BAŞBAKAN Erdoğan’ın “Suriye” sorununda koyduğu tepkiye de “empati” yapmak gerek.
Dış tehlike halinde bir ulusun, iktidarı, muhalefeti, medyası, sivil toplum kuruluşlarıyla omuz omuza bir görüntü vermesi gerekir.
Başbakan Erdoğan “Esad ile dayanışma” gibi tavırlara bu nedenle reaksiyon gösteriyor.
Haksız değil.
Dış politikayı “eleştirmek” başka Türkiye’nin dış politikasıyla “yol ayrımı yapmak” başka.
Birincisi “fikir özgürlüğüdür...”
İkincisi ise “eleştiri hakkını Türkiye’nin zaafı çizgisine taşımaktır.”
ABD ÖRNEĞİ
BAŞKANLIK sistemiyle yönetilen Amerika’da Temsilciler Meclisi ve Senato’da muhalefet genellikle çoğunluktadır.
Bu durum, başkanın yönetimini gerekirse “kilitlemek” gücünü gösterir.
Ama...
ABD parlamento geleneklerine göre ulusal yarar olan duyarlı ve önemli sorunlarda muhalefet de iktidarla birlikte oy kullanır.
Özellikle ABD için “yakın ve ciddi tehlike oluşturan” tehditlere karşı muhalefet, medya, STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşları) iktidara (Beyaz Saray iradesine destek verir.)
Bu, toplu tavır dış tehdide karşı ulusal bütünlük gösterisidir.
“Caydırıcı” güçtür.
Türkiye’ye dönelim...
Daha bir jet uçağının düşürülmesi karşısında bile Türkiye bir bütünlük gösterememişse olası bir sıcak çatışma için hangi izlenim veriliyor?
“Eleştiri” elbette muhalefetin ve medyanın özgürlüğüdür.
Hakkıdır...
Hatta ABD’nin bile “Suriye politikasında yüzde 90 Türkiye’yle örtüşüyoruz ama yüzde 10’luk bir ayrılık var.
O yüzde 10’da Türkiye’nin abartılı tavrı olduğunu düşünüyoruz” mesajı eleştirilere esin vermekte.
KOLEKTİF ONUR
NE var ki...
Türkiye büyük devlettir.
Daha 100 yıl önce bir eyalet konumundaki Suriye’nin Türk jetini düşürmüş olması bu ulusun onuruna karşı bir kalkışımdır.
İktidara değil tüm Türkiye’ye...
Kimileri için sarkastik bir gülümseyiş olsa da benim sevdiğim söylemle “Edirne’den Ardahan’a olay hepimizin onur konusudur.”
Ortak seslerden bir tel kopukluğu dış tehdidin elini güçlendirir.
1960’lı yıllarda koalisyon hükümetinin başbakanı İsmet Paşa Washington’daydı.
Muhalefet, İsmet İnönü hükümetini düşürmek için “gensoru” önergesi vermişti.
Kıyamet kopmuştu.
CHP ağırlıklı ortak hükümet düşecek diye değil bu önergenin Türkiye başbakanı yurtdışındayken verilmiş olmasınaydı tepkiler.
İnönü, orada Türkiye için görüşmeler yapıyordu.
Nasıl “düşürülmüş”, Amerikalıların deyimiyle artık yetkisi kalmamış “topal ördek” durumuna düşürülürdü Başbakan!..
Suriye sorununda durum çok daha ciddi.
1960’lı yılların CHP’si -2012 yıllanın CHP’siyle iktidar kartları farklı elde olsa bile- tutarlı olmalıdır.
Genel çizgi “Suriye sorununda bazı türev görüşlerimiz olsa bile Türkiye’nin ana çizgisindeyiz” tavrı önemlidir.
Sadece düşürülen jet uçağımız ve şehit iki pilotumuz için değil bu satırlar...
Çok yakında Türkiye bunun karşılığını verecektir, o onursal karşılığın arkasında omuz omuza saf tutacağımızın mesajının şimdiden verilmesidir amaç.