Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

12 Haziran seçimlerine 6 gün kala 7’nci Cumhurbaşkanı Kenan Evren savcı tarafından sorgulandı.
“30 yıl önce ihtilal yapmış olmak” gerekçesiyle sorgulama ve hakkında dava açılıp açılmayacağı belirsiz.
Ancak...
Anayasa’nın 12 Eylül’ü yapan komutanlara dokunulmazlık zırhı giydiren geçici maddesi son referandumla kaldırılmış olsa bile dava olasılığı karşısında “zamanaşımı” engeli hukukçuların genel kanısı.
Zaten...
Savcının, “ciddi sağlık sorunları olan 94 yaşındaki Evren’i” sorgulaması, onun yargılanmasına değil, olayın “siyaset gösterisine” dikkatleri çekiyor.
Referandumun üzerinden bunca yıl geçti.
Elbette yargının bağımsız siyasi görüşlerde tarafsız olması kuraldır. Gene de ifade almak için savcının seçimlere 6 gün kala Evren’in kapısını çalması ilginç.
.......................
Referandumda başta 12 Eylülcülere hesap sormak olmak üzere, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla komutanların, savcıların, hâkimlerin önlerine çıkarılmaları, çoğunun tutuklanmaları AK Parti’ye önemli sayılabilecek oy getirisi sağlamıştı.
Normalde yüzde 47-48 gibi görünen AK Parti oylarında 10 puanlık sıçramada bir kısım laik, demokrat, askeri vesayete tepkileri yüksek, 12 Eylül ihtilal yönetimi sürecinde mağdur olmuş kesim oyları vardı.
Araştırmaların ortaya koyduğu bu sonuç, 12 Haziran seçimleri öncesine de yol haritası mı çiziyor?
Sadece Evren’in sorgulanması değil, 12 Haziran’a çok yaklaşıldığında Hava Kuvvetleri Komutanı olacağına neredeyse kesin gözüyle bakılan Harp Akademileri Komutanı Hava Org. Bilgin Balan ve Hava Harp Okulu Komutanı İsmail Taş Paşa’nın da Balyoz kapsamına alınması ve sorgulanarak tutuklanması ilginç bir zamanlamada örtüşme kuşkusunu veriyor.
O kadarla da kalmayacağının işaretleri alınmakta.
Şimdi de “Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi sürecinde askerin baskı yaptığı” ve “dönemin Genelkurmay Başkanı em. Org. İlker Başbuğ’un bu baskıdaki öncü rolünü kanıtlayacak belge olduğu” yolundaki haberler medyaya düşmekte.
“Anayasa Mahkemesi’yle dirsek teması olduğu ve AK Parti’nin kapatılacağı, Gül, Erdoğan, Arınç’tan birinin Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde askerin müdahale edeceği” iddialarını yansıtan haberlerin devamı da medyaya düştü.
“Başbuğ ve onunla birlikte dönemin bazı komutanlarının sorgulanacağı, belki de tutuklanacağı” havası estiriliyor.
.......................
Bunların hepsinin birden seçim öncesinin haftalarına rastlaması, rastlantı mı?
“Derin hesaplar var, rastlantı falan değil, bunlar planlı” gibi bir iddiam yok.
Hukukçu kimliğimle kanıtsız kanıya varmam.
Fakat hukuk dahil bilim kuşku üzerine yükselir.
O nedenle şöyle diyorum:
“Rastlantı ya da değil” 12 Haziran’da AK Parti oylarına, son referandumda olduğu gibi bir kısım laik, demokrat, askeri vesayete tepkileri yüksek 12 Eylül ihtilal yönetimi sürecinde mağdur kesimden yüzde 10’u bulan oy desteği gelecek mi?
Önümüzdeki pazar göreceğiz.
.........................
Yarı yüzyılın eşiğindeki gazetecilik yaşamımın en ilginç seçimine tanık oluyorum.

Haberin Devamı

MAHALLE BASKISI
Önceki hafta sonu Bodrum’daydım. Bütün randevular 12 Haziran sonrasına veriliyordu.
Bodrum’a göç etmiş olanların dışında herkes İstanbul’a dönüyordu.
Üzerlerinde seçim günü Bodrum’da olmayı akıllarından bile geçiremeyecekleri bir mahalle baskısı oluşmuştu.
“İstanbul’a git ama sakın sandığa gitmemezlik etme” uyarıları bu mahalle baskısına eşlik ediyordu.
Aynı baskı İstanbul’da da sürüyor.
Herkes birbirini yakın markaja almış durumda.
Tembellik edip sandığa gitmemek ne mümkün!
AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olma ihtimalinin çok ağır bastığı biliniyor ama bu gerçek muhalif partilere oy vermek kararlılığını kırmıyor.
Demokrasinin güzelliği sadece sandıkların kurulması değil farklı görüşlerin sandıktan çıkabilmesi ve Meclis’e yansıyabilmesi.
Herkesin yaşam tarzını özgürce sürdürmesini engelleyecek “başörtüsü” ya da “alkollü içki” eksenlerinde dünyayı tersine çevirmeye kalkışan “mahalle baskıları” demokrasiye katkı yapmaz, tam tersine demokrasiden bir şeyler eksiltir.
Ama...
Başı örtülü veya açık...
Mantolu veya şortlu...
Alkollü içki kullanmayan veya birkaç tek atmayı seven...
Sünni, Alevi, Hıristiyan, Musevi bu ülkenin vatandaşlığını yüreğinde hisseden...
Türk, Kürt hepimizin ortak paydamız demokrasi ve sandıklara giderek hür irademizle oylarımızı kullanmak olmalıdır.
Bu anlamda Türkiye “en büyük mahalle...”