Önce...
Son ekonomik kararlar için felsefe satırları.
Hazreti Musa, 10 emir gökten geldiği için "herşey göktedir" demiş.
Hazreti Süleyman, işaret parmağıyla şakağını göstermiş "herşey akıldır" demiş.
Aradan yüzyıllar geçmiş.
Hazreti İsa, peygamberliğini ilan etmiş, sağ elinin avucunu sol göğsünün üzerine koymuş.
Herşeyin kaynağının yürek olduğunu söylemiş.
Çok yüzyıllar daha geçmiş, Freud, elini cinsellik yöresinde tutarak, herşeyi o yöreyle izah etmeye kalkışmış.
Einstein doğmuş.
"Herşey rölatif, yani, nispidir" demiş.
Hükümetin aldığı ekonomik kararlar ve Başbakan'ın yaptığı açıklamalar için...
Çağın en yaygın inanç salgını diye anılan paranın, peygamberleri farklı yorumlar yapıyorlar.
Galiba en doğrusu bunların geçerliliğinin nispi oluşudur.
Ekonomiye, Başbakan Mesut Yılmaz tarafından, sıkıyönetim ilan edildi.
Diğer bakanların konuşmalarına "yasak" konuldu.
Son sözü söyleme yetkisi de Yılmaz'ın.
Yılmaz'ın bugün açıkladığı önlemleri sayfalarımızda okudunuz.
Söylemlerin arkasındaki gerçek görüntülere gelince...
Dünya ekonomileri büyük bir fırtınayla sarsılmakta .
Önemli olan Türkiye'yi önümüzdeki aylarda kayalıklara vurmadan güvenli sularda tutabilmek.
Rusya patladı.
Rusya'da yatırım yapmış büyük bankalar müthiş para kaybettiler.
Banker Trust 350 milyon dolar, Credite Suisse 200 milyon dolar, Morgan Guaranty 150 milyon dolar, Chase Manhattan 200 milyon dolar.
Bu saydıklarım sadece birkaç örnek .
Başka pek çok banka daha var.
Üstelik sıraladığım ilk rakamları 2. ve 3. derece etkilenmelerle milyarlarca dolarlık borç batakları izleyecek.
Dahası Rusya'da devletlerin de batırdıkları paralar.
Örneğin...
Sadece Almanya'nın, Rusya'da batan devlet parası 30 milyar dolar.
Bunlar gelişmekte olan ülkeler için büyük fonlarının arasında bir pay ayırmışlardı.
Kredi veriyorlardı.
Nihayet Rusya'nın bir yanardağ gibi patlaması üzerine, gelişmekte olan ülkelere kredi vermeyi sıfırladılar.
Ayrıca...
Yeterli derinliğe sahip olmayan borsadaki yatırımlarını da geri çektiler.
Çünkü...
Türkiye de, Rusya gibi riskli ülkelerle aynı sepete konuldu.
Bizim bankalar devlet kağıtları ihalelerine de bu kaynaklardan sağladıkları kredilerle giriyorlardı. En azından 3 - 4 ay bu kaynaklar kesildi.
Bu arada, New York ve Avrupa'nın büyük borsaları büyük düşüşler yaptılar.
Herkes ellerindeki kağıtları boşaltmaya ve nakte geçmeye yöneliyordu.
Tabii...
Borsa endekslerindeki bu genel düşmenin yarattığı psikolojik ortam Türkiye'yi vurdu.
Durum, henüz vahim değil ama ciddiydi.
Bu arada Vergi Reformu'nun bazı maddeleri, nakit sıkıntısını daha da zorlamaya başlamıştı. Nitekim dün bunlardan bazıları geri alındı.
Borsa çöküntüsü sürerken...
TL'den kaçışın, banka mevduatlarına ve devlet kağıtlarına yansıması olasıydı.
Döviz başını alıp giderdi.
1995'teki büyük kriz yeniden yaşanabilirdi.
Devlet iç borçlarını ödeyemez hale gelebilirdi.
Devlet kağıtlarının konsolide edilerek, ödemelerin 2000'li yıllara yayılması gündeme gelebilirdi.
Bu arada - son zamanların deyimiyle - ağzı olan her bakan olur olmaz konuşuyor.
İşler büsbütün arapsaçına dönüşüyordu.
Böyle bir ortamda, durumun "ciddiyeti" görüldü "vahim" denebilecek boyutlar almadan ekonomik sıkıyönetim ilan edildi.
Yılmaz'ın sıraladığı "ekonomik sıkıyönetim" kararlarının bazıları üzerinde duralım.
- Hiçbir zorlama olmayacak.
Yani döviz satışlarını, dış borç ödemelerini, para transferlerini durdurmak gibi Rusya uygulamalarını anımsatan hiçbir karar alınmayacak, uygulanmayacak.
Bir sabah kalkıldığında, Türkiye, kendi insanlarına ve dünyaya ekonomik sürpriz yapmış bulunmayacak.
- Devalüasyon yok "güvencesi".
Böylece TL'den kaçış ve dövize yönelme gibi bir tatsız olasılık - şimdilik - önlendi.
- Döviz satmak: Merkez Bankası, döviz satarak TL'nin büyük çapta değer yitirmesine olanak bırakmadı.
Döviz rezervlerinin yüksek oluşu, önemli bir avantajdı.
- Faizleri yükseltmek: Devlet tahvili satışlarında yüzde 70'e kadar düşmüş olan faizler, yukarı çekildi.
Yüzde 140'a kadar çıktı.
Nakit yaratıldı.
Tabii...
Yılbaşına doğru enflasyonu yüzde 50'ye çekerek seçimlere bu sonuçla gitmek planı da artık geçerli olmayabilir.
Ama...
Vahimin eşiğine gelen ve genellikle dış etkenlerden kaynaklanan bugünkü krizi aşmak daha önemli.
Kriz, siyaseti de etkileyecek.
Başarısı - yazının başında belirtildiği gibi - nispi.
Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr