Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Para piyasalarında yaşanan depremle birlikte, ekonomi üzerinden de bir tsunami dalgası geçti.
Uzaklaşıyor.
Depremin fay hatlarına gelince...
Birincisi... Amerikalılar'ın geleneksel "Şükran Günü"...
Amerikalılar,
her yılın 23 Kasım'ını "Şükran Günü" olarak kutlarlar.
O tarihten ya da birkaç gün öncesinden başlayarak Amerika'da işler rölantiye alınır.
Yıl sonuna kadar parasal riskler azaltılır.
Yeni yıla daha sağlam girilecek bir mali ortam oluşturulur.
ABD kaynaklı fonlar, bu nedenle, bütün dünyadan olduğu gibi Türkiye'den de çekilmeye başladı.
İkincisi... ABD seçimlerinin etkisiyle, bu ülkede ekonominin duraklamasıdır.
NASDAQ'ta endeks, yılın en düşük noktasına kadar indi. Oradaki kayıplar, dünya piyasalarından para çekerek karşılanıyor.
Üçüncüsü... Arjantin'in bir krizin eşiğinde olmasıdır.
Çok büyük Amerikan ve dünya bankaları, Arjantin'i büyüteç altına aldılar ve bu ülkelerden para çekiliyor.
Türkiye de Arjantin'e tutulan bu büyütecin altına kenarından itiliverdi.

Katil fısıltı

Bu etkenler üstüste binmişken, bütün zamanların tahrip gücü en yüksek silahı olan "fısıltı gazetesi" devreye girdi.
"Bazı bankalara daha el konulacağı" söylentileri ayyuka çıktı, dışarıya da yayıldı.
Üstelik...
Daha önceden, konuşmaması gereken bazı ulema(!) da "bankalar birleşeceklerdir, Türkiye'de bu kadar çok sayıda banka yaşayamaz" kerametinde bulunmadılar mı?
İşte böylece, dördüncü neden kendiliğinden oluştu.
Şu ana kadar kimine göre 1 buçuk kimine göre 2 buçuk milyar dolardolaylarında yabancı sermaye, Türkiye'den geri gitmiş bulunuyor.
Bunun bir bölümü, dış ülkelerdeki Türkler'in, oradan Türkiye'ye göndererek çalıştırdıkları "bıyıklı" denen paralar.

IMF engeli

Peki, tsunami nasıl kabardı?..
Yabancı sermaye; hazine tahvillerini, bonolarını ve hisse senetlerini sattığında, Türk parasına ihtiyaç duyuldu.
Onlara aracılık eden bankalarda bu kadar Türk parası olmayınca, birden TL bunalımı başladı.
Böyle durumlarda, daha önceleri Merkez Bankası kaynaklarına başvurulurdu.
Ancak...
IMF ile yapılan anlaşma gereği, Merkez Bankası olanakları artık sınırlanmış bulunmakta. Giren döviz miktarından daha fazla TL piyasaya sürülemiyor.
O yüzden, bankalarda TL bunalımı başlayınca Merkez Bankası bir süre para pompalayamadı. Bankalar piyasaya yöneldi.
Gecelik repo faizleri yüzde 200'lere yaklaştı.
Edindiğimiz izlenimlere göre, bütün bunlar olurken, ABD'de gecenin çok geç saatleri olmasına rağmen telefonla IMF'dekilere durumun kritik olduğu anlatıldı.
Yeşil ışık yanması sağlandı.
Bunun üzerine Merkez Bankası, önceki gün ve dün, piyasaya 2 katrilyonun üzerinde TL sürdü.
O paraların karşılıklarını dövize çeviren yabancı sermaye, ülke sınırlarından kanatlanarak uçtu.

Ateş düşüyor

Tabii, bu müdahaleden sonra da ekonominin ateşi düşmeye başladı.
Repo faizleri, dün yüzde 80'e inmişti.
Devlet tahvilini de zararına satarak TL sağlamaya çalışan bazı bankalar, bunu ılımlı bir orana indirmeye başladılar.
Dövize olağan dışı bir talep yok.
Türkiye'nin döviz rezervleri de sağlam.
Ama...
Bu olay da gösterdi ki, ekonominin nabzı çok iyi tutulmalı.
Ankara'nın refleksleri çok daha hızlı olmalı ve esnekliği devreye girebilmeli.


Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr