Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BUGÜNLERDE dolaşan “derin fısıltılara” göre “genel seçimlerin öne alınması” seçeneği konuşulmakta.
Yerel seçimlerle, genel seçimlerin bir arada yapılması formülü ihtimaller arasında.
AK Parti adına hesapları şöyle sıralanıyor:
1Gezi olaylarıyla başlayan süreçte “erken seçimin ilanı” ortamı değiştirir.
“Nasıl olsa sandıklara daha çok var, demokratik sivil itaatsizlik gösterileriyle, diğer yüzde 50’nin iradesini ortaya koyalım” düşüncesi “siyasal irademizi sandıklara yansıtalım” seçeneğine evrilir.
2 Cumhurbaşkanı seçimine aday olmadan önce Başbakan Erdoğan kendi liderliğinde, kendi karizmasıyla genel seçimleri yapmış olur.
Numan Kurtulmuş ya da bir başkasının liderliğinde seçime gitmek mi, yoksa Erdoğan’lı bir seçim kampanyası mı?
Siyaseti biraz okuyabilen herkes elbette bu ikinciyi işaret eder.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ

ERDOĞAN öncülüğünde bir seçim kampanyasıyla AK Parti’nin oy çıtasını yüksek tutmanın yanı sıra, Erdoğan, Çankaya yürüyüşüne adım atmadan önce, Meclis gurubuna kendi güvendiği isimleri seçtirmiş olur.
Belki de -bir olasılıkla- bu çifte sandık projesini, yerel seçimle değil, Cumhurbaş-kanı seçimiyle birlikte hayata geçirir.
Top yuvarlak, sandık köşelidir, ikisinde de “garanti” yoktur ama -o hesaplara göre- Erdoğan, Meclis grubunu kendi güvendiği isimlerle oluştururken, aynı gün Cumhurbaşkanı seçilir.
Kampan-yaları birlikte ve kendi yürütmesi, hesaba daha bir uymakta.
Cumhur-başkanı Abdullah Gül’ün de olası bir nöbet değişimi için 2015 genel seçimlerini bekleme zorunluğu ortadan kalkar.
.............................
Bu modelin ayaklarından biri, “AK Parti milletvekillerine üst üste 4’üncü kez seçilme yasağının bir defaya mahsus askıya alınmasıdır.”
Aksi halde...
AK Parti milletvekilleri çoğunluğunun “bir daha seçilememek engeli” önlerindeyken “erken seçim” için oy vermeleri zor.
...............................
“Böyle olacak” diye bir iddiam yok ama derinlerde konuşulan olasılıklar da görmezden ve duymazdan gelinemez.
Her şey bir yana “seçim seçeneğinin dolaşıma sokulması” bile tansiyonu düşürecek bir “sakinleştirici” reçetesidir.
Muhalefet partileri de Türkiye’yi erken seçime götürecek bir sürecin, kendilerine “yarar” mı, “zarar” mı getireceğini göz önüne alacaklardır.
..............................
AK Parti’ye karşı “dirsek temasları” süratle “omuz omuza” gelmeye doğru evriliyor.
Erken seçim bu dayanışmaya da fren etkisi yapabilir.
Her parti sandıklar için kendi başının çaresine bakar.
.............................
Sonuç...
Demokrasilerde elbette çare tükenmez. Seçim -zamanlaması iyi yapılırsa- temiz havanın içeri gireceği penceredir.
Fakat...
“Erken seçim” iradesi kadar -ya sandıklardan beklenen sonuç çıkmazsa- olasılığı da dikkate alınması gereken “risktir.” Bu da demokrasi oyununun bir kuralıdır.

Haberin Devamı

PALALI DEMOKRASİ

Haberin Devamı

Türkiye’nin siyasi tarihinde “lakabı” olan dönemler vardır.
Örneğin...
* “Jandarmalı” demokrasi.
* “Açık oy, kapalı tasnif” seçimler. (1946)
* “Odunu aday göstersem seçtiririm” seçimleri. (Söylem merhum Menderes’e aittir.)
* “Milli Birlik Komitesi vesayetindeki” seçimler. (27 Mayıs’tan sonraki seçimler.)
* “Konsey onaylı” seçimler. (Adayların ve bazı partilerin seçime girmelerinin kumandanlarca veto edildiği seçimler. 1983)
..............................
Bu önümüzdeki süreç üzerine de “palalı demokrasi” etiketi yapışmasın.
Olayın kendisi kadar “başka palalılara misal olması” ihtimali utanç ve kaygı verici.

Haberin Devamı

MURSİ’YE ‘ÖTEKİ’ TARİH

MURSİ darbeyle devrilmeden önce “Mısır’da derhal seçim” ilan etseydi, asker müdahalesini önlemiş olur muydu?
Sanıyorum, “evet...”
Askerin elinden “müdahale gerekçesini (!)” böylece alabilirdi.
Sandık “demokrasinin bağışıklık sistemidir.”
Oylar “antikorlardır.”
Merhum Menderes gençler sokaklara, meydanlara döküldüğünde “derhal seçim” açıklaması yapsaydı, belki de 27 Mayıs 1960 ihtilali olmayacaktı.
20 yıl sonra, Meclis’in 2 büyük partisi AP ve CHP de oluk oluk kan akarken “seçime” gitselerdi, 12 Eylül 1980 ihtilalini önleyebilirlerdi.
Demokrasinin bağışıklık sistemini iş işten geçmeden devreye sokmak bazı netameli süreçlerde gerekli olabilir.
..............................
Öyle anlaşılıyor ki, Mursi “askerin darbe yapabileceğine” inanmamış.
Darbenin barut dumanları dağılırken Kahire’den gelen “kulis istihbaratı” bunu gösteriyor.
Hatta ABD’nin “darbe uyarısı” ve “1 saatiniz kaldı” gibi alarmları bile etkili olmamış.
Aralarında “mother ABD (Amerikalı anne) böyle buyuruyor” diye dalga bile geçmişler.
Ankara’ya gelen “özel istihbarat” da “askerin darbe yapacağına ihtimal vermeyen” bilgilermiş. Geçiyorum...