Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erivan'a davet edilmesi ve bu daveti kabul ettiğini açıklaması tarih kavşağıdır.
Türkiye-Ermenistan milli takımlar futbol maçı, böylece yeşil sahayı çok aşan bir siyasi çerçeveye oturdu.
Ancak... İyimserlikte gene de ihtiyatlı olmak gerek.
Bunun bir örneğini Erivan'da, volkanik taşlarla yapılmış tarihi başkanlık binasında dönemin Cumhurbaşkanı Koçaryan ile yaptığım söyleşi sürecinde yaşadım.
11 Haziran 1998 Perşembe günkü Milliyet'in manşetindeydi konu. Yeni Başkan Koçaryan, daha önce Karabağ'da Azerilere karşı çarpışan ve o coğrafyayı işgal eden Ermeni güçlerinin eski komutanı... Sert mizaçlı bir Ermeni milliyetçisi olarak tanınıyordu. Tedirgindim.

Haberin Devamı

Erivan Başkanlık Köşkünde...

Yıl 1998... Erivan'da Başkan Koçaryan'la söyleşi...

‘MÜTTEFİK BİLE OLABİLİRİZ’ 
Cumhurbaşkanı Koçaryan'ın söylediklerini kelimesi kelimesine şöyle yayımlamıştım:
İlişkilerimizin hiçbir önkoşula dayanmaksızın geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ama... Bu, "Ermenistan'la Türkiye arasındaki sorunları, örneğin 1915'i tartışma gündemine getirmeyelim" demek değildir.
Aramızda sorun varsa bunları görüşelim.
Ortak tarihimizde aynı tarih olaylarına Türkiye'nin bakış açısı farklı, Ermenilerin bakış açısı farklı. Biz "soykırım" diyoruz, Türkiye başka şekilde düşünüyor.
Aramızda yıllardır süren gerginliğin bir nedeni, bu farklı gö-rüştür. Demek istediğim, bir masaya oturursak belki biz Türkiye'yi ikna ederiz... Belki de Türkiye bizi ikna eder. Bir şekilde birbirimizi anlar, bir ortak dil buluruz.
Hatta Türkiye ve Ermenistan, müttefik bile olabilir.
Şunu da belirtmek isterim ki, ben bu konunun konuşulmasını bir önkoşul olarak söylemiyorum.
Koçaryan'la bu söyleşimiz yayımlandıktan sonra Ankara'da yankılar yaptı.
Beni arayarak ek bilgi isteyen yönetimdekilerden Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki buzulun büyük ölçüde eriyebileceği izlenimini almıştım.

DARBE 
Yukarıdaki satırlarda yansıttığım "Türkiye-Ermenistan" arasındaki bu bahar havasını birden don vurdu.
Nedenini sonraları sızan bilgilerden değerlendirdim.
Meğer, Erivan'a gittiğim süreçte Ermenistan ve Azerbaycan arasında "çok güvenilir kişiler, çok gizli, çok özel" görüşmeler yapmaktaymış.
Türkiye de bunu biliyormuş.
Türkiye'nin Ermenistan'la ilişkilerindeki Azerbaycan ipoteği böylece kalkmak üzereymiş.
Benimle yapılan röportaj, Türkiye'de olumlu bir psikolojik ortam yaratmak amacını güdüyordu herhalde... Fakat... Ansızın, bu yakınlaşmalara kesinlikle karşı olan "Taşnak radikalleri" Ermenistan Parlamentosu'nu basarak darbe girişiminde bulundular.
Koçaryan, parlamentoya giderek darbecilerle kapalı kapılar ardında konuşmuş ve anlaşmıştı.
İyi hatırlıyorum... Medyaya bu olay yüzeysel olarak yansımış, üzerinde durulmamıştı.
Oysa... Darbe girişimi amacına erişmiş, Koçaryan'dan Azerbaycan'la gizli görüşmelerin durdurulması ve Türkiye ile bu yakınlaşma girişimlerinin buzluğa konulması güvencesi koşuluyla darbeciler geri çekilmişti. Cumhurbaşkanı Gül'ün bu seyahatinin cesurca ve yararlı olacağı inancındayım.
Şu adımlarda bir sonuç alınamasa bile dünya kamuoyuna ve yeni gelecek ABD iktidarına "daha ılımlı ve yapıcı bir Türkiye" vitrini çizecektir. Fakat... Radikal Taşnakların ve onların iplerini tutan diyasporanın bu yeni ortamı da kundaklamak için gene tezgâhlar kuracağından kuşkuluyum.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yalanlansa da, katil Asala'dan Varujyan Garbisyan'ın statta protokol koltuğunda Cumhurbaşkanı Gül'ün birkaç metre ötesinde oturacağı bir düzenleme girişimi iddiaları ilk işaret...

Haberin Devamı

MELİH GÖKÇEK'TEN AÇIKLAMA 
Türkiye'de belediyeye ve kamuya ait sosyal tesislerde içki yasağı uygulamasını gösteren haritayı yayımlamış ve bazı örnekleri sıralamıştım.
Yüzlerce uygulama arasındaki 3 mekân için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek aradı ve "Kuğulu Park'ın Çankaya Belediyesi alanı olduğunu, Abdi İpekçi ve Güven Park'ta ise büfe ya da bir başka tesis olmadığını" söyledi.
Bu açıklamayı yansıtıyorum.