Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Gazi Orduevi’nde Genelkurmay Başkanı Org. Özkök’ün "duyarlı" açıklamalarından sonra düşündüm:
"Abdullah Gül ve R. T. Erdoğan yarın sınav verecekler. Eğer Org. Özkök’ün sözlerine gerilimi tırmandırarak tavır koyarlarsa AKP - asker ilişkilerinde vazo kırılır."
Gerçekten...
Org. Özkök’ün özellikle "son YAŞ kararlarını imzalamakla beraber, Gül ve Gönül’ün muhalefet şerhiyle, Hükümet irticaı cesaretlendirmiştir" anlamındaki iddiası, gecenin gündemine gülle gibi oturmuştu.
Bu söylem olağan süreçte bile hükümet asker ilişkilerinde fay kırığı oluşturabilirdi.
Hele...
Kuzey Irak’ta savaşın eşiğindeyken hükümet ve Silahlı Kuvvetler arasında "diyalog kopukluğu" riskliydi.

Dün AKP’den gelen sesler, kaygıların altını çizerek koyulaştırmadı.
Şöyle ki...
AKP Genel Başkanı Erdoğan "dış gezide olduğunu ve Türkiye’nin iç politika konularının, Türkiye’de konuşulması" gerektiğini söyledi.
Esnek ve akılcı bir tutumdu.
Abdullah Gül de voltajı yükseltmedi.
"İrticaı cesaretlendirmek" suçlamasını doğrudan tartışmadı, etrafında dolaştı.
Örneğin...
"Böyle duyarlı konuları basın aracılığıyla konuşmam" dedi.
Böylece Genelkurmay Başkanı’yla somut konuda polemik açmamış oldu...
Öte yandan da "Basın aracılığıyla diyalog sakıncalıdır, ama bu konuda görüşlerimizi geri almış değiliz. Kapalı platformlarda konuşalım" mesajını veriyordu.
Gül’ün "böyle bir ortamda sorumluluk taşıyan bir kişi olarak" söylemine gelince...
Savaş kapıdayken hükümetle asker karşı karşıyaymış gibi algılanacak görüntülerden sakınmalıyız çağrısıydı bu.
Böylece "vazonun düşerken havada tutulduğunu, kırılmadığını ama çatladığını" söyleyebiliriz.

Ancak bu çatlak sanıldığından daha ciddi. Büyüyebilir. Derin görüş ayrılığı var.
Gül ve Gönül’ün muhalefet şerhi ve Yalçınbayır’ın açıklaması, AKP’nin seçim beyannamesinde de yer almıştır. "YAŞ kararlarıyla ordudan ihraçların, idarenin diğer tasarrufları gibi yargı denetimine tabi olması gerektiği" görüşünü yansıtmaktadır.
Ayrıca "türban" dahil duyarlı konularda AKP’nin çizgisi TSK’dan farklıdır.
Buna karşılık TSK ise, Anayasa’nın 125. maddesi gereği YAŞ kararlarının denetlenemeyeceği, konunun yargı değil, disiplin ilkeleri çerçevesinde görülmesi gerektiği, sadece iç hukuk değil, evrensel hukuk normlarından da kaynaklandığı, örneğin AİH Mahkemesi’nin ordudan ihraç edilenler tarafından başvuruları - disiplin kararları yargı denetimine tabi değildir - diye geri çevirdiği savına dayanmaktadır.
"Hükümetin irticaı yüreklendirdiği" görüşü için bir değerlendirme...
YAŞ’ın ihraç kararlarına muhalefet şerhleri, idarenin uygulamasını gerçi önlemiyor ama "TSK’dan ihraç edilenlerin kamu kurumlarında işe alınmayacakları" ilkesi bu durumda nasıl uygulanabilir?
Org. Özkök, "TSK’nın inançlara saygılı olduğunu, ama bir simge olarak türban dayatmasını kabul etmediğini" de söyleyerek Atatürkçü ve laik çizgilerle oluşan bir çerçeve çizmiştir.
Görülüyor ki... Ciddi farklılaşma var.

Bu karşıtlık sürecek gibi görünüyor.
Gazi Orduevi’ndeki davette Org. Özkök’e, "bundan sonraki YAŞ kararlarının nasıl olabileceğini" sordum.
Anlattı:
"Böyle devam edecek. Kararlarımızı almayı sürdüreceğiz. 1000’in üzerinde dosyadan sadece 7’si ihraç."
Onlar da tarikat mensubuymuş.
Org. Özkök "tarikat hiyerarşisinde bazen astsubay, binbaşının üstünde olabiliyor. Silahlı Kuvvetler disiplininde bunun yeri olmaz. Askerlik, ölüme gitmek mesleğidir."
..........
Şu aşamada bu tartışmanın sürmesi, sadece zararlı ve yıpratıcı bir patinajdır. Sağduyulu Yalçınbayır’ın belirttiği gibi "Türkiye’nin gündeminde bu konu yoktur."
Gerçekten... Olmamalıdır da. Böyle duyarlı konular ince diyaloglarla olgunlaşmadan kamuoyu önüne getirilmemelidir.
CHP Genel Başkanı Baykal’ın da "gerilim tırmandırılmasın" dileği yerindedir.