METRO-POLÜN 7 Haziran’dan hemen sonra yaptığı araştırmaya göre “seçim yenilenirse sonuçlar değişmez...”
Elbette daha seçmenin oy kararları sıcaklığını korurken “değişir” iddiaları pek de gerçekçi olamaz.
Ama...
Başkanlık divanı oluşur, Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı Davutoğlu’na “yeni hükümeti kurma görevini” verir ve Davutoğlu’nun parti liderlerine turları birbirini izlerse “seçmen psikolojisi” değişmeye başlar.
Hele...
“Nafile turlar” denilen ve sonuçsuz kalan, bıktırıcı görüşmeler bu psikolojiyi daha da tetikler.
Yeni seçmenin hiç de azımsanmayacak gençlik kesimi zaten “geçmişin koalisyon hükümetleri” travmasını yaşamamış.
Hatta...
“Tek parti iktidarıyla partilerin ortak hükümeti arasında bir farkın da -tam- bilincinde olduğu” söylenemez.
Belki...
Başbakan Davutoğlu’nun seçim kampanyasını “Oyunuzu bize verin, yoksa koalisyon hükümetleri gelir” mesajına odaklaması bu yüzden yeterli etkiyi göstermedi.
Genç seçmen “koalisyonların sorunlarından” habersiz.
Daha üst yaş grupları ise bu travmayı yaşamışlar ama artık izleri hayli hafiflemiş.
“Silinmiş” bile denebilir.
Bu durumda “AK Parti’yi iktidar yapın yoksa koalisyon umacısı gelir, sizi ham yapar” kürsü söylemleri havada kaldı.
..........................
Ama...
Nafile turlar uzar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan 45 gün süre dolduğu halde hükümet kurulamamışsa, ülkeyi “yeniden” seçime götürme kararı alırsa oy zeminlerinde titreşimler, sarsıntılar hissedilir hale gelebilir.
Ekim veya kasımda demokrasilerin siyaset jargonuyla “topal ördek” denen sadece seçime kadar durumu idare edecek zayıf bir hükümetle yaz ayları geçirildiğinde, seçmen “iki el bir baş için” değil yeniden düşünmeye başlar.
O bir tek oyunu akıl terazisinde tartar.
Ve...
Sandığa gidilirken oy heyelanları olabilir.
......................
AK Parti için bu heyelanlardan kazançlı çıkmanın önemli bir koşulu var.
“1- Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve gerek Davutoğlu’nun -samimiyetle / samimiyetlerine inandırarak- hükümet kurulması için ciddi gayret gösterdikleri kanaatini vermeleri...
2- Türkiye’yi yeniden seçime götürerek tek başına iktidar olmak amacıyla oyalama ve zaman geçirmeye odaklı -patinaj- siyaseti yapmadıklarını göstermeleri...”
.......
Birinci halde AK Parti oylarında 1-2 puan veya bir tık fazlasıyla dönüş olabilir.
İkinci halde ise bu olasılık daha da ivme kazanır.
Ancak...
Bu ikinci halde, seçmene yeterli inanç verilememişse, “oyalama, zaman kazanma” taktikleriyle topluma “Bakın gördünüz AK Parti’nin tek başına iktidar çoğunluğunu elde edememesi halinde siyaset nasıl da karışıyor, düğüm düğüm oluyor, iyisini kötüsünü koyun kenara, bir hükümet bile kurulamıyor” mesajı yüklenen “algı operasyonu” şüphesi oluşursa faturası AK Parti’ye kesilir. AK Parti bedelini öder.
Aynı şekilde diğer siyasi partilerin de “işi yokuşa sürdükleri bir ortak hükümet kurulmasını ayak oyunlarıyla engelledikleri” izlenimi oluşursa onlardan da sandıkta bedeli tahsil edilir.
.......
Sonuç...
Şimdiden yapılan kamuoyu araştırmaları ekim ya da kasımda yapılacak -olası- seçim tekrarına ölçüt değildir.
Ama...
“Seçim sonuçlarının tahlilleri, AK Parti’nin hangi nedenlerle ve hangi oranlarda oy kaybettiğinin” önemli referansıdır.
AK Parti ve diğer partiler -olası- bir erken seçimde bunları dikkate almalılar.