1980 öncesiydi.
Bir politikacı dostumla konuşuyorduk.
Duyarlı bir konu anlatıyordu.
"Şimdi bir şey söyleyeceğim ama konuştuğumuz telefon mutlaka dinleniyordur.
Yüz yüze geldiğimizde anlatırım" dedi ve dinleyenler için pek de hoş olmayan birkaç kelime söyledi.
İşte o anda hiç unutamayacağım bir şey oldu.
Telefonda bir erkek sesi araya girdi:
"Beyefendi böyle konuşmanız ayıp oluyor.
Biz de burada görev yapıyoruz" dedi.
Teknoloji
Bu, o yıllarda kullanılan çok ilkel bir dinleme yöntemiydi.
Kaçak elektrik hattı alırcasına, o telefon hatlarından bir çıkma yapıp, paralel kuruluyordu.
O yüzden...
Hem dinleniyorduk... Hem de yukarıda yansıttığım gibi dinleyen, araya girip konuşmaya katılabiyordu.
Şimdi ise teknoloji müthiş gelişmiş.
Akit Gazetesi'ndeki sütununda
Abdurrahman Dilipak son gelişmeleri anlatıyor.
Yazısı üzerine konuştuk.
Almanya'daki
"Güvenlik Fuarı'ndan gözlemlerini yansıttı.
Başka uzmanlarla da, örneğin
Hürriyet Gazetesi'nin yöneticilerinden
Fizik Mühendisi Metin Kalkavan ile de konuştum.
Şu sonuca vardım ki,
"Türkiye dinleniyor."Sabit telefonlar ya da cep telefonları mutlaka belirli telekom santrallerinden geçiyor.
O santraller, büyük bir kulağın iletişim noktaları.
Dinlenmekten çekinip telefon kulübelerinden, postanelerden telefon açanların da, eğer çevirdikleri numaralar mimlenmiş ve bilgisayara kaydedilmişse kurtuluşları olmadığını belirtmeliyim.
Ses analiz cihazları devreye giriyor.
Ve bilgisayar hafızasına daha önce kaydı girmiş bir ses ise otomatik saptanıyor.
Banda alınıyor.
Binlerce anahtar kelime bilgisayarlara yüklenmiş.
O kelimelerin geçtiği konuşmalar banda alınıyor.
Yüz metre öteden lazer ışınları pencere camına odaklandığında, içerideki ses titreşimleri algılanarak anında bilgisayar ekranında deşifre oluyor.
Daha pek çok dinleme teknolojisi örneği var.
Hukuk boşluğu
Türkiye'de özel yaşam ve haberleşmenin gizliliği,
Anayasa ile korumaya alınmış.
Ama...
Dinleme eylemini cezalandıran madde yok.
İşte şimdi bu müeyyideler getiriliyor.
ABD'de,
Almanya'da,
Fransa'da hukuk düzenlemeleri yapıldı.
Kısacası...
Yargıç kararıyla dinleme mümkün.
Ayrıca çok büyük ve yakın bir tehlikeyi önlemek üzere, mahkeme kararı için zaman yoksa böyle yapılan dinlemeler olabiliyor.
Kişinin anayasal haberleşme özgürlüğünün ihlali ile elde edilen kamu yararı arasındaki dengeler de araştırılıyor.
Kuşku nedeniyle yapılan dinlemeler, mahkeme kararı ile bile olsa, daha sonra ilgili şahsa bildiriliyor.
Şahıs, masumsa tazminat davası açabiliyor.
Kutsal özel yaşam
Ama...
En önemlisi, toplumun kendi haklarına sahip çıkışıdır.
Sivil demokratik kitle örgütleri, dinlemelere karşı mücadele veriyor.
Örneğin
Elektronik Özel Yaşam Bilgi Merkezi ve Elektronik Sınırlar Vakfı gibi.Bunlar ve benzeri kuruluşlar, kişisel gizlilik haklarını ihlal eden uygulamalara karşı kamuoyunun sesi ve vicdanı.
Ayrıca...
Sadece şahıslar değil, ticari ve sanayi kuruluşlar da, kurum sırlarının rakipler tarafından öğrenilmesi tehlikesine karşı örgütlenmişler.
Özel telefon şirketleri de, dinlenmeyi önleyecek teknik yatırımlara yönelmişler.
Telefonların yanında dinlemeyi önleyen dekoderler, telefonun dinlendiğini gösteren alarm aparatlarını promosyon olarak sunuyorlar.
Telefon şirketleri arasında
"Özel yaşamınızın gizliliği bizimle mümkün" gibi reklam kampanyaları yapılıyor.
Türkiye'de de insanlarımız bütün temel hak ve özgürlükler gibi özel yaşam gizliliğine de sahip çıkmalı.
Türkiye elbette tıpkı diğer çağdaş ve uygar ülkelerde olduğu gibi çerçevesi iyi çizilmiş bir hukuk düzenlemesiyle, gereğinde dinleme de yapacak, izleme de...
Hukuki düzenleme, kişilik hakları ile devletin yüksek yararlarını dengeleyecektir. Polisin daha huzurla görev yapmasını ve haksız yere yıpranmasını önleyecektir.
Dinlemelerin amacından saptırılması ve yozlaştırılması yolları tıkanacaktır.
Hukuk devletinin gereği budur.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr