İNGİLİZLER bazı “pembe” görüntüler üzerine “too good to be true (gerçek olması için fazla güzel)” derler.
Aşağıdaki satırları bu söylemi kafanızın bir kenarına yazarak okumanızda fayda var.
Akılların -henüz- peynir ekmekle yenmemiş olduğunun bir işareti de İmralı’dan geldi.
“Devleti temsil eden heyetle müzakereler sonucu bir BARIŞ KONSEYİ kurulması için görüş birliğine varıldığını” söylemiş.
Hükümetten bunu teyit eden bir açıklama olmadığı için ihtiyatlı olmak gerek.
Ancak...
Verdiği ayrıntılar İmralı’da bir şeyler pişirildiğinin kokularını getiriyor.
Şöyle ki:
BARIŞ KONSEYİ ne bir devlet ne sadece bir sivil kuruluş olacak.
Akil adamlar devlet ve diğer tarafların temsil edildiği karma kimliğiyle bağımsız çalışacak.
Görevi “barış çalışmaları, barışın gerçekleştirilmesi ve çözüm formülleri” olacak.
Bu konuda imzalanmamış bir protokol metni üzerinde mutabakat var. (Anlaşılan o metin üzerinden süreç yürütülecek. G.C.)
BARIŞ KONSEYİ‘nin 1-2 ay içinde kurulması öngörülüyor.
Çatışmasızlık gibi sorunlar da buna paralel yürüyecek.
AKİL ADAMLAR
BU köşeyi devamlı okuyanlar iyi bilirler.
Kürt sorununda çözümün sağlıklı ilk adımı olarak bilmiyorum kaç kez “AKİL ADAMLAR” formülünü önerdim.
Önerimin özü toplumun güven duyduğu, sığ politikalara saplanmayacak, demokrasi kültürü ve inancı tartışma dışı, deneyimli, donanımlı Türk ve Kürt “bilge (akil)” adamların inisiyatif almaları, çözüm üretmeleriydi.
İmralı’da uzun müzakerelerden sonra -gerçekten- yukarıda yansıttığım “BARIŞ KONSEYİ” kuruluyorsa, bu “AKİL ADAMLAR” formülünün zenginleştirilmiş hali olacak.
Bu ülkenin bütünlüğü içinde kanı durduran her demokratik çözüm formülüne destek vermek gerekir.
“BARIŞ KONSEYİ” projesi ayağı yere basan ve gerçekçi düşünülmüş bir adım.
Fakat...
Böyle duyarlı ve kronik sorunun çözümünde muhalefetin de kazanılması “olmazsa olmaz” şarttır.
Çünkü, “muhalefetin muhalefetiyle” zehirlenirse tarihi anlamı olabilecek bu girişim “ölü doğum” yapabilir.
Öyle görünüyor ki, BDP şu veya bu şekilde “BARIŞ KONSEYİ”nde temsil edilecek.
Eğer CHP ve özellikle MHP projenin bir yerinde olmazlarsa arabanın önüne koşulan atlara karşılık arkasına koşulan atlar nedeniyle girişim olduğu yerde çakılır kalır.
Madem ki toplumun tümü artık kanın durmasını istiyor, toplumu temsil eden tüm partilerin de bu “ana akıma” karşı yüzmek yanlışını yapmamaları demokrasinin kolektif aklı gereğidir.
...........................
“Gerçek olması için fazla iyi” gördüğüm bu gelişmeyle ilgili devletten hâlâ bir yalanlama ya da onaylama açıklaması yapılmadı.
Hâlâ ikircikliyim.
PAPAZI?KİM?İTTİ
ÇOCUĞUN biri denize düşmüş. Çırpınıyor...
Batıp, çıkıp “imdat” çığlıkları atıyor.
Rıhtımdakiler seyirci kalıyor.
Nihayet bir papaz kendini suya atıyor ve yüzerek çocuğu alıyor, rıhtıma çıkarıyor.
Çevredekiler papazı “yaşa varol kahraman peder” diye alkışlıyor, kucaklıyor.
Bu arada uzun siyah elbisesinden hâlâ sular akmakta olan papaz etrafına şöyle bir bakıyor ve soruyor:
“Beni denize hanginiz itti?”
.......................
Ankara siyaset kulislerinden sızan haberlere göre Meclis toplanmadan önce CHP-MHP arasında sessiz ve derinden iletişim kurulmuş.
BDP’nin yanı sıra CHP, bir milletvekili tutuklu olan MHP’nin de, “Meclis’e gireceği ama yemin etmeyeceği” kanısındaymış.
Böylece Meclis’te AK Parti iyot gibi tek başına bırakılmış olacakmış.
Fakat, MHP milletvekilleri de yemin edince hesaplar şaşmış.
CHP milletvekilleri “yemin etmemekle kalmayıp, bundan sonraki maaşlarını da almayacaklarını” açıklayınca bu fedakârlık görüntüsüne alkış sesleri yükseldi.
“Aslanlar, parada-pulda gözleri yok. Demokrasi kahramanları onlar. Varolsunlar...”
Bu manzaraya bakarak CHP’liler acaba kendi kendilerine soruyorlar mı?
“Peki ama bizi kim itti?”
ŞİKEYE?FETVA
YILLAR önce bir müteahhidin kendisinden rüşvet alan banka müdürüne “rüşvetin belgesi mi olur p...venk” hâlâ akıllarda.
Son “şike rezaletinde” bir söylem daha:
“Rüşvetin fetvası mı olur?”
Bunu “şikenin fetvası mı olur” diye de söyleyebiliriz.
Bir futbolcuya şike yapması için 100 bin dolar teklif edilmiş, futbolcu da ehli imandan...
İmama başvuruyor:
“Hocam böyle böyle” diye durumu anlatıyor.
İmam “al parayı, yak şikeyi” diye “fetva” veriyor.
Futbolcu da ahiretten hocanın yaktığı yeşil ışığı görünce dolarları gönül rahatlığıyla cebine indiriyor.
“Ulemaya sormak” güncel ya futbolcu da “şikenin fetvasını” almış.
Dünya mahkemesinde suç olsa da hocanın aracılığıyla öbür dünyada günah defteri beyaz.