Türkiye’de “tokalaş-mak” dediğimiz “el sıkışmanın” tarihçesi ilginçtir.
Anlatayım:
‘Savaşın kılıçlarla yapıldığı yüzyıllarda şövalyeler “konuşmak” için karşı karşıya kaldıklarında birbirlerinin ellerini tutarlardı.
Konuşmaları boyunca tokalaşmak pozisyonunda- böyle el ele kalırlardı.
Sebep...
“Ansızın ikisinden birinin sol kalçası üzerinde sallanmakta olan kılıcına el atmasını ve kınından çıkarmasını önlemekti...”
Zaman içinde bu bir geleneğe dönüştü.
Kılıçlar olmadan da erkekler karşılaştıklarında birbirlerinin ellerini sıkarak (tokalaşarak) selamlaşmaya başladılar.
Ayrılırken de aynı ritüelle vedalaşır oldular.’
.........................
Koalisyon turlarının ilkinde Davutoğlu, diğer iki liderle el sıkışırken bu “tarihçeyi” hatırladım.
Siyasetin uygar görüntüleriydi.
“Düşmanlık” değil “rekabet.”
Kılıçlar kınında.
........................
Şeklin ötesinde “içeriğe” gelince...
Matematikte çok bilinmeyenli denklemler tek tek eksiltilerek sonuca gidilir.
Siyasetin nabzını iyi tutan Ankara büromuzdan Önder Yılmaz’dan aldığım bilgilere göre “Ak Parti - MHP ortak hükümeti” için olasılık yüzde 10. En fazla yüzde 20...
Yani...
“AK Parti’ye ne içeriden, ne dışarıdan destek veririz” açıklaması eksiltilen ilk bilinmeyen.
Dünkü Davutoğlu, Bahçeli görüşmesinden sonra denklemden “MHP’yle ortaklık seçeneği” de elendi.
Geriye “AK Parti - CHP” koalisyonu için bir şans kaldı.
Pek de fazla olmamakla beraber bu şansa kapı aralık.
Bahçeli’nin kapalı kapılar ardında Davutoğlu’na -duyumlara göre- söyledikleri hayli net.
Özetle şöyle...
- 7 Haziran seçimlerinde halk bize “ana muhalefet” görevi verdi.
- Hükümeti CHP veya HDP ile kurarsanız Meclis çoğunluğunu sağlayabilir güven oyu alabilirsiniz.
- CHP’yle ortak hükümet kurarsanız “toplumsal yarılma” önlenebilir/giderilebilir. Çünkü AK Parti ve CHP farklı kutuplarda. Toplum bu kutuplara çekilerek yarılmakta.
Bizim şartlarımız arasında yer alan “çözüm sürecinin noktalanması” CHP’nin de katıldığı bir görüş değil.
Bu konuda anlaşabilirsiniz. (MHP “bölge insanın haklarının yükseltilmesi ve yaygınlaştırılması ama halkla terör, örgüt ve de onların uzantısı olan partinin ayrıştırılması yoluyla çözüm” görüşünde.)
- “17-25 Aralık dosyalarında sonuna kadar gidilmesi ve Cumhurbaşkanı’nın Anayasal sınırlara çekilmesi” de MHP’nin ön şartları.
......................
CHP olmazsa bilinmeyenlerden üçüncüsü de düşmüş olur.
Bu kez “seçimlerin yenilenmesi” bilinmeyenine gelir sıra.
Ne zaman?
Sonra diğer bilinmeyen.
Hangi hükümetle?
Anayasa’ya göre “Meclis’teki her partinin milletvekili sayısı oranında temsil edildiği bir seçim hükümetiyle mi?”
MHP asla “HDP’yle aynı hükümette yer almamak” kararlılığını sürdürürse bu bilinmeyen de düşer.
O zaman...
Son bilinmeyen aslında “çözüm” haline gelir; “AK Parti azınlık hükümeti...”
Hani Binali Yıldırım’ın daha aylar öncesinden dile getirdiği “AK Parti azınlık hükümetiyle seçimlerin yenilenmesi...”