Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Gecenin Kanatları adlı filmin ilk gece gösterimine gittim.
Film 1970 ya da 1980’li yıllarda bir sol terör örgütü eylem evinde başlıyor.
Polis evi basarak içeride bulunanları tarıyor, bombalıyor.
Hepsi ölüyor, sadece örgütteki karı kocanın 6-7 yaşlarında güzel gözlü kızı sağ kalıyor.
O gözlere zum yapmış kamera bir genç kızın aynı renkte güzel gözlerine -Beren Saat’inkilere- zum yapıyor.
Beren Saat, eski ve marjinalleşmiş, yani “var” ama artık esamesi okunmayan bir sol örgütün üyesidir, büyük olasılıkla örgüt babasının ve annesinin örgütüdür.
Epeydir adından bahsedilen bir ses getirici eylem koyamadığı için örgüt onu “canlı bomba” olarak seçmiştir.
Bedenine sarılı tahrip kalıplarının pimini çekecek ve bir devlet büyüğü ile oradakileri havaya uçuracaktır.
Zaman zaman örgüttekilerle karşı karşıya gelir, konuşurlar.
Şakaklarına, saçlarına, sakallarına kır düşmüş veteran sayılabilecek orta yaşlı terör örgütü yöneticileridir onlar.
Filmin sonunu yazmayayım.
“Demokratik açılım” kararlılıkla başarıya ulaştırılırsa ileride PKK’nın nasıl olabileceğinin de “similasyon” gösterimi gibiydi.
PKK da böyle mi olacak?
Anlatayım...

Haberin Devamı
Gecenin Kanatları ve PKK’nın geleceği


Veteran Kandilciler
PKK’da ve DTP’de “tasfiye”, yani “sıfırlanma” sendromu tırmanışta.
Dün de yazdığım gibi, tarihinde “olmak” ya da “olmamak” kavşağında hissediyorlar kendilerini.
Oysa DTP’nin anayasal sınırlar içinde demokrasinin vazgeçilmez unsuru siyasal parti olarak varlığını sürdürmesi oyunun kuralıdır.
Elbette kendini PKK’nın siyasi uzantısı kimliğiyle tanımlamaktan uzak durması koşuluyla... PKK’ya gelince bir terör örgütü olarak inişte olması doğal.
Ne küresel, ne bölgesel, ne ulusal rüzgârlar artık onun yelkenlerini dolduracak rüzgârı estirmiyor.
Fakat bu bir süreçtir.
“Tasfiye”, yani “sıfırlanma” noktasına daha çok var.
Belki de hiç sıfırlanmaz.
Fakat “marjinalleşir...”
Bugünün birkaç sol örgütü ve onların veteran eylemleri gibi esamesi fazla okunmaz.
Mücadele, Başbakan Erdoğan’la konuştuktan sonra Başkan Obama’nın söylemiyle “siyasi zeminde yapılır.”

HEP AYNI OYUN
Yıl 1993... PKK ateşkes ilan etmiş...
Tezkere alan 33 erin bulunduğu otobüsün önü kesiliyor...
İçindekiler kalaşnikoflarla taranıyor.
Belki daha o zamanlar başlayabilecek “demokratik açılım” sürecinin önü kesilmiş oluyor.
Gerçi, Abdullah Öcalan “Bizden izin almadan yöredeki gerilla eylem koymuş” diye bir açıklama yapmıştı ama ateşkesle başlayan umut psikolojisi kanlanmıştı.
7 şehit ve 3 yaralı ile son Tokat baskını da demokratik açılıma sabotaj girişimi olabilir.
Bunda da Kandil, eylemi üstlenmiş değil.
Ama “PKK yapmadı” açıklaması da yok.
Fakat daha önce de PKK aynı coğrafyada saldırı yapmış.
TSK, 3 şehit vermiş.
Yani mümkün...
Ayrıca THKPC ve TİKKO gibi terör örgütlerinin de bu saldırıyı yapmış olabilecekleri iddiaları var. Böyle düşünenler PKK’nın onları “taşeron” olarak kullanmış olmaları ihtimalini göz ardı etmesinler.
Amaç... “Açılım sürecini kesmek...”
Ankara, 1993 baskınında bu oyuna gelmişti, şimdi Kandil’in elindeki kartları biliyor.
Cevap, farklı olmalıdır.
Yani...
Demokratik açılım için adımlar sürdürülmeli, kararlılık gösterilmeli.

Tasfiye değil marjinalleşme
PKK’daki panik “tasfiye senaryosu” sendromundan kaynaklanıyor.
ABD, Kuzey Irak, İran ve Suriye artık arkasında değil.
ABD Irak’tan çekilirken Türkiye ile Kuzey Irak’ı karşı karşıya getirerek Kürt kesimini zayıflatmak ve Irak Araplarının saldırısına açmak istemiyor. PKK’yı Kandil’de mayın tarlası gibi bırakmak tehlikeli.
Daha önce Suriye’den sürülmüş olmak tecrübesine sahip PKK’nın “tarihte tekerrür” kuşkularını iliklerine kadar hissetmesi normal...
Şiddete başvurarak ayrıştırma, safları sıkılaştırma ve etnisite blokları oluşturarak taban kazanmak stratejisine girdiği görülüyor.
Daha yakın zamanda Kandil’in patronu sıfatıyla Murat Karayılan, DTP’nin Ankara tarafından muhatap alınması gereğini işaret ederken, DTP’yi PKK’lılaştırmak “makas değişimi” yapılmakta.
DTP de bu oyuna gelmekten kaçınmalı.
“Demokrasi içinde çözüm” misyonuna sahip çıkmalı.
Öte yandan, DTP’yi kapatmak da “tarihi yanlış” olur.
Bir “temsil vakumu” oluşur, boşluk bugünkü DTP’yi bile mumla aratacak olanlar tarafından doldurulur.
Tokat’ta 5 bin kişi toplanmış PKK’ya karşı gösteri yapmış.
Bunlardan sakınmak gerekir.
İstedikleri zaten insanları sokağa dökmek, karşı karşıya getirmek, birbirlerine şiddet kullandırmak.
Sağduyu, sabır, soğukkanlılık ve demokrasi yolunda kararlı yürüyüş zamanıdır. Tasfiye olmasa bile PKK’nın marjinalleşmesi böyle sağlanır.