Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD'nin bir taşra kasabası barındayız.
Ayakta kahvelerimizi yudumlarken, tanıştığımız bir gençle laflıyoruz.
Bilgisayar uzmanıymış.
Bekar, geliri iyi, eli yüzü düzgün, yapılı bir çocuk.
Chicago Boğaları basket takımını tutuyor.
Gözü, arada bir yanımızdan geçen alımlı kızlara takılmakta.
Kısacası...
Başkan Clinton'ın, Monica Lewinsky ile ilişkisi için kompleks duyacak bir özürlü tarafı yok.

Ama...
Clinton'ın, Senato'daki yargılanma süreci konusunda, ilginç yorumlarını dinliyoruz:
"Lewinsky ile veya bir başkasıyla ilişkisini onaylamıyorum.
Hele, bunu Beyaz Saray'a staj yapmak üzere gelmiş olan bir genç kızla gerçekleştirmiş olması...
Bizim vergimizle, devlet yönetiminde kullanılmak için kendisine verilen Oval Ofisi, oral seks için seçmesi...
Seks tanımını avukatlarına danıştıktan sonra, bilerek ve isteyerek, kelime oyunlarıyla, yemininin dışında bırakmaya kalkışması...
Halkına yalan söylemesi...
Bütün bunları kabul edemem.
Ben bir baba olsam, kızımı hiç kuşku duymadan, Beyaz Saray'a staj için gönderebilmeliyim.
Clinton, milyonlarca ana babayı, bu tutumuyla rahatsız etmiştir."


Söyleşimiz sürerken, onun bu görüşünün, genç ya da yaşlı Amerikalıların çoğunluğu tarafından benimsendiğini sezdim.
Genç adam, şöyle diyordu:
"Yaptıklarını, belki affederdik... Belki de etmezdik.
Fakat...
Affedemeyeceğimiz bir şey yaptı.
Yalan söyledi.
Yalanı bağışlayamayız.
Yapması gereken şey, 'Evet, söylenenler ve suçlamalar doğrudur. Hepsini üstleniyorum' diyebilmek olmalıydı."
Genç adam, bunları iri vücuduyla bize dönmüş söylerken, başı dimdik, kolları iki yanda, yumrukları sıkılıydı.
Gözlerini kapayarak konuşuyordu.
Sanki kendisi Başkan'dı ve kameralar önünde Amerikan halkına itirafta bulunuyordu.
Amerikan halkının, özellikle New York, Los Angeles gibi kozmopolit şehirlerin dışında, karekteri budur.
Zor doğa şartlarının geliştirdiği bir karekterdir.
O günlerde ABD'nin çok satan gazetelerinden USA TODAY, GALLUP kamuoyu araştırma kuruluşuna, CNN ile birlikte bir çalışma yaptırmıştı.
Büyük bir Amerikan bayrağı üzerinde Clinton'ın fotoğrafı ve rakamlarla, araştırmanın sonucu şöyle idi:
"Clinton'ın Başkanlık görevini iyi yaptığına inanıyor musunuz?
Karşısına, EVET yüzde 80.
Monica konusundaki tavrını onaylıyor musunuz?... Yüzde 80 HAYIR."
Gerçekten, Clinton yönetiminde ABD, tarihinin en iyi dönemini yaşamaktadır.
İşsizlik, en alt düzeye düşmüştür.
Vahşi kapitalizme, sosyal pencereler açılmaktadır.
Önce sağlık boyutunda... Şimdi de, özel sigortanın devlet katkısı ile desteklenmesi ile.
Ama...
Halk, sadece ekonomi ile yetinmiyor.
Moral değerleriyle, Clinton'ın karşısında tavır alıyor.
En önemlisi, yalana karşı gösterilen tepki.

İşte, Irak operasyonu gerisindeki dekor.
İç politikada Monica füzeleriyle sıkışan Clinton, kendi Tomahawk füzelerini, Saddam'a yönlendiriyor.
F - 16'larıyla, Irak'a ateş yağdırıyor.
Saddam'ı düşürmeye dönük iç muhalefet gruplarına para ve silah desteği sağlayarak, kamuoyunun dikkatlerini, Beyaz Saray Oval Odası'ndan, Körfez'e kaydırmaya çalışıyor.
Sokaktaki Amerikalı'nın gururunu okşayacak kudret gösterisini, vitrinine koyuyor.
Bu arada...
Türkiye gibi dost ülkelerin topraklarını da, amacını aşan uygulamalarla kullanması... ABD füzelerinin, uçaklarının, Irak'taki günahsız insanları kurban eden hedef sapmaları, içe kolay kolay sindirilecek gibi değil.
Ecevit'in tepkisini, işte böyle yorumlamak gerek.
İnsani değerler için verilmiş olan İncirlik Üssü'nün, kişisel hesaplara alet edildiği, ABD pilotlarının abartılmış yetkiler kullandıkları kuşkusunu duyuyor olmalı.
Ve sonunda, önceki gün Türkiye bir dehşet provası yaşadı.
Musul'dan, Türkiye'ye, Scud füzesi ateşlendiği sanısı üzerine, bir dehşet süreci geçirildi.
İncirlik çevresine döşenen Patriot'lar, gerçi Scud'ları - tam olmasa bile - havada avlayabiliyor.
Fakat...
Ya oldukça ilkel teknolojiyle donatılan Scud'lar hedef sapması yaparsa?
İncirlik'ten başka bir yöremize düşerse?
Bütün bunlar olmasa bile... Türkiye ve Irak, aynı coğrafyayı paylaşıyorlar.
Halklarımız yüzyıllarca birlikte yaşayacak.
Saddam gibi bir despotun düşürülmesi başka, Beyaz Saray'daki Oval Oda görüntülerini gözlerden uzaklaştırmak için, Irak'ın günahsız çocuklarını, insanlarını vurabilmek başka...
Türkiye, işte BM kararlarının uygulanmasını bu ince ama doğru çizgi üzerinde kalarak çizmiş.




Yazara E-Posta: g.civaoglu@milliyet.com.tr