Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Seçilmiş Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ahmet Davutoğlu’nu “halef” göstermesi yorumlarının “ortak paydası” şöyle:
“Erdoğan’ın, Davutoğlu izdüşümüdür.”
Acaba, gerçekten öyle mi?
Aralarında görüş karşıtlığı hiç olmamış mıdır?
Özellikle çok ciddi devlet kararlarında...
.........................
Zaman zaman radikal karşı görüşleri olduğunu dinledim/okudum.
Örneğin...
ABD’nin ikinci Irak savaşı öncesinde planı Güney’den ve Kuzey’den Bağdat’ı kıskaca almaktı.
ABD’nin Irak topraklarına Kuzey’den girişi Türkiye üzerinden olacaktı.
O sırada Davutoğlu, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün Dışişleri Başdanışmanı’ydı ve ABD’nin Irak’a Türkiye üzerinden girmek projesini yanlış buluyordu.
Davutoğlu’na göre yüzyıllardır Türkiye ne İran’la savaşmıştı ne de Arap ülkeleriyle.
Eğer kara harekâtında ABD Silahlı Kuvvetleri’ne Irak’a girmek için sınırlarını kullandırırsa, kendi limanlarını, sınırın bu tarafında kurulacak lojistik üslerini kullandırırsa ve hele Türk birlikleri de Kuzey Irak’a konuşlandırılırsa bu tarihi bir hata olurdu.
İslam milletleri ve Ortadoğu’daki Arap ülkeleri, bir Arap ülkesi olan Irak’a karşı bu düşmanca tavrı zihinlerine kazıyarak kaydedeceklerdi.
Orta ve uzun vadede yüzyılların inşa ettiği Türk algısı ağır yara alacaktı.
Erdoğan o sıralarda başbakan değil, AK Parti Genel Başkanı’ydı.
Ama...
Hükümet politikasında elbette söz sahibiydi.
Erdoğan ise Amerika’nın sınırlarımızdan Irak’a geçiş yaparak Saddam kuvvetlerini Kuzey’den de vurmasından yanaydı.

Haberin Devamı

1 MART TEZKERESİ’NİN SIRRI
Zaten 1 Mart tezkeresi aslında önceleri gizli tutulan bir anlaşmanın ikinci aşamasıydı.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell görüşmelerde, Türk tarafının “Meclis’ten tezkereyi geçiremeyebiliriz” uyarılarına karşılık şöyle bir öneride bulunmuştu:
“Süreci iki aşamalı yapalım.
Birincisinde ilk tezkere geçsin. Limanlarınızı, yollarınızı bu harekâtın lojistiği için genişletelim, güçlendirelim.
Güneydoğu’da üsler için topraklar kiralayalım. Bu arada Türkiye de ikinci aşama olan ve sınırlarınızdan Irak’a girmemiz için ama Meclis’e sunulacak ikinci tezkereye psikolojik ortama geçer.”
Ona “İlk tezkereyi geçiririz, limanlar, yollar tarafınızdan yapılır ama ya sınırdan geçişe izin veren tezkere Meclis’te takılırsa ne olacak? İlişkilerimiz bu yüzden zorlanabilir” denildiğinde Amerikan tarafının cevabı ilginç:
“İlişkilerimiz bozulmaz. Demokrasinize saygılıyız. Bir şey kaybetmez, tersine kazanırsınız, limanlarınız ve yollarınız bütçenizden bir harcama yapılmadan yenilenmiş olur.”
.........................

Haberin Devamı

Bu konuşmanın tutanakları Dışişleri Bakanlığı arşivinde duruyor.
Ancak...
1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmeyince Amerika “Türkiye tarafından aldatıldığını” öne sürerek lav püskürdü.
Sanki iki tarafın bakanlıkları arşivlerinde o tutanak satırları yokmuş gibi!..

İKİ PENCERE
Yazının başına dönelim.
Aradan zaman geçti ama gerek Erdoğan, gerek Davutoğlu fikirlerini değiştirmedi.
Erdoğan TV ekranında “1 Mart tezkeresi Meclis’ten geçmeliydi. Geçseydi bugün çok farklı olurdu” dedi. (Kuzey Irak’ta ve Türkiye’nin Güneydoğusundaki koşulları kastediyor. G.C)
Davutoğlu da “tezkere karşıtı” görüşünü sürdürmekte.
Sonuç...
“Cumhurbaşkanı Erdoğan ne derse Başbakan Davutoğlu anında bunu yapar” önyargıları için bir başka pencere açtım.
Ancak...
Bir hatırlatma daha.
Böyle temel bir konuda görüş karşıtlığına rağmen, Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olunca Davutoğlu’nun “başdanışmanlık” görevi devam etti.
Sonrasında da Davutoğlu’nu kendine “halef” gösterdiğine tanık oluyoruz.
Bu da bir başka pencere.
.........................
Gürkan Zengin’in “HOCA” kitabında ayrıntıları yer alan bu ve başka ilginç yakın tarih sayfalarını gerektikçe yansıtacağım.