Aynı zamanda kendi insanlarımıza olan borcumuz/görevimiz. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde taassubu, içine kapanmayı hatta örtünmeyi teşvik eden din motifli siyaset çok yanlış olur. Din motifli siyasetin oluşturduğu/doldurduğu devlet kadroları durumu daha da ciddi boyutlara taşıyor.............."Halkın çoğunluğu böyle istiyor" gibi söylemlerle yapılan politikalar da yanlış. Hele bu düşünce tarzını referandumlara taşımak daha da sakat.Alman RTL kuruluşu bir anket yaptı. Halkın yüzde 97.7'si Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine karşı.Ancak... Almanya; Fransa ve Hollanda gibi AB Anayasası'nı referanduma götürmedi. Almanya parlamentosu toplandı. Yüzde 87 çoğunlukla AB Anayasası'nı kabul etti. Aradaki çelişkiye bakar mısınız? Halkın yüzde 97.7'sinin karşı olduğu bir AB Anayasası'nı, o halkın seçtiği parlamenterlerin yüzde 87 çoğunluğu kabul ediyor. Bu çelişkinin açıklamasını ise Der Spiegel "Referandum oyları duygusaldır" diye açıklıyor. Almanya "geçici" duygusallığa bırakmadı tarihin bu en büyük projesinin yazgısını... Kalbin sesini değil, beynin dediğini yaptı. Fransa ise kalbine danıştı. Pişman olabilir. ........................Şimdiden Almanya ve Fransa medyası şu soruyu gündeme getirdi:"Avrupa, Amerika ve Çin/Hint iddiaları karşısında üç büyükten biri mi olacak, yoksa gevşek dokusuyla denizanası gibi savunmasız pelte coğrafyasını mı oluşturacak?" Türkiye'nin tam üyeliği, Avrupa'yı üç büyükten biri konumunda tutacak önemli etken olarak görülüyor. Ancak bunu saptayanlar Avrupa'nın kreması.Avrupa toplumlarıyla bürokrasi birbirinden kopmuş gibi. Zeytinyağından mayonez oluşturmak süreci gibi, bürokrasinin halkla birlikte uzun süre çırpılması gerekiyor. Bürokrasi ve aydınlar, toplumu iyi aydınlatmalılar........................Aslında...Türkiye burada, Avrupa yönetimlerinin kendi başarısız politikaları için öfkelere paratoner olarak kullanılıyor.Toplumlar, ekonomik bunalımdan Avrupa Birliği'ni sorumlu tutuyor. "AB ülkelerinde bir dizi referandum yapılsa ve eurodan ulusal paralara yeniden dönüş ister misiniz" diye sorulsa, büyük çoğunluk EVET cevabını verecek. Almanlar "mark"a, Fransızlar "frank"a dönmeye çoktan razı. Euroya geçişle birlikte fiyatlar yükseldi. Fiyatların yükselmesinin ötesinde, çalışma saatlerinin artması, sosyal yardımların aşağıya çekilmesi kaygısını da duyuyorlar. Günlük yaşamlarında zorlaşan koşullarının gerekçesini "AB'nin genişleme politikası" ile izah ediyorlar. Sözgelişi, AB'nin 10 yeni üye ile genişlemesi öncesinde Türkiye'nin tam üyeliği sorgulanmasaydı, tepkiler bu denli yoğun olmayabilirdi.......................ABD gezileri tarihin uzun sürecinde turistik, "Avrupalı Türkiye hedefi" ise kalıcıdır. g.civaoglu@milliyet.com.tr Yunan adası Mikonos'a uçarken, Avrupa Parlamentosu Hamburg Milletvekili Vural Öger'le bir söyleşi...